Hoca Ali Rıza Retrospektifi Dolmabahçe'de



Hoca Ali Rıza'nın ilk kez biraraya getirilen 250’yi aşkın eseri, Dolmabahçe Sarayı Muayede Salonu'nda sergileniyor.

Yapı Kredi Kültür Merkezi ve TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı işbirliğiyle açılan ve Hoca Ali Rıza’nın 75'inci ölüm yıldönümüne rastlayan sergi, 6 kasıma kadar görülebilir.

İstanbul peyzajlarıyla ünlü Hoca Ali Rıza, üstün gözlem gücü ve sanat tutkusuyla kişisel üslubunu oluşturmuş ilk Türk ressamlarından. Doğayı en büyük öğretici olarak kabul eden sanatçının gözlem yeri ise İstanbul ve en çok da Üsküdar'dı. Bu nedenle Hoca Ali Rıza, genelde ‘İstanbul’, özelde ise ‘Üsküdar Ressamı’ olarak tanınır.

1858’de Üsküdar’da dünyaya gelen Ali Rıza Bey’in Üsküdar Rüştiyesi’nde başlayan resim merakı, Kuleli Askerî İdadisi ile Mekteb-i Harbiye-i Şâhâne’de de sürer. Osman Nuri Paşa, Süleyman Seyyid ve Mösyö Gués gibi seçkin hocalardan eğitim alan sanatçı, 1884’te Harbiye’den teğmen rütbesiyle mezun olur ve ‘Resim Muallim Muavini’ göreviyle, Osman Nuri Paşa’nın yardımcılığına atanır.

47 yıl eğitimcilik ve ressamlık
1911’de yarbay rütbesiyle emekli olan ve 1909-1912 arasında da Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Başkanlığı gibi önemli görevler üstlenen Ali Rıza Bey, 47 yıl boyunca eğitimcilik ve ressamlık yaptı.

Sanatçı, peyzaj, natürmort, hayali elvah gibi üç alanda, karakalem, füzen, pastel, suluboya, yağlıboya gibi birçok tarzda üretimde bulundu. Karakalem ile suluboya tekniğindeki yetkinliği ile yaklaşık beş bin İstanbul peyzajı betimleyen Hoca Ali Rıza, kentin mahallerini, Üsküdar’dan Bebek’e, Arnavutköy’den Burgazada’ya kadar semt yaşantılarını, kahvehaneleri, deniz kıyılarını da yorumladı.

Cami, çeşme, dergâh, tekke, türbe, sebil, harabe, mezarlık, köprü, konak, kule, eski konak, eski evler gibi, tarihi ve mimari özellikleri bakımından o gün için sıradan sayılabilecek konuları tutkuyla sürdüren sanatçı, çarşı, çeşme, kahvehane gibi mekânlarda geçen yaşam tarzını da inceler.

Sanatçının yapıtlarında daracık sokaklar, yıkılmak üzere olan eski ahşap binalar, samimiliğin ve sıcaklığın örneği olan birbirine yaslanmış cumbalı evler, cami, çeşme ve mezarlıklarla geçmişin hayal olan sembolleri de görülüyor.

Bütün bu çevrelerde geleneksel Osmanlı-Türk yaşamını dile getiren Hoca Ali Rıza, İstanbul’u bir Türk şehri kimliğiyle betimledi. İstanbul’un deniz sahillerini de betimleyen sanatçı, Boğaziçi’nin tarihsel öneme sahip yalılarını ve bahçelerini de resmetti.

Sanatçı, 20 mart 1930 tarihinde beyin kanaması nedeniyle yaşamını yitirdi.