Yaklaşık 50 hektarlık alana kurulacak
göletin yapımının bir yılda tamamlanması planlanıyor.
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü
öğretim üyesi Prof.Dr. Okan Külköylüoğlu, Sarıalan’da endemik bitki ve
hayvan türlerinin olabileceğini belirterek, herhangi bir envanter
çalışması yapılmadan gölet yapılmasına tepki gösterdi.
Sarıalan Yaylası’nda İl Özel İdaresi’ne ait konaklama tesislerinin yanında
Saraycık Göleti’nin bulunmasına rağmen, aynı yaylada ikinci bir gölet yapmak
için çalışma başlatıldı. Saraycık Göleti’ne yaklaşık 2 kilometre uzaklıkta
köylülerin mera olarak kullandığı alanda yapılacak gölet ile adını bahar
aylarında açan sarı kır çiçeklerinden alan Sarıalan sular altında kalacak. Dün,
İl Özel İdare Müdürlüğü’nde yapılan ihalenin ardından gölet yapımı için temel
çalışmaları başlayacak. 12.5 metre derinliğinde su seviyesine sahip olacak
göletin büyüklüğü de yaklaşık 50 hektar olacak. Gölet inşaatının bir yıl
içerisinde tamamlanması planlanıyor.
İl Özel İdare Genel Sekreteri Tahsin Akduman, göletin sulama amacıyla
yapılacağını açıklayarak, “Gölet Abant’ın yarısı kadar, belki biraz daha küçük
olabilir. İlk hedefimiz alanda düzenleme yapmak. Sulama, hayvancılık, olta
balıkçılığı ve turizm alanı olarak da kullanmak istiyoruz. Bu amaç doğrultusunda
Sarıalan Göleti’nin yapımı için ihale yaptık” dedi.
Bilim adamlarından tepki
Sarıalan’da yapılacak göletin doğal hayatı bozacağını öne süren Prof. Dr.
Okan Külköylüoğlu ise şunları söyledi: “Sarıalan, ilkbaharda ortaya çıkan
sarıçiçekleriyle ünlü, bin bir çeşit bitki özelliğini üzerinde barındıran, belki
de birçoğu endemik olan türleri taşıyan bir mera alanı. Bu alanın kaybolması ve
bütün bu sarı niteliğini kaybetmesi ne kadar doğru. Doğal alanlarımız gitgide
kayboluyor. Orada Saraycık Göleti diye hemen yanı başında bir gölet var. Neden
yapılıyor? Eğer amaç turizmi geliştirmekse oraya insanlar o mera alanını, o
yeşilliği, güzel çiçekleri, değişik canlıları görmek üzere geliyor. Oradaki
doğayı koklamak üzere geliyor. Meracılığı da ve mera üzerinde otlatmayı da
olumsuz şekilde etkileyecek bir olgu.”
Bölgede bulunan bitki ve hayvan envanterinin yapılmadığını da belirten Prof.
Dr. Okan Külköylüoğlu, “Siz böyle bir alanı yapmadan önce altyapınızı ne kadar
oluşturdunuz, ne kadar çalışma yaptınız? Örneğin o alanda yaşayan canlıların bir
envanteri çıktı mı? Bunların içinde endemik türler var mı? Yani dünyada tek
burada yaşayan türler var mı?” dedi.
‘Ormanları yok etmek gibi’
"Bir alana gölet yapılmasının çok masummuş gibi anlaşılması bugün
toplumumuzda yanlış anlaşılan bir durum. Ormanların kesilmesine karşı çıkan
herkes, bir yere su toplanıp gölet yapılmasını destekleyebilir. Bunu anlamak
mümkün değil. Evlerimizde içtiğimiz damacana suların bile aşağıdaki sulama
sistemine etkisi var. Doğada bir kural var. Hiç bir su boş yere akmaz. ‘Bu su
boşa akıyor, bunun önünü kapatıp baraj yapalım’ dediğiniz an o suyun akacağı
beraberindeki eko sistemi, canlılığı ve yaşamı devam ettirecektir. Yaptığımız
her şeyin doğada bir etkisinin olacağını bilmemiz lazım. Nasıl etkisinin
olacağını tahmin bile edemeyiz. Her boşluk çukura su doldurarak gölet yapma
mantığı, ormanları yok etmekle benzer sonuçlar doğurabilir”.