Santral Çalışanlarının Hayatları Risk Altında



Fukuşima Daiçi Nükleer Santrali'ndeki 3 numaralı reaktörün yanında bulunan bir bekleme odasında iş arkadaşlarıyla otururken yerin sallandığını hisseden Masayuki Ishizawa, eline kaskını alıp hemen kaçmaya başladı. Yolda bir baca ve vincin adeta bir beşik gibi sallandığını gördü. 55 yaşındaki Ishizawa, santralin ana kapısına koştu. Ancak bekçi çıkmasına izin vermedi. Ishizawa, bekçinin, "Kimliğini göster" dediğini hatırlıyor. Daha sonra formeninin nerde olduğunu sormuş. Denize doğru bakan Ishizawa bir karaltı görmüş. "Sen ne diyorsun? Tsunaminin geldiğini görmüyor musun?" diye bağırmış. Sonunda çıkmasına izin verilen Ishizawa, bir nükleer uzman değil. 11 Mart'ta büyük zarar gören santralin işletmecisi Tokyo Electric Power Company'nin çalışanı bile değil. Ishizawa, yıllardır radyasyona maruz kalma karşılığında teklif edilen yüksek maaşlara kanarak buradaki ve diğer ülkelerdeki nükleer santrallerin tehlikeli işlerini üstlenen, tecrübesi olmayan yarı zamanlı sözleşmeli işçilerden biri.

Japonya Nükleer Kurumu'na göre bu işçiler geçen sene toplu olarak Tokyo Electric çalışanlarından 16 kat daha fazla radyasyona maruz kaldı. Bu, Japonya iş piyasasının iki farklı yüzünü gösteren basit bir örnek: Büyük şirketlerde yüksek maaş alan seçkin sınıf ve maaşı, iş güvenliği ve maaş dışı imkânları daha az olan alt sınıf işçiler. Uzmanlara göre bu uygulamalar işçilerin sağlıklarını tehlikeye atıyor ve Japonya'daki 55 nükleer santralin güvenliğini azaltıyor. Nükleer Kurum, Japonya'daki 18 ticari nükleer enerji santralinde çalışan 83 bin kişinin yüzde 88'sinin Mart 2010 itibariyle sözleşmeli olduğunu belirtiyor. Fukuşima Daiçi'deki 10 bin 303 işçinin yüzde 89'u sözleşmeliydi.

Fukuşima Daiçi Santrali ve diğer santrallerin eski ve mevcut çalışanlarıyla yapılan röportajlar, nükleer sektörde çalışan işçilere dair karamsar bir tablo çiziyor. Reaktörlerin içinde ve kullanılmış nükleer yakıt havuzlarındaki radyasyonu paspas ve silme bezleriyle temizlemeye çalışırken yoğun sıcaklıkla mücadele ediyor, fıçıları radyasyonlu suyla doldurmak içinse soğukta çalışıyorlar. Çalışanların anlattıklarına göre en tehlikeli yerlerde radyasyon seviyesi o kadar yüksek ki reaktörde bir musluğu sırayla çeviriyorlar. Önce bir işçi girip musluğu açmak için birkaç saniye çeviriyor. Sonra bir başka işçi girip musluğu tamamen açıyor. Benzer bir sistemin büyük ihtimalle Fukuşima Daiçi Santrali'nde şu anda uygulandığını belirtiyorlar.

64 yaşındaki Takeshi Kawakami, santral 1980'lerde bakım için kapatıldığı zaman fırçalar ve bezlerle duvarlardaki radyasyonu temizlemek için 1 numaralı reaktörün kullanılmış yakıt havuzuna tırmandığını söylüyor. Tüm çalışanlar maruz kaldıkları radyasyon dozu sınırın üzerinde çıktığında alarm veren bir doz ölçer takmış. Kawakami genelde en fazla 20 dakika çalışabildiğini söylüyor. 1970'lerin ortalarından beri yaklaşık 50 işçi kansere yakalandığı için tazminat aldı. Sağlık uzmanları birçok eski çalışanın nükleer santraldeki işleri sonucu sağlık sorunları yaşamalarına rağmen, doğrudan bir bağlantı kurmanın zor olduğunu söylüyor. Kawakami'ye mide ve bağırsak kanseri teşhisi konmuş. Fukuşima Daiçi'de depremden sonra radyoaktif suya maruz kaldıktan sonra yaralanan iki kişi sözleşmeli işçiydi. Tokyo Electric'e göre Nisan itibariyle santraldeki 21 işçinin her biri, acil durumlarda nükleer santral çalışanları için belirlenen radyasyon üst sınırı olan 100 millisiviertin üzerinde radyasyona maruz kaldı. Bu sınır geçen ay 250 millisieverte çıkartıldı.

İşçiler santralde çalışmanın getirdiği risklerle birlikte artan ücretler yüzünden bu işe razı oluyor. Eski işvereni kısa bir süre önce Ishizawa'ya Fukuşima Daiçi'de yalnızca iki saatlik çalışma karşılığında 350 dolar teklif etmiş. Bu, eski maaşının iki katı. Eski çalışanların bazılarına günde bin dolar teklif edilmiş. Ishizawa şimdilik dönmeyi düşünmüyor. "İşe ihtiyacım var ama güvenli bir iş istiyorum" diyor.