Mart sanayi üretim verileri beklendiği gibi geldi. Yıllık değişim yüzde 20'yi
geçti. Daha önemlisi, mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış aydan aya artış
yüzde 0,9 oldu. Yıllıklandırıldığında sanayi üretim artış temposu yüzde 10'u
geçiyor. Öncü göstergelerin söylediği gibi canlanma güçlü biçimde devam ediyor.
Bu olguyu son yazılarımda fazlasıyla vurgulamıştım. Bu bakımdan okurlar için
yeni bir haber yok. Ama sanırım bu aşamada sorulması gereken temel soru, "Büyüme
böyle devam edecek mi" olmalı.
Bu sorunun yanıtı elbette piyasalar ve yatırımcılar açısından önemli. Ama
aynı zamanda mevcut işsizlerle çalışma yaşamına atılmaya hazırlanan gençler
açısından da önemli. Büyüme, işsizleri, dolayısıyla toplumu, son kertede de
iktidarı yakından ilgilendiriyor. Sanayi de büyümenin temel belirleyicisi. Bu
nedenle sanayi üretimindeki canlanmaya daha yakından bakmakta fayda var.
Önce şu saptamayı yapalım: Toplam üretim 2008 yılının düzeyini yakalayabilmiş
değil (Bkz Tablo). Kriz öncesi üretimin ne zaman yakalanabileceğini
kestirebilmek için canlanmamanın temel alt sektörler itibariyle durumuna
bakalım. Ara malı üretiminde kriz öncesi üretim düzeyine tam olarak dönüldüğü
görülüyor. Dayanıksız tüketim malı (DZM) üretimi ise durgunluğu tamamen atlatmış
durumda; mart üretim düzeyi iki yıl öncesine kıyasla yüzde 2,4 oranında daha
yüksek.
Buna karşılık dayanıklı tüketim malı (DLM) üretim düzeyi iki yıl öncesine
kıyasla yaklaşık yüzde 8 daha geride. Bu sektörde canlanmayı sınırlandıran esas
etmen ise taşıt üretimi. 2008 Mart ayında 160 olan üretim endeksi, 2010 Mart
ayında ancak 117'ye çıkabilmiş durumda. Yüzde 27 oranında kayıp söz konusu.
Yatırım mallarında (SEM) ise durum dayanıklı tüketim mallarına kıyasla daha da
kötü. İki yıl öncesine kıyasla yüzde 22 daha az makine-teçhizat üretilmiş
durumda. Bu sektörde çarpıcı dengesizlikler mevcut. Büro makineleri ve
bilgisayar üretiminde neredeyse üçte iki oranında kayıp varken elektrikli makine
ve cihazlarda üretim düzeyi iki yıl öncesine kıyasla yüzde 16 daha yüksek.
Bu asimetrik canlanma büyümenin yakın geleceği açısından ne gibi ipuçları
veriyor? Soruyu yanıtlayabilmek için yıllık değişimlere kıyasla ekonomik
gidişatı çok daha iyi yansıtan mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış verilere
bakmak gerekiyor. Bu yöntemle tahmin edilen toplam üretim endeks rakamları
aşağıda tabloda yer alan rakamlardan biraz farklı: Mart endeksi 2008'de 121.5
değerinde, 2010'da ise 113.8. Fark, 7.7 puana karşılık 5 puan.
Bu üretim açığı kaç ayda kapanabilir? Bir tahmin yapabilmek için pozitif
büyümeye geçildikten sonraki üretim artış temposuna baktım. Sanayide canlanma 12
ay önce başlıyor. Aydan aya ortamla üretim artışı yüzde 1,4. Ancak zaman içinde
artış temposunun düşmesi normal. Nitekim son üç ayda ortalama büyüme yüzde 1
olmuş. İyimser bir yaklaşımla bir süre sanayi üretiminde aylık büyümenin bu
tempoda gideceğini kabul edersek, kriz öncesi üretim düzeyini yakalamak için en
az 7 ay gerekiyor.
Avrupa Birliği'yle yaşanmakta olan sorunlar nedeniyle küresel canlanma ivme
kaybederse bu süre daha da uzayabilir. Çünkü geride kalan sektörlerde ihracat
çok önemli. Yatırımların canlanması ise hem ihracata hem de iç talepte son
aylarda gözlemlenen güvenin devam etmesine bağlı. Güvenin devam etmesi için
AB'de borç krizinin kontrol altına alınması, yurtiçinde ise siyasal gerginliğin
kontrolden çıkmaması gerekiyor. İki konuda da iyimser olmak kolay
değil. Yazıyı iyi haberle bitirelim. Sanayi istihdamı ocak ayı itibariyle
2008 düzeyini hemen hemen yakalamış durumda. 4 milyon 298 bine karşılık 4 milyon
281 bin. Mart itibariyle daha yüksek bir istihdam bekliyorum. Tarım dışı
istihdam ise ocak itibariyle iki yıl öncesine kıyasla 687 bin daha fazla.
"Büyüme İstihdam yaratmıyor" diye tutturanlara duyurulur.