Sanayi Üretim Endeksi Rakamları İyimser Olmak için Yeterli mi?
TÜİK'in sanayi üretim endeksi bülteninde şöyle bir başlık
var: 'Aylık endeks, mart ayında 2008 yılı mart ayına göre yüzde 20,9 azalış
gösterirken bir önceki aya göre yüzde 13,4 artmıştır.' Bu saptamaların her ikisi
de doğru. Ama biri olumsuz öteki ise olumlu. Hangisine önem
verirsiniz?
İstatistiksel çözümleme yapacak olanlara, işe
başlamadan önce, verileri önlerine alıp dikkatle bakmaları önerilir. Bence bu,
yaşamsal önemi olan bir öneridir. Çünkü, bunu yapmak insanın heyecanını giderir.
O anki duygularınıza ve kullanabileceğiniz çözümleme yöntemlerinin çekiciliğine
kapılmanızı engeller. Sakinleşirsiniz ve amacınızın o veriyi çözümlemek olup, en
gelişmiş yöntemi uygulayarak gösteri yapmak olmadığına kendinizi ikna edersiniz.
Sonunda hem sağlıklı düşünmüş olur hem de eğer olanaklıysa yine de istediğiniz
tekniği uygulama şansını elde etmiş olursunuz. TÜİK'in mart ayına ilişkin
sanayi üretim endeksinin yayımladığı bültende şöyle bir başlık var: "Aylık
Sanayi Üretim Endeksi, 2009 yılı mart ayında 2008 yılı mart ayına göre yüzde
20,9 azalış gösterirken bir önceki aya göre yüzde 13,4 artmıştır." Bu
saptamaların her ikisi de doğru. Ama biri olumsuz öteki ise olumlu. Hangisine
önem verirsiniz? Örneğin, kendi hesabıma, bu haberi okuduğumda canım olumlu
haber almak istiyordu. Kendi kafamda, cümlenin ikinci kısmına ağırlık
verdim.
Ancak sıra bu konuyu ele almaya gelince, yukarıdaki öneriye uydum. Tablo-1'de
2007 başından bu yana sanayi üretim endeksinin aldığı değerler yer alıyor.
2005 üretim düzeyi 100 olarak alındığında, bu endeks 2008 Aralık ayına kadar
bu değerin hiç altına düşmemiş. Bu tarihten sonra ise dört ay boyu, endeks hep
100'ün altında. Yani, bu dönemde Türkiye'de sanayi üretimi, bırakın geçen
seneyi, 2005 ortalama düzeyinin bile epeyce altına inmiş. Endeksin doruk noktası
2008'in mayıs ayına karşılık geliyor; (mevsimsel düzeltme yapılmamış veri
olduğunun altını çizeyim). Ancak bir noktaya daha dikkat etmek gerekiyor.
Endeksin 2007 yılı için ortalama değeri (115,3), 2008 ortalama değerinden
(114,2), az da olsa, yüksek. Bunun nedeni de 2008 yılının ağustos ayına kadar
sanayi üretiminde bir yıl önceye oranla her ay artış görünürken daha sonraki
dönemde azalış olması. Tablo-2'den de görüleceği üzere, sanayi üretim
artışındaki yavaşlama aslında nisan ayı dışında tüm 2008 yılında gözleniyor.
2008'in 11 ayında sanayide üretim artış hızı 2007 yılının altında, 5 ayda da
eksi.
Sanayi üretiminde 2008'in genelinde gözlenen düşüş tümüyle küresel krize
bağlanabilir mi? Aslında bu soruya kolay bir yanıt vermek zor. Krizin ABD'de
algılanmaya başlandığı tarih 2007 Temmuz ayı olarak kabul ediliyor. Ondan sonra
finans kesiminde başlayan sorunlar, dünyaya bulaştı. Gecikmeli olarak da reel
ekonomiye. Türkiye'yi etkilemesi de doğal olarak, daha da gecikmeli oldu.
Şimdilik bunun 2008'in ekim ayı gibi kabul etmek yönünde genel bir eğilim var.
Özetle küresel krizden ekonomimizin 2008'in son çeyreğinde etkilendiğini
varsayıyoruz. Eğer öyle ise sanayi üretiminde bu tarihten önce gözlenen
yavaşlama nasıl açıklanabilir? Ben, bunun büyük ölçüde Türkiye ekonomisinin
performansında 2005 sonrasında gözlenen ivme kaybıyla ilişkisinin olabileceğini
düşünüyorum. Tabii yanılıyor olabilirim. Ama eğer öyle ise ileriye yönelik
iktisat politikası önlemleri alırken bu ivme kaybının nedenlerinin de iyi
anlaşılmış olması ve hesaba katılması gerekir.
Mart ayında
sanayi üretimi
Mart ayında sanayi üretimi bir yıl önceye oranla beşte bir oranında azalmış.
Bunun iyi bir haber olmadığı açık. Geçen seneye oranla daralma çok fazla. Yılın
ilk üç ayında sanayi kesiminin yüzde 20'nin üzerinde daraldığı anlaşılıyor. Bu
da 2009'un ilk çeyreğinde GSYH'deki azalışın çift basamaklı rakamlarla ifade
edilebileceği görüşünü destekleyen bir bulgu.
Mart ayı sanayi üretiminde bir ay önceye göre gözlenen yüzde 13,4 artış nasıl
yorumlanabilir? Doğrusu mart ayındaki daralma hızının şubat ayındakine oranla
daha düşük olması, bana pek de teselli edici gelmiyor. Çünkü, bir yıl önce mart
ayında da sanayi üretimi çok az artmış, (yüzde 2,6). İyimser olmakta
kararlıysak, bu artış hızının 2007 yılı mart ayı hariç en yüksek bir aylık artış
olduğuna vurgu yapabiliriz. Ama mart ayının ayırt edici bir özelliği daha
olduğunu da unutmamak gerek. O da yılın en kısa ayı olan şubat ayını izlemesi ve
otuz bir günden oluşması. Mart ayında çalışılan gün sayısı, şubat ayına oranla,
genelde, yüzde 10 daha fazla. Bu nedenle, her yıl bu aydaki üretim artışı bir ay
önceye göre diğer aylarla karşılaştırılmayacak derecede yüksek olmuş. 2007'de
yüzde 15,3 ve 2008'de yüzde 9,1. Bu yılın artış rakamı da bu ikisinin arasına
düşüyor. Özetle, iyimser olmaya kalkıştığımızda sadece kriz döneminde henüz,
geçmiş dönemlerde gözlediğimiz, sanayi üretim örüntüsü (pattern) bozulmamış diye
sevinebiliriz; o kadar.
Sevinilecek bir haber var aslında: TÜİK yakında mevsimsel düzeltme yapılmış
serileri yayımlayacağını açıkladı. Herhalde hangi yöntemle, neleri dikkate
alarak bu işlemin yapıldığını da açıklayacaktır. O zaman bu tür
değerlendirmeleri daha kolay ve sağlıklı yapabilme şansına kavuşacağımızı
umuyorum.