Opera, bale ve tiyatro sanatçılarının oluşturduğu sanat kurumları, Ankara
Hipodrom Alanı’ndaki kültür yapılarının korunması için Cumhurbaşkanı’na bir
mektup gönderdiler. Mektupta, 1980’de çıkarılan 2302 sayılı Ankara’da Atatürk
Kültür Merkezi Kurulması Hakkında Kanun’un 29 yıldır yürürlükte olmasına karşın
amaçlanan Kültür Merkezi’nin gerçekleştirilemediği vurgulanıyor ve önümüzdeki
günlerde yapılması beklenen Milli Komite toplantısında Ankara Büyükşehir
Belediyesi’nce hazırlanan yeni plan onaylandığı takdirde Hipodrom Alanı’ndaki
Atatürk Kültür Merkezi Sergi ve Müze yapısının yıkılacağı, Opera-Bale, Tiyatro,
Kongre ve Gösteri bölümlerinden oluşacak Kongre ve Kültür Merkezi yapısının
2001’de tamamlanan projesinin ise iptal edileceği, yalnızca Opera-Bale bölümünün
4. Bölge’deki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) yapısına ekleneceği
belirtiliyor.
Boşa giden çabalar
Söz konusu planın uygulanmasından doğacak sakıncalarsa özetle şöyle
açıklanıyor:
Bir: Başkent, projesi 8 yıldır bekleyen, uluslararası ölçütlerdeki
operaevinin bir gün gerçekleşeceği umudunu tümüyle yitirecek; çünkü 4. Bölge
alanı Opera-Bale ve Konser Salonu yapıları için yeterli değil. CSO yapısına
eklemeyle ortaya ancak ikinci sınıf bir taşra operası çıkabilir.
İki: Ayrıca, uluslararası ölçütlerde tiyatro salonu olmayan başkent,
gereksinim duyduğu, büyük yapımlara uygun bir tiyatro yapısından da yoksun
kalacak.
Üç: Opera-Bale bölümünün CSO yapısına eklenmesi durumunda, Devlet İhale
Kanunu’na göre yeni bir yarışma açılması gerekecek. Yani 17 yıldır süren
çalışmalar, harcanan paralar boşa gidecek, her şeye yeniden başlanacak. Bu da
devletin sürekliliği ilkesine aykırıdır. Kültür Sanat ve Turizm Emekçileri
Sendikası (KÜLTÜR-SANAT SEN), Opera ve Bale Sanatları Geliştirme Vakfı (OBAV),
Opera Solistleri Derneği (OPSOD), Devlet Tiyatroları, Opera ve Balesi
Çalışanları Vakfı (TOBAV) ve Tiyatro Oyuncuları Meslek Birliği’nin (TOMEB)
imzaladığı mektup umarım işe yarar, Cumhurbaşkanımız işe el koyar ve Ankara
çoktan hak ettiği çağdaş bir operaevine ve tiyatroya en kısa zamanda kavuşur.
Bitirmeden: Sevgili Şefik Kahramankaptan’ın gazetemizin 25 Eylül günlü Ankara
Eki’ndeki yazısından öğrendiğime göre Umman’ın başkenti Muskat’ta ve Birleşik
Arap Emirlikleri’nin başkenti Dubai’de en yeni teknolojik donanıma sahip
operaevleri yapılmaktaymış. Suriye’nin başkenti Şam’daysa uluslararası
ölçütlerde bir operaevi yıllardır varmış. Kahire Operaevi’ni ben de biliyordum.
Yani, uluslararası bir operaevine sahip olma konusunda, bırakın Batı ülkelerini,
artık Ortadoğu ülkelerinden bile geri kalmış durumdayız.
Önümüzdeki bir iki yıl içinde Muskat ve Dubai operaevlerinin açılışlarına
(büyük olasılıkla) katılacak olan sayın Cumhurbaşkanımızın ve kamuoyunun
bilgisine sunuyorum.