Sanatorium, hastalıkların toplu iyileştirildiği merkez demek. Ancak artık anlamı bununla sınırlı değil, mevcut sanat sistemiyle dertleri olan sanatçılar şimdi Sanatorium adlı bir inisiyatif kurdular. İşlerini ve dertlerini anlatacakları bir de galeri açtılar. İstiklal Caddesi’ndeki bu galeride, kendi deyimleriyle, “hem kendilerini, hem de sanatsal ve toplumsal hastalıkları iyileştirmeyi” amaçlıyorlar. Galeri ile aynı adı taşıyan ve 7 Mart’a kadar sürecek olan “Sanatorium” sergisindeki işler bundan sonra yapacaklarının ve sanat ortamına nasıl bir alternatif getireceklerinin işaretini veriyor. Farklı sanat disiplinlerinden özgün, sıkı işler karşılıyor izleyiciyi. Peki bu sanatçılar kim? Yabancı olmadığınız isimler; heykeltıraş Alp Alanbay ve Barış İlkhan, seramik sanatçısı Buğra Kulbak, ressam Guido Casaretto ve Tunca Subaşı, fotoğrafçı Mehmet Turgut ve Osman İlder Yalın, grafiti sanatçısı Tunç “Turbo” Dindaş...
Her şey birkaç ay önce başladı. Birbirlerini tanıyan ya da işlerinden dolayı takip eden sekiz sanatçı bir araya geldi. Ortak işler yapmayı istiyorlardı. Sanat üretiminden, dağıtımından, galerilerden, alıcılardan konuştular ve gördüler ki aynı şeyden yakınıyor ve aynı şeyi amaçlıyorlar. Bir galeri kurmaya karar verdiler. En büyük kaygıları sürekliliği sağlayıp sağlayamayacaklarıydı. Galeri Koordinatörü Itır Süer bu derdi, “Sonuçta ne kadar kâr amacı güdülmese de ödemeniz gereken bazı faturalar oluyor” diye anlatıyor, “Ancak işleri severek alan, ilgi gösteren insanlar sayesinde bunu da hallediyoruz. Bu ilgi bizi çok mutlu ediyor, çünkü her sanatçının amacı işlerinin severek alınmasıdır.”
Açılışa binden fazla izleyicinin gelmesi de bu ilginin kanıtı. Tunca Subaşı, işlerini belirli mecra ya da kriterlerden uzaklaştırıp, galerilerden, dergilerden çıkarıp, insanların sosyal hayatının bir parçası haline getirmeyi, günlük hayatta karşılaşılabilecek bir sanat olgusu yaratmayı istediklerini söylüyor. Onları farklı kılan noktalardan biri de bu. Guido Casaretto bunu şöyle anlatıyor:
“Sistemin içindeki sanatı ulaştıran formlar genelde sanatçının işleriyle izleyici arasında bulunur, onları bir araya getirir. Oysa Sanatorium sanatçılardan oluştuğundan, izleyici ile sanatçıyı da bir araya getiriyor.”
Sadece kurucu sekiz sanatçıya değil, onlarla aynı bakış açısına sahip sanatçılara da açık galeri. Galeri Koordinatörü Süer, başka sanatçılardan çok ilgi gördüklerini, sergi açmak için çok kişinin kendileriyle iletişim kurduğunu söylüyor. Zamanla onlarla da işler yapacaklar, yeter ki aynı derdi paylaşsınlar... Süer, bu tip sanat mekânlarının yaygınlaşmasından yana, çünkü birkaç sanatçının birlikteliğiyle oluşacak mekânlar sanat ortamına cesaret getirecek.
Subaşı, “Bizde çağdaş sanat dendiğinde ilk akla gelen galeriler, bienaller, küratörlerin belli anlayışları, Avrupalılaşabilmemiz adına arzulanan ve sonradan giydirme yaklaşımlar, yine başlarında bir yönetici ile hareket eden, seçici kurulun sanatçıları değerlendirdiği kurumsal platformlar, ticari galeriler... Bizim burada yaptığımız bütün bunlardan uzakta, çağdaş sanat sistematiklerinin problemlerine maruz kalmadan sınırsızca, özgürce üretebilmek, onun yanı sıra da ortaklaşa bir hareket yaratabilmek, sanatsal anlayışlarımızın birlikteliğini sağlayabilmek. Bunları yapabildiğimiz ölçüde sanatla izleyicinin buluşabileceği en samimi yer olacağız” diyor. Mekânın sanatçıya yalnız olmadığını hissettirmesi, sağladığı güven de önemli. Mehmet Turgut’a göre, bu birliktelik sanatçıyı farklı bir sanat bilincine ulaştırıyor, “Bu bilinç” diyor, “sizi daha cesur, daha güçlü hale getiriyor. Yapabileceklerinizi başka beyinlerin desteğiyle çok daha büyük, farklı boyutlara atlatmanız mümkün. Sekiz sanatçının bir arada olması da egolarını yendiklerini gösteriyor.”
Bu galeri onlara kendi kitlelerini genişletme imkânı verecek. Üstelik mekânda, heykelden fotoğrafa, resimden seramiğe, grafitiye kadar farklı disiplinlerden işlerin görülebilmesi izleyici için de bir algı açıklığı yaratacak. Galeriyle aynı adı taşıyan ilk sergi “Sanatorium” şimdiye kadar anlattıkları bütün dertlerin cisim bulmuş hali. Alp Alanbay, “Şimdiye kadar kurduğum bir alfabem var, bunu geliştirip ilerlemek istiyordum. Sanatorium adı altında çalışmaya başladığımda zorlanmadım ve işlerde kendimi anlattım ama yine de işlerimle sergi geneline baktığınızda çok ortaklık görebiliyorsunuz” diyor. Onlara göre bunun nedeni, hayata bakış açılarının bir olması. Öyle ki yeri geldiğinde işlerini birbirlerine teslim edecek kadar güveniyorlar.
Yeni sergileri şimdiden belli. Martta Guido Casaretto’nun kişisel sergisi olacak. Subaşı’na göre bu sergi Sanatorium’un manifestosu. Daha sonra da Türkiye’nin ilk grafiti sanatçılarından Tunç Turbo ile heykeltıraş Barış İlkhan’ın ve fotoğrafçı Mehmet Turgut’la heykeltıraş Alp Alanbay’ın ortak sergisi olacak.