Saldırı ve Şiddet Hafızası Üzerine Kent Müzesi Oturtulamaz



Müzecilik Meslek Kuruluşu Yönetim Kurulu imzasıyla yapılan yazılı açıklamada, İstanbul’un kent simgelerinden olan Taksim Gezi Parkı’na yapılmak istenen AVM yapısının yanısıra dile getirilen İstanbul Müzesi’nin buraya kurulması önerileri hakkındaki görüşlere yer verildi. Kent müzelerinin dünyanın her yerinde ve Türkiye’de de giderek kentsel yaşamın en önemli unsurlarından biri olduğunun kaydedildiği açıklamada; kent müzelerinin paylaşımcı, demokratik, katılımcı olma özelliklerine vurgu yapıldı. "Kent müzelerinin en önemli özelliklerinden birisi de geçmişi koruyarak aktarması, bugünün şahitliğini yapması, yaşadığımız çevrenin bugünü ve geleceği için alternatif senaryolar sunabilmesi, kentsel gündemlerin tartışmaların merkezinde olması, eleştirel olabilmesidir" denilen açıklamada, kent müzelerinin sadece geçmişe ait birtakım eşyaların sergilendiği nostalji mekânları olamayacağına işaret edildi.

Kentsel düzenlemeler için birer forum merkezi olan kent müzelerinin sahibinin sadece o kentte yaşayanlar olduğunun belirtildiği açıklamada; bu nedenle, kent müzesi kurulmasından söz ederken hangi kurumun kuracağı, nasıl kurulacağı, nereye kurulacağı, nasıl işletileceği, bina seçimine nasıl karar verildiği, mekânın kentsel hafızadaki yeri, kurulma süreçlerinde işletilen demokratik katılım mekanizmaları, müze içeriğinin dayandığı bilimsel zemin gibi konuların müzenin gerçek bir kent müzesi olmasında belirleyici olması gerektiğine dikkat çekildi.

Açıklamada şu görüşlere yer verildi:

"Kent müzeleri kentin farklı unsurlarını bağlayan sağlam bir halattır. İstanbul Kent Müzesinin Taksim’de gerçekleşen saldırı ve şiddet hafızası üzerine oturtulmaya çalışılmasını kınıyoruz. Kent müzeleri kentliyle birlikte kurulur, onları kucaklar, katılımcı olmayan bir mantığa teslim edilemeyecek kadar yaşamımızda etkin ve önemli mekânlardır.

Müzecilik Meslek Kuruluşu Derneği olarak, halkın serbestçe kullanabildiği parkların, yeşil alanların özelleştirilerek özel mülkiyete, özel güvenlik sistemlerine devredilmesine karşıyız. Taksim Gezi Parkı bir simge olarak bu harekette önemli bir rol oynamaktadır. Türkiye’de para kazanmak veya diğer farklı amaçlarla doğal alanların  tahrip ya da yok edilmesine izin verilmemeli ve titizlikle  korunmalıdır". 

"Hükümetten halkı, kültürü ve doğayı koruma görevini yerine getirmesini istiyoruz"

"Kamuya açık yeşil alanların ve doğal ortamların 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile devlet tarafından korunması, hükümetlere verilmiş bir görevdir. Hükümetten halkı, kültürü ve doğayı koruma görevini yerine getirmesini istiyoruz.

Hükümetten, halkının temel yaşam hakkını savunma ihtiyacını görüp kabul ederek halka uygulamakta olduğu sert şiddeti derhal durdurmasını talep ediyoruz.

Hem hükümetten, hem de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden kentsel yaşamın vazgeçilmezi olan Taksim Gezisi’nin, yeşil alanın yok edilerek İstanbul Kent Müzesi de dahil olmak üzere herhangi bir kültür kurumu yapılması konusundaki söylemlerini sonlandırmasını istiyoruz.

Parklar, müzeler birbirinin yerine konulamaz değerdedir. Parklar kentlerin ciğerleridir, ciğerlerimiz olmadan nefes alamaz, yaşayamayız".