Karadeniz bölgesinin başı santrallerden kurtulmak bilmezken şimdi de yine çok
özellikli alanlardan biri köstebek yuvasına çevrilmeye çalışılıyor. Erzurum’un
İspir ilçesindeki Salaçur (Aksu) Vadisi, şimdi dozer sesleriyle irkilmiş
durumda.
Macahel'den Fındıklı'ya, Palovit'ten İkizdere'ye kadar Doğu Karadeniz
Bölgesi'nin en özellikli, en korunmaya muhtaç ve savunmasız doğa alanları birer
birer yok edilmeye çalışılıyor. Hidroelektrik santrallerle Karadeniz'i donatmaya
kararlı görünen hükümet ve özel firmalar amaçlarına ulaşmak için nedense hep
doğa korumada öncelikli bölgeleri seçiyor. Şimdilerde ise su kaynağını
Kaçkarlar'ın 3711 metrelik Verçenik tepesinden alan Salaçur Vadisi'ne santral
yapma girişimleri başlamış durumda. Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından yaban
hayatı geliştirme sahası olarak ilan edilen Erzurum'un İspir ilçesine bağlı
vadi, aynı bakanlığın doğa hakkını ve yasaları ihlal ederek inşasına izin
verdiği Hidroelektrik Santraller (HES) yüzünden yok olma tehlikesiyle karşı
karşıya.
İspir'deki Salaçur Vadisi, Türkiye'deki dünya ölçeğinde öneme sahip 305
Önemli Doğa Alanından biri. Vadi, Türkiye'de çok az bilinmesine rağmen dünya
ölçeğindeki değeri nedeniyle 2005 yılından bu yana Çevre ve Orman Bakanlığı'nın
talebi üzerine Bakanlar Kurulu'nun verdiği kararla Yaban Hayatı Geliştirme
Sahası olarak korunuyor. Ancak şu günlerde, alanın koruma statüsüne rağmen,
vadiyi oluşturan derenin su kullanım hakkının özel şirketlere satılması
sonucunda bölgedeki HES inşaatları tüm hızıyla sürüyor ve alanın doğa mirasını
geri dönüşsüz yok ediyor. HES inşaatlarından çıkan on binlerce ton molozun dere
yatağına dökülmesi sonucunda kırmızı benekli alabalık, su samuru gibi canlılar
yok oluyor ve ceviz ağaçları hafriyat altında kalıyor. Aksu halkı, vadideki
yaşam için büyük değer taşıyan Aksu Deresi'nin yok edilmesine sert tepki veriyor
ve HES inşaatlarına karşı çıkıyor.
Yaban hayatı yönetmeliğine aykırı
Aksu Vadisi Koruma ve Yaşatma Derneği Başkanı Yakup Kaplan, şunları
söylüyor:
"HES için inşa edilen tünellerden çıkan on binlerce ton moloz dere yatağına
döküldü. Bu molozla önce dere yatağında herkesin ortak kullanımındaki ceviz,
meyve ağaçları, meralar ve canlı yaşamı son buldu. Bunu kırmızı benekli
alabalıkların ve su samurlarının ölümü izledi. Yasadışı yürüyen bu inşaatlar
bitmedikçe sıra diğer canlılara ve bize gelecek. Santraller bittiğinde suyumuz
yatağından akmak yerine kilometrelerce uzunluğundaki tünellerle başka yerlere
taşınacak. Bu da buradaki insan yaşamıyla birlikte boz ayıdan vaşağa, yaban
horozundan dağ keçisine diğer tüm canlıların da yok olması anlamına
geliyor."
Doğa Derneği Başkanı Güven Eken ise, "Yaban hayatı koruma ve geliştirme
sahalarıyla ilgili yönetmeliğin 13. maddesi ,'Yaban hayatı koruma ve geliştirme
sahalarında, yönetim ve gelişme planlarında yer alan faaliyetler ve yapılaşmalar
dışındaki faaliyetler ve yapılaşmalara izin verilemez, ekosistem bozulamaz"
diyor.
"Buna rağmen, Çevre ve Orman Bakanlığı Çoruh Aksu Vadisi'ndeki yıkımı
görmezden geliyor. Gerekçe olarak ise, HES inşaatının bölge doğasına etki
etmeyeceğini iddia eden bilimsellikten uzak raporları gösteriyor" diyen Eken,
"Dağların dinamitlendiği, derelerin molozla kaplandığı ve suyunun çekildiği bir
ortamda sahte raporların arkasına daha ne kadar saklanabilirsiniz? Çevre ve
Orman Bakanlığı'nın Çoruh Aksu Deresi'ne ve diğer tüm derelere ve doğal alanlara
karşı işlediği suçlar, artık bardağı taşırmıştır" sözleriyle bu yanlıştan bir an
önce dönülmesi gerektiğini belirtiyor.