Sahne Senin Yalnızlık: Başıbüyük, Tarlabaşı, Ayazma, Sulukule, Validebağ, 3. Köprü...



Birlikte Başarabiliriz İstanbul Platformu'nun yaklaşan yerel seçimler öncesi 'nasıl bir yerel yönetim anlayışı'nı tartışmaya açmayı hedeflediği '21. Yüzyılda Sosyal Belediyecilik' sempozyumu, 17 - 18 Ocak tarihlerinde Bilgi Üniversitesi Dolapdere Yerleşkesinde gerçekleştirildi. Sempozyum, bir yandan alternatif yerel yönetim pratiklerine odaklanırken, bir yandan da yeniden şekillenmekte olan kentsel mekan (lar) ve bu değişim (ler)  in etkilediği yaşamlar üzerinden 'yerel mücadeleler'i ele aldı.
 
Bir mücadele alanı olarak kent
 
Sempozyumun, yerel mücadelelerin sahneye taşındığı ilk gününün konukları Sosyal Haklar Derneği'nden Besime Şen, Başıbüyük'ten Adem Kaya, Tarlabaşı'ndan Erdal Aybek, Ayazma'dan Kasım Aydın, Sulukule'den Şükrü Pündük, İmece Şehircilik Hareketi'nden Hade Türkmen, 3. Köprü Yerine Yaşam Platformu'ndan Besim Sertok, Körler Okulu'ndan Çağrı Doğan, Sokaklar Bizim Platformu'ndan Kevser Üstündağ, Validebağ Gönüllüleri'nden Latif Şimşek, Gazhane Çevre Gönüllüleri'nden Nilgün Canpolat, Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu'ndan Gaye Yılmaz, Adalar Gönüllüleri'nden Ali Şenalp'di.
 
Bir hak ihlali olarak konut sorunu
 
Konuşmasında dernek olarak üç yıldır sosyal anlamdaki hak kayıpları üzerine çalıştıklarını söyleyen Sosyal Haklar Derneği'nden Besime Şen, sosyal bir belediyecilik modeli düşüncesi geliştirmeye çalıştıklarını belirtti. Bu anlamda hak kayıplarıyla en çok yüzyüze gelen kesimlerin tespitinin ve onların taleplerine kulak vermenin önemine işaret eden Besime Şen, hak ihlallerinin yoğun yaşandığı temel başlıklar olarak kaçak yapılaşmayı, kentsel dönüşümü, fiziksel iyileştirme çalışmalarını, doğal afetleri, göçü ve mevsimlik işleri gösterdi. Besime Şen, etkilediği kitlenin boyutları nedeniyle kentsel dönüşümün diğerlerinin arasında öne çıktığına işaret ederek, "Böylece hem basında geniş yer buldu, hem de alternatif politik arayışları tetikledi" dedi.

"Üç yıldır direniyoruz, ama sonuç alamıyoruz"

Besime Şen'den sonra söz alan Başıbüyük Mahallesi'nden Adem Kaya, üç yıldır mücadele ettiklerini ve halk katmanında bir direnç oluşturmak anlamında başarılı olduklarını, ancak bunlara rağmen sonuç alamadıklarını söyledi. Mahkemeden yürütmeyi durdurma kararı çıkardıklarını, Belediye ve TOKİ arasında kendilerine rağmen yapılan protokolü iptal ettirdiklerini hatırlatan Adem Kaya, "AK Parti, önümüzdeki yerel seçimlerde yeniden Fikri Köse'yi aday gösterdi. Başıbüyük Mahallesi, seçimlerden sonra daha büyük zulümle karşılaşacak" diye konuştu. Adem Kaya, Çevik Kuvvet'in hala mahalleden çıkmadığını, direnci kırmak için sürekli yeni yöntemler geliştirildiğine değinerek, akademik camiadan kendilerini savunurken "Sizin projenizde mağduriyet var, oysa böyle de yapılabilir" diyebilecekleri alternatif projeler üretilmesi konusunda yardım istedi.

"Uzaktan karar vermeyin, gelip bizi tanıyın"

Tarlabaşı'nda yaşananları aktaran Erdal Aybek ise sürecin diğer kentsel dönüşüm projelerinden pek de farklı gelişmediğini, akademisyenlerin ilgisiz kaldığını, basının proje alanıyla ilgili gelişmeleri manipüle ettiğini, yerel idarenin 'bilgi talebi hakkı'na rağmen kendilerini bilgilendirmekten kaçındığını savundu. Mücadele edebilmek için kiracıları ve tapu sahiplerini aynı dernek çatısı altında buluşturduklarını dile getiren Erdal Aybek, bu şekilde görüşmelerde hep dernek üyelerinin olabildiğini ve bunun da süreçten herkesin doğrudan haberdar olmasına yaradığını anlattı. Hukukçuların ve akademisyenlerin ilgisizliğinden yakınan Erdal Aybek, ne Beyoğlu'ndaki İstanbul Barosu'ndan ne de Üniversitelerden kendilerine destek çıkıldığını ifade etti ve "Proje alanına genç öğrenci arkadaşlar gönderiliyor, ama akademisyenlerin kendileri gelmiyor. Gelip bizimle görüşmelerini istiyoruz, uzaktan karar vermeyin" şeklinde konuştu.

"Ayazma yalnız ve kimsesiz"

Küçükçekmece Ayazma'da çadırlarda yaşam mücadelesi veren 18 aile adına konuşan Kasım Aydın da, üç yıldır kar kış demeden ve inançlarını kaybetmeden direndiklerini aktardı. Kimliğinde baba adından önce TC kimlik numarasının yer aldığına ve bunun onların da sosyal hakları olduğu anlamına gelmesi gerektiğine dikkat çeken Kasım Aydın, kendilerinin yöneticiler tarafından sürekli oyalanmalarından yakındı. Borç alarak Ankara'ya gittiklerini, oradan Belediye'ye gönderildiklerini, belediyeninse hiçbir şeyden haberinin olmadığını söylediğini aktaran Kasım Aydın, halkın yanında olması gereken Kaymakamın, Belediye Başkanının kentsel dönüşümden yana olmasından duyduğu şaşkınlığı dile getirdi. Destek isteyen Kasım Aydın, "Oradaki ailelere bir geçmiş olsun demeniz, onlara bir yıl yetecek güç vermeniz anlamına geliyor" dedi.

"Bu siyasi bir karar, dönüşü yok"

"Bence, aslında sosyal devleti tartışmalıyız" diyerek sözlerine başlayan Sulukule sakinlerinden Şükrü Pündük, kentsel dönüşümün siyasi bir karar olduğunu ve bir çözümü olmadığını söyledi. 'Gecekondu nedir?', 'Ev nedir' sorularını ortaya atan Şükrü Pündük, alternatif proje de gösterdiklerini ancak ağızlarıyla kuş da tutsalar işe yaramayacağını savundu. Şükrü Pündük, fakültelerdeki hocaların ders vermemelerinin bir alternatif olabileceğini belirtti ve "Hocalar diyecek ki, bu kadar mimara, plancıya gerek yok; siz zaten bildiğinizi yapıyorsunuz" diye konuştu.

Nazmi Algan / Tabipler Odası: Sağlığın hak olmaktan çıktığı bir ortamdayız

30 - 40 yıl öncesinin sınıf mücadelesinide sağlık o kadar da kilit bir noktada değildi. Ancak 1970'lerin sonlarında başlayan neoliberal politikalarla birlikte sağlık da bir mücadele alanı haline geldi. Sağlığın metalaştığı, hak olmaktan çıktığı bir ortamdayız. Belediyeler de sağlık hizmeti sunuyor; ancak bunlar çok dağınık ve bölgeden bölgeye farklılıklar gösteriyor. Oysa belediyelerin işi altyapının tam ve doğru ulaştırılmasını sağlamak olmalı. Belediyelerin poliklinik açmaları, kaynak israfından, popülizmden ve zaman kaybından başka birşey değil.

İnci Beşpınar: Sosyal politikalar üretilmeli

'Sosyal devlet' kavramının içi boşaltıldı. Bu nedenle ne merkezi ne de yerel irade sosyal politikalar üretmiyor. İşsizlik, bulaşıcı hastalıklar, yoksullaşma ve bunların yarattıkları sorunlar için merkezi olduğu kadar yerelde de sosyal projeler üretilmeli.

Çağrı Doğan / Emirgan Altı Nokta Rehabilitasyon Merkezi: Engellilerin de kentsel bir mücadelede öncü olabileceğini gösterdik

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin boşaltma talebiyle başlayan mücadelemiz hala sürüyor. Hızla artan nüfus için kör okullarının kapatılması değil, yenilerinin açılması gerekiyor. Ortaya koyduğumuz direnç ile okul, çalışmalarını sürdürüyor. Bu süreçte engellilerin nasıl politik bir sermaye olarak kullanıldıklarını gördük; öte taraftan da kentsel bir mücadeleye öncülük edebileceğimizi.

Besim Sertok / 3. Köprü Yerine Yaşam Platformu: Boğaz'a yapılan köprüler birer turnosol kağıdı işlevi görüyor

Yaklaşık bir yıldır faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Ben bir Sarıyer sakiniyim. Boğaz'a yapılan köprüler, birer turnosol kağıdı işlevi görüyor. Köprülerin, çevre ve bağlantı yollarıyla nasıl arazi rantı yarattığını; temiz çevre ve su hakkını nasıl ihlal ettiğini gösteriyor. 30 yıl önce akmakta olan çeşmeler, artık bugün akmıyorlar. Platform çatısı altında 50 oluşumu buluşturduk; toplumun bütün kesimlerini biraraya getirmeye çalıştık. Eğer sosyal belediyecilik yapılmak isteniyorsa, adayların köprüye bakış açısı bir kriter olacaktır.

Latif Şimşek / Validebağ Gönüllüleri: Artık gönüllü müyüm bilmiyorum; bıktım

Validebağ Gönüllüleri'ndenim; ama artık gönüllü müyüm yoksa değil miyim bilmiyorum, bıktım. Bizi, 13 yıldır uğraştırıyorlar. Eskiden işimiz daha kolaydı, çünkü yöneticiler arasındaki sürtüşmeler vardı. Ama şimdi hepsi bir koro gibi, aynı fikirde.

Gaye Yılmaz / Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu: BM, kapitalizmin sosyal maskesi

Birleşmiş Milletler (BM), kapitalizmin sosyal maskesi; ama o maskenin de makyajı akıyor. Suyun ticarileştirilmesi konusunda kendilerini çok iyi saklıyorlar. Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, İstanbul'da gerçekleştirilecek su forumunda gündemde suyun özelleştirilmesinin olmayacağını söylüyor. Evet olmayacak, çünkü ellerinde özelleştirmeden daha yeni 'kamu özel sektör ortaklığı', 'yap işlet devret' gibi metalaştırma enstrümanları var. Hak ihlalleri durumunda genellikle 'insan hakları kararnamesi' referansı ile konuşuruz; ancak bu ihlalleri hazırlayan kararnamenin bizzat kendisi.