Konya'da yaşayan ve koah hastası olan ağabeyim yaklaşık bir aydır sokağa adım atamıyor. Ciddi bir akciğer hastalığı olan koah hastalığının en önemli nedenlerinden biri hava kirliliği... Ankara'daki annem, astımı yüzünden kapıdan dışarı çıkamıyor. Hafta sonu gittiğim Edirne'de ise nefes alamaz duruma geldiğim için apar topar İstanbul'a kaçtım... Kalitesiz kömür tüketimi yüzünden artan hava kirliliğinin sadece benim yaşamımda yarattığı sorunlar bunlar.
Ölüm dumanları Türkiye'nin her yerine çökmüş durumda. Bilim adamları haftalardır uyarı yapıyor, hastaneler hastalarla doluyor, bugünlerde göğüs hastalıkları kliniklerinde yatak bulmak için kuvvetli torpile ihtiyaç var. Yayınlanan fotoğraflar ise gerçeği tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor ama ne yazık ki ne Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ne de sorumlu bakanlar Çevre ve Orman Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu ile Sağlık Bakanı Recep Akdağ, tehlikeli boyutlara gelen hava kirliliğini kabul ediyor.
Bir iş için gittiğim Ankara'da öğrendiklerim ise beni dehşete düşürdü. Eğer iddialar doğru ise yerel seçimler uğruna vicdanların nasıl körelebileceğini gösteriyor. Türkiye'de hava kirliliği ölçümleri Sağlık Bakanlığı İl Sağlık Müdürlükleri'ne bağlı Çevre Sağlığı Şube Müdürlüğü tarafından yürütülüyor. Ölçümü Çevre Bakanlığı tarafından Refik Saydam Hıfzısıhha Merkezleri yapıyor. Denetim görevi ise Sağlık Bakanlığı'nda. Çünkü Sağlık Bakanlığı'nın hava kirliliği kritik değerleri aşmışsa çocukların, akciğer hastalarının ve yaşlıların sokağa çıkmaması için uyarı yapma görevi var.
Önce geçen haftalarda Ankara'da yaşanan tartışmayı hatırlayalım. Ankara'da hava kirliliğinin arttığına ilişkin haberler üzerine Çevre ve Orman Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu ve Sağlık Bakanlığı yetkilileri Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü'nün Sıhhiye'deki ölçüm cihazının arızalı çıktığını açıklamış ve Ankara'da kirlilik problemi olmadığını söylemişti. Oysa iddiaya göre bugüne kadar farklı verilerle kamuoyunu yanılttığı iddia edilen Sağlık Bakanlığı kirliliği saklamak için sayaçlarla oynuyor. Konunun uzmanı değilim ama bu iddia gelişmeleri yakından bilenlere ait.
Türkiye'nin en önemli akciğer hastalıkları uzmanlarından biri olan
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta'nın anlattıklarını dinleyince
iddianın ne kadar vahim olduğu da ortaya çıkıyor.
Bebek ve
çocuklar kurban
Küçükusta, son günlerde akciğer hastalığı olanların zor günler geçirdiğini söylüyor. Hastanelerin dolup taştığını söyleyen Küçükusta, hastane yataklarının dolu olduğunu belirterek, "Astım krizlerinin, KOAH ataklarının, bronşitten zatürreeye kadar çeşitli solunum yolları enfeksiyonlarının, kalp ve akciğer hastalıkları nedeniyle hastaneye yatışların, bu hastalıklara bağlı ölümlerin ve akciğer kanserinin oluşumunda hava kirliliğinin önemli rolü var" diyor.
Hava kirliliğinin özellikle çocuklarda akciğer gelişimini geciktirdiğini, solunum fonksiyonlarında azalmalara yol açtığını hatırlatıyor. Çocukların hava kirliliğinden büyüklere göre daha çok etkilendiğini, hayatın ilk yıllarında maruz kalınan olumsuzlukların akciğerleri daha fazla etkilediğini söyleyen Küçükusta, "Hava kirliliği kurbanları listesinde bebek ve çocukları yaşlılar ile kalp ve akciğer hastalığı olanlar takip ediyorlar" diyor.
Küçükusta neler yapılması gerektiğini de şöyle sıralıyor:
"Hava kirliliğinden olabildiği kadar az etkilenmek için en azından kirliliğinin ve sisin yoğun olduğu saatlerde mümkün ise dışarı çıkmayın. Bunun bebekler, yaşlılar ile kalp ve akciğer hastaları için daha da önemli olduğunu unutmayın. Dışarı çıkmanız kaçınılmaz ise fazla efor harcamayın. Ağızdan değil, daima burundan nefes alıp verin. Evinizin, arabanızın kapı ve pencerelerini sıkı kapatın. Kapalı mekanların havasının temiz olmasına dikkat edin; hava temizleyici aletlerden yararlanın."
Yoksulluğa mahkum edilip kalitesiz kömürlerle hatırlanan vatandaşın ödediği fatura canıyla... Umarız sağlık konusunun siyaset üstü noktaya geleceği yılları da görürüz.