Saffet Bulut

1952 Trabzon Maçka doğumlu Saffet Bulut, Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi bölümü mezunu. 1960 yılından bu yana Bahçelievler’de oturan Saffet Bulut, proje yöneticisi ve mimar sıfatıyla 2000’den fazla projeye imza atmış.1992 yılında Bahçelievler Belediye Meclis Üyeliği yapan ve 1994'te Bahçelievler Belediye Başkanı olan Bulut, 1999 yılında ikinci kez Bahçelievler Belediye Başkanı seçildi. Başkan olduğu dönemlerde Türkiye'ye model olabilecek projeler gerçekleştirdiklerini söyleyen Bulut, bunu mesleğinin verdiği birikime bağlıyor.

MesutT: Sizi tekrar aday olmaya iten neydi?

Geçmişte iki dönem belediye başkanlığı yaptım biliyorsunuz. Bahçelievler benim ilçem; burada oturmayanlar Bahçelievler'i bilemezler tabi. İlçe iyi yönetilmediği ve halkın da genel olarak düşüncesi daha önce başarılı olmuş bir belediye başkanı olarak görevi devralmam yönünde olduğu için tekrar aday oldum. Bahçelievler, 'benim ilçem' diyemeyecekler tarafından yönetiliyor; ilçeye bir katkıları olduğunu söylemek zor. Bütçe, çok kötü kullanılmış; bir takım yandaşlara iş verebilmek için bazı hizmet alım organizasyonlarıyla yandaşların cebine aktarılmış. Bunları gördükten sonra, ilçemi hiç kimseye bu şekilde ezdirtemezdim.

Geçmişte Bahçelievler için yaptığımız pekçok şey var, ama bunlar yeterli değil. Bahçelievler’in ve İstanbul’un çok büyük sorunları var ve daha yapılması gereken çok iş var. Kimi zaman bazı ilçelerde yapılacak iş kalmadığı yönünde şeyler duyuyoruz; buna katılmıyorum. Sorunlar, çok köklü, uzun soluklu projeksiyonlar yapılmasını gerektiriyor. Günü birlik çözümler doğru değil. Bu anlayış, kenti içinden çıkılmaz bir hale getiriyor ve kaynakların doğru kullanılmasını da engelliyor. Bu nedenle 50 – 100 yıllık bir projeksiyonla planlama yapılması ve sorunların üzerine bu şekilde gidilmesi gerekiyor.

MesutT: Mimar olmanızın size ekstra avantajlar sağladığını düşünüyor musunuz?

Benim dönemimde gerçekleştirilen ve Türkiye'ye model olabilecek projeler var; bunların hepsini mesleğime ve bilgi birikimime borçluyum. Bir zamanlar Ankara'da 'Bahçelievler modeli' olarak bahsedilen ilk uygulamayı biz yaptık; o da kamu yapılarının tek çatı altında toplanması projesiydi. Amacımız, ulaşım ve trafik sorunu olan Bahçelievler'in kamu kurumlarını bir araya getirmekti. Şu anda Bahçelievler'de Hükümet Konağı, Belediye, Vergi Dairesi, sağlık yapıları bir arada. Vatandaş, otoparka arabasını bırakıyor ve rahatlıkla bütün işlerini hallediyor. İster vergi dairesi ya da nüfus olsun, ister kaymakamlık ya da belediye; bu büyük bir kolaylık. Üstelik kat karşılığı yapıldığı için ne belediyenin ne de devletin kasasından bir kuruş harcanmadı. Atıl durumdaki bir yerin kat karşılığı verilmesi yöntemiyle kamu yapılarını gerçekleştirmek mümkün. Biz, yüzde 56,7'si kat karşılığı vermiştik. Bu şekilde Bahçelievler'e bir öğretmen evi, bir askerlik şubesi kazandırdık. Şirinevler'de E5'in altına yaptığımız Turgut Özal altgeçidi de bu şekilde yapıldı.

MesutT: 29 Mart yerel seçimleri, aynı zamanda yeni bir belediyecilik arayışının da dillendirildiği bir seçim olarak öne çıkıyor. 'Yeni bir belediyecilik' sizde ne gibi çağrışımlar yapıyor?

Elbette belediyeciliğin kültürel ve sosyal boyutu ihmal edilmemeli. Ama gözardı edemeyeceğimiz bir gerçek var ki, o da imar sorunlarımızı hala çözememiş olmamız. Elbette belediyecilik sadece yol yapmak, su götürmek, imar işleri değil; sosyal ve kültürel boyutları da çok önemli. Ama bunları birbirinden ayırmadan çalışmalar yapmak gerekli. Eğer altyapı ve imar sorunlarımızı çözmüş olsaydık, sosyal konulara daha çok ağırlık verebilirdik. Örneğin, deprem konusu var. Yapı stoğumuzun yüzde 90'ının depreme dayanıksız olduğunu söyleyebiliriz. Bunu kim, nasıl düzeltecek? Elimizde, Bahçelievler'deki binaların depreme karşı durumlarıyla ilgili bir rapor, envanter çalışması yok. Bu yapıların yıkılıp yeniden yapılması gerekiyor. Bu yönde bir kentsel yenileme projemiz var. Kentsel yenileme sadece Bahçelievler için değil, İstanbul için de çok önemli. Yalnız, kentsel yenilemenin kentsel dönüşüm olmadığını vurgulamak isterim.

MesutT: Nedir sizce aradaki fark; biraz açar mısınız?

Kentsel dönüşüm, göçe zorlayan bir anlayış. Oysa insanların yaşadıkları yerle iç içe geçmiş hatıraları var ve o hatıralara saygılı olmak gerek. Kentsel yenileme, yerinde çözüm üretmeyi esas alıyor; ada ada bir kentsel yenileme yapmak mümkün. Diyelim bir adada 500 mesken var. Eğer 500 konutluk yere 800 konutluk imar verirseniz, kat karşılığı bir konsorsiyumla anlaşabilirsiniz. Yeşile daha çok yer açmak için dikey yapılaşmaya sıcak bakılabilir. Birkaç adayı birleştirmek suretiyle okul, poliklinik alanı da üretilebilir. Adalar karşılıklı alınarak meydanlar üretilebilir.

MesutT: Eski ve yeni Bahçelievler'i karşılaştıran yan yana konmuş iki fotoğraf geldi aklıma; sanırım Milliyet Gazetesi'nde yayınlanmıştı. Gerçekten bu bölgenin bir yeşil alan sorunu var. Bu anlamda ne yapılabilir ya da artık bir şey yapılabilir mi?

İdeal olanı eski Bahçelievler'di. Ama gerçekçi olmalıyız; artık bunun geri gelmesi mümkün değil. Acilen insanların deprem sorunu çözülmeli. Ben, 20 yıl mimarlık yaptım. O süre boyunca sempozyumlarda, toplantılarda hep bunları konuştuk; ama geldiğimiz nokta bu. Az katlı bahçeli binalar olsun dedik; ama uygulama şu anki durumu yarattı. Bir an önce deprem için projeler üretilmeli ve uygulamaya geçilmeli; biz şu an konuşurken bir deprem olsa herkes pres olur, durum bu kadar açık. 1999 depreminden sonra kentsel yenilemeden bir televizyon programında ilk bahseden benim. Hatta Cemal Gökçe (İMO Başkanı), "Başkanım siz güçlendirmeye inanmıyor musunuz?" diye sordu. İnanmıyorum dedim ve hala inanmıyorum. Kolonun etrafını duvarla örüp sonra da sıvayan ve güçlendirme yaptım diye yutturmaya çalışan insanlar var. Güçlendirme, eğer bir cerrah titizliğiyle olacaksa yapılabilir. Kolon ve kiriş birleşimlerinin olduğu yerlerde etriye aralıkları çok sıktır. Ama şişleme yapılırken vibratör olmadığı için kalfa oradaki etriyeleri çıkarır. İşte deprem en büyük yıkımı oradan yapar. Her kolonun başına da bir mühendis koyamayacağınıza göre... 

MesutT: Bahsettiğiniz kentsel yenileme, örneğin Kartal ya da Küçükçekmece'de olduğu gibi büyük ölçekli bir tasarım sürecinin öznesi olabilir mi? Bu anlamda bir uluslararası işbirliği olabilir mi?

Olabilir elbette; ama biz kendi içimizde de bunu çözebiliriz. Öncelikle bir örnek ortaya koymamız gerek. Belediye bünyesinde oluşturulacak bir birimle proje hazırlanır, maketleri yapılır. Vatandaşla bir mutabakat sağlanır, sözleşmeler yapılır. Daha sonra bir konsorsiyuma gidilir. Bu, yapıların fiyatlarını da yukarıya çeker, yerel ekonomiyi de canlandırır.

MesutT: Bir mimar ve eski bir belediye başkanı olarak İMP'nin çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Başlangıçta oldukça olumlu bir gelişme olduğunu düşünmüştüm. Ama sonradan Hüseyin Hoca ayrıldı, başka şeyler oldu.

MesutT: İMP tarafından yapılan İstanbul İl Çevre Düzeni Planı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Plansız olmaz; mutlaka yapılmalı. O plana, deprem sorununu çözmeye dönük bir kentsel yenileme anlayışını koymak gerek. Ama örneğin Zeytinburnu'nda olduğu gibi değil. İnsanlara deniliyor ki, "yerlerinizi bize verin ve siz de Kayabaşı'ndaki TOKİ konutlarına gidin". İnsalar neden Kayabaşı'na gitsinler ki? Ayrıca bizim gibi merkezin dışında kalan lokasyonlar için insanları ekonomik anlamda rahatlatacak istihdam stratejilerinin olduğu bir anlayışı benimsemek gerek.

MesutT: Anlıyoruz ki sizin önceliğiniz deprem. Bahçelievlerin bunun dışında ne gibi sorunları var?

Bu bir vesiledir. Örneğin otopark sorunun çözülmesinde de yardımcı olacaktır. Özellikle Siyavuşpaşa, Soğanlı, Hürriyet Mahallesi, Zafer Mahallesi gibi yerlerde insanların çocuklarını çıkarabilecekleri bir park bile yok. Kuyu gibi sokaklar, yedi katlı binalar... Kentsel yenileme hem o yapı yoğunluğunu azaltacak, hem de yeşil alanları artıracak. Dediğim gibi 'can' herşeyin önünde; gerçekçi olmak gerek. Bunu kimsede göremiyorum. 

MesutT: Mimarlar Odası, itirazları nedeniyle eleştiriliyor. Eski bir başkan olarak siz nasıl değerlendiriyorsunuz bunu?

Özellikle biz yerel yöneticilerin odalarla iş birliği yapıp onlardan faydalanması gerekiyor. Onları da icraatın içine katmak gerek. Uzlaşma için mutlaka bir nokta bulunur.

MesutT: İstanbul’un 2010 Avrupa Kültür Başkenti olması Bahçelievler gibi merkeze uzak ilçeler için nasıl bir fırsat yaratabilir?

İstanbul’un kültür başkenti olması bizi sevindirdi; ama bu çeşitli yükümlülükleri de beraberinde getirdi. Buna yakışır projeler üretilmesi gerekiyor. Bahçelievler Belediyesi bünyesinde AB ile koordinasyonun sağlamak amacıyla bir birim oluşturuldu ama ne kadar kaynak geldi, gelen kaynaklar kullanıldı mı, nerelerde kullanıldı bilinmiyor.

Saffet Bulut'un öncelikleri

- Depreme karşı kentsel dönüşüm projeleri.
-  Daha temiz, daha yeşil Bahçelievler.
- Bahçelievlerde sosyal bir belediyecilik anlayışı.
- 200 yataklı devlet hastanesi, fizik tedavi ve yanık hastanesi.
- Minibüs duraklarının zemin altına alınması.
- Kaldırımlarda yap-boz döneminin bitmesi.
- Engelliler için park ve oyun alanları.
- İşsizlere iş bulma imkanları yaratılması.
- Şeffaf yönetim, anında imar huzurlu ve estetik Bahçelievler.
- Trafik düzenlenmesi; yaya yollarının açılması.
- Sinema, tiyatro ve kongre salonu gibi sosyal alanlar açılması.
- Bilimsel yaklaşım ve akılcı çözümle etkin güvenlik sağlanması.
- Ünverdi geçidi düzenlenmesi; polis evi yapılması.