‘Rüzgâr ve Güneş Türkiye’ye Yeter’



Küresel ısınma ve iklim değişikliği gibi çevre sorunlarının sıklıkla tartışıldığı günümüzde, dünyada gittikçe önem kazanmaya başlayan yenilenebilir enerji alanında Türkiye’de atılan adımlar yetersiz kalıyor. Türkiye’nin rüzgar enerjisi potansiyelinin Avrupa ülkelerine oranla oldukça yüksek olmasına karşın, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmaması için uluslararası lobilerin etkin olduğuna dikkat çeken uzmanlar, TBMM’de görüşülmek üzere bekleyen Yenilenebilir Enerji Yasası’nın hızla yasalaşması gerektiğini söyledi.

Marmara Üniversitesi Yeni Teknolojiler Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü ve EUROSOLAR Avrupa Yenilenebilir Enerjiler Birliği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, Türkiye’nin rüzgâr enerjisi potansiyelinin Almanya’dan 2 kat fazla olmasına karşın Türkiye’de buna yönelik adımların yetersiz olduğunu söyledi. Bir diğer yenilenebilir enerji kaynağı olan güneş enerjisinin kullanımı için de Türkiye’nin potansiyelinin çok yüksek olduğunu belirten uzmanlar, enerji üretiminde Türkiye’nin fosil yakıtlardan vazgeçmesi gerektiğini vurguladılar. Akademik çevreler, çevre dostu rüzgâr enerjisinin, artan enerji maliyetleri karşısında ülkeler için önemli bir kaynak olarak görülmesine karşın, Türkiye’de rüzgâr enerjisi gözardı edilerek, doğalgaz ve petrol gibi fosil yakıtlara yönelik yatırımlarda ısrar edilmesine tepkili.

‘Yenilenebilir enerji ihtiyacımızı karşılar’

Uyar, gelişmiş ülkelerin Termik Santralları kapatmasına karşın, Türkiye’nin halen uzun vadeli ithal kömür anlaşmaları yapmasını eleştirerek şöyle devam etti: “ABD 25 bin megawatt ile rüzgâr enerjisi üretiminde birinci, Almanya 16 bin Megawatt ile ikinci sırada yer almaktadır. Türkiye’nin ihtiyacı olan elektrik enerjisini üretecek kapasite 30 bin Megawatt’dır. 1973 yılından başlayarak planlanan 100 nükleer santralın ihalesinin durdurulduğu, 1978’den bugüne kadar tek bir tane bile yeni santral siparişinin gerçekleşmediği ABD, Türkiye’nin bütün elektrik ihtiyacını karsılayacak kadar elektriği rüzgârla üretiyor. Almanya’da ise her yıl bir nükleer santral kapatılıyor. Türkiye’nin de yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmesi gerekmektedir.”

TBMM’de görüsülmek üzere bekleyen “Yenilenebilir Enerji Yasası”na da değinen Uyar, yasada yapılacak değişikliklerle evlerde ve işyerlerinde elektrik üretmenin mümkün olacağını ancak ekonomiyi yöneten bakanlıkların yasanın çıkartılmasını istemediğini ifade etti. Bu konuda kamuya önemli görevler düştüğüne vurgu yapan Uyar, “Yalnızca rüzgâr enerjisi ile toplam elektrik gereksiniminin iki mislini karşılayabilecek olan Türkiye’nin enerjisinin yüzde 100’ünü yenilenebilir enerjiden yararlanarak karşılaması mümkündür” dedi.



‘Gaz kesilir ama rüzgar...’

Türkiye’de yenilenebilir enerji kanununda gerekli değişliklerin ileri tarihe atılması ile iklim değişikliği konusunda erteleme politikasının sürdüğünü belirten Greenpeace Akdeniz Genel Koordinatörü Dr. Uygar Özesmi, “Yenilenebilir enerji, ülkelerin en hızlı ilerleme kaydettiği sektör, bizim buna dahil olmamamız ilerisi için büyük zararlara yol açacak. Dış kaynaklara ve fosil yakıtlara bağımlılığımız arttığı için ekonomik büyümemiz sekteye uğrayacak. Rüzgârdan enerji üretimi fosil yakıta kıyasla 2 kat istihdam yaratıyor ” diye konuştu.

‘Somut adımlar atılmalı’

Yenilenebilir enerji kullanımının yaygınlaştırılması için Türkiye’nin bir an önce somut adımlar atmasını ve hedeflerin belirlenmesini istediklerini belirten Dr. Özesmi, şöyle konuştu: “Greenpeace olarak yürüttüğümüz ‘Enerji [D]evrimi Projesi’ kapsamında Türkiye için ortaya koyduğumuz verilere göre, 2020’de yıllık rüzgâr 9 TWh ’e 2050’de ise 95 TWh’e çıkması bekleniyor. 2050’ye kadar linyit kömürü kullanımının aşamalı olarak tamamen ortadan kalkması gerekiyor. Türkiye’de rüzgâr enerjisi potansiyeli 48.000 MW’tır(megawatt). Halen kurulu güç 425 MW, inşa halinde ise 485 MW’lık rüzgâr türbini bulunmaktadır. Bu 2050’de kurulu güç olarak 30 GW(gigawatt) olmalı. Ayrıca jeotermal 4 GW, konsantre güneş enerjisinin 14 GW olması gerekiyor.”

‘Kaynak sıkıntısı yok’

NABUCCO hattının kurulması ile Avrupa’nın yıllık 60 milyon ton daha fazla karbondioksit salımı yapacağına dikkat çeken Dr. Özesmi, bu hatta yatırılacak 7.9 milyar Avro ile 4 bin rüzgâr türbini ile 8 bin MW elektrik üretilebileceğini, ödenecek yıllık gaz bedeliyle ise her yıl 2 bin 500 türbin kurulabileceğini belirtti. Yenilenebilir enerji kaynaklarının elde edilmesinin, uluslararası siyasetle engellenememesinin de stratejik bir önemi olduğuna dikkat çeken Dr. Özesmi, “Gazın devamlılığını kimse garanti edemezken, rüzgarın önünü kim kesebilir” dedi.



‘Devlet desteği şart’

Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Elektrik Mühendisliği Bölüm Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Muğdeşem Tanrıöven, güneş enerjisinden mevcut durumda elde ettiğimiz yıllık elektrik enerjsi miktarının, Türkiye’nin yıllık elektrik tüketiminin ancak binde 5 miktarına karşılık geldiğini belirterek, “Güneş enerjisinin ülkemizde yaygınlaşamamasının önünde iki temel engel vardır. Birincisi, fotovoltaik güneş panellerinin ülkemizde üretiminin olmaması, diğeri ise, güneş enerjisi yatırımlarının klasik enerji sistemleri yatırımlarına göre oldukça pahalı olmasıdır. Ancak birçok AB ülkesi güneş enerjisinden elektrik enerjisi üreten yatırımcılara, yüksek oranlarda enerji alım desteği sağlamakta, böylelikle sistem kendisini 4-5 yılda amorti etmektedir. Ülkemizde de enerji alım garantisi ve diğer devlet teşvikleri en kısa sürede hayata geçirilmelidir” dedi.

‘Güneşin binde 1’inden faydalanıyoruz’

Ulusal Fotovoltaik (PV) Teknoloji Platformu Yürütme Kurulu Üyesi ANELTECH A.Ş İş Geliştirme ve İş Birimi Müdürü Levent Gülbahar, enerji kaynaklarının yaklaşık yüzde 71’ini ithalat yoluyla karşılayan Türkiye için güneş enerjisi potansiyelinin büyük bir şans olduğunu ifade ederek “Türkiye’de Elektrik İşleri Etüt İdaresi (EİEİ) tarafından yapılan çalışmalar, Türkiye’nin ortalama yıllık güneşlenme süresi 2640 saat (günlük toplam 7.2 saat), ortalama toplam ışınım şiddetinin 1311 kilovat saat(kWh/m²) yıl olduğunu ortaya koydu. Güneş enerjisinden elektrik üretmede birinci olan Almanya’nın almış olduğu yıllık enerji yaklaşık 950-970 kWh/m2’ iken Türkiye’nin ise yaklaşık 1500-1600 kWh/m2. Yüzde 65-70 gibi bir oranla, biz Almanya’dan daha fazla enerji alabiliyoruz” diye konuştu.

Ortalama 200 günü güneşli geçen Türkiye’de şu anda yenilenebilir enerji kapasitesinden ancak binde 1 oranında yararlanılabildiğini söyleyen Gülbahar, “Türkiye imzaladığı Kyoto Protokolü çerçevesinde 2012’ye kadar gaz salımını azaltmak zorundadır. Bu şekilde devam edilirse şartlar yerine getirilemeyerek anlaşma gereği her yıl 2.2 milyar dolar ceza ödemek zorunda kalınacaktır” dedi. Gülbahar, Bakanlığın, 2020 hedefinin 5 bin MW’lık güneş enerjisi üretimi olduğunu, AB’nin ise Türkiye’den beklentisinin 20 bin MW olduğuna dikkat çekti.