Rüzgar enerji santrali kurmak isteyen çoklu
başvurular için gerçekleştirilen rüzgar ihalelerinde sona gelindi.
Rüzgar enerjisine dayalı santral kurmak isteyenlere yönelik tekli
başvuruların ardından Türkiye Elektrik İletim AŞ (TEİAŞ) tarafından
çoklu başvurular için 13 grupta ihale açılırken, 13. grup olan son ihale, bugün
TEİAŞ'ta yapılacak.
Rüzgar enerjisine dayalı üretim tesisi kurmak üzere yapılan lisans
başvurularına ilişkin yarışma yönetmeliği gereği, rüzgar enerjisine dayalı
üretim tesisi kurmak üzere yapılmış lisans başvurularından aynı bölge ve/veya
trafo merkezi için birden fazla başvurunun bulunduğu trafo merkezlerine
bağlanacak olanları belirlemek amacıyla yapılan ihaleleri, kazanan şirketlere
lisansları EPDK tarafından verilecek.
Rüzgar Enerjisi ve Su Santralleri İşadamları Derneği (RESSİAD) Başkanı Tolga
Bilgin, AA muhabirine bugüne kadar gerçekleştirilen çoklu başvurular ihalelerini
değerlendirdi.
Enerji sektöründe küresel krizle birlikte finansman maliyetlerinin çok
değiştiğine işaret eden Bilgin, sektörde finansman bulamama riskinin ortaya
çıktığını, yapılan ihalelerde verilen tekliflerde bu riskleri ve maliyet
artışlarını düşünmek gerektiğini söyledi.
Bu zamana kadar yapılan çoklu başvuru yarışmalarında bazı şirketlerin oldukça
yüksek katkı bedelleri verdiğine dikkati çeken Bilgin, ''Bu, katkı bedellerini
veren firmaların kendilerine göre hesapları vardır, ama ben ihalede verilen bu
(yüksek) katkı bedelleri ile rüzgar yatırımlarının yapılmasının zor olduğunu
düşünüyorum'' dedi.
İhalelerde belirlenen bazı bölgelerde verimliliklerin de oldukça düşük
olduğuna işaret eden Bilgin, rüzgarın yatırım ve işletme maliyetlerinin zaten
yüksek olduğunu, buna bir de finansman maliyetleri eklendiğinde verimi düşük
bölgelerde bu santrallerin kurulmasının daha da zorlaşacağını belirtti.
Bilgin, ''şirketlerin ihalelerde verdiği yüksek katkı bedelleri ile
önümüzdeki dönemde mevcut lisanslar ile 1 Kasım başvurularını da dahil edersek,
rüzgar santrali lisanslarının ancak yarısının gerçekleşebileceğini düşünüyorum''
dedi.
''Kriter katkı bedeli yerine verimlilik olmalı''
Bundan sonraki süreçte kazanan firmaların TEİAŞ'a 20 yıl boyunca kilovatsaat
(kwh) başına verecekleri katkı bedellerini düzenleyen anlaşmaları yapıp
lisanslarını alacaklarını anlatan Bilgin, teklif verme aşamasından önce eğer
yatırımcı yeterli ölçüm ve mühendislik çalışmaları yapmamışsa, lisansı aldıktan
sonra projenin verimsiz çıkma olasılığının yüksek olmasından dolayı projeyi
yapmaktan vazgeçebildiğini ve bu durumda da EPDK'ya ve TEİAŞ'a verdiği teminat
mektuplarının yandığını söyledi.
Yatırımını gerçekleştiremeyeceğini düşünen bazı şirketlerin ise lisans
aldıktan sonra bunu başka bir yatırımcıya devredebildiğine işaret eden Bilgin,
burada yatırımcıdan çok finansörlerin yatırımı fizibl bulmasının önemli olduğunu
aksi halde, bankaların verimli olmayan veya yüksek katkı bedelli rüzgar
yatırımlarına kredi vermeyeceklerini belirtti.
Rüzgar gibi finansman bulması zor, ilk yatırım maliyeti pahalı olan
yatırımlarda elemelerin verilen katkı bedellerine göre yapılmasının yanlış
olduğunu savunan Bilgin, şöyle devam etti:
''Zaten devlete katkı bedeli ödemeden bile mevcut alım garantisi ve piyasa
fiyatlarıyla rüzgar projelerinin ancak verimli olanları yapılabiliyorken, ayrıca
kilovatsaat başına 3-5 kuruş katkı bedelleri ile rüzgar lisansları almak bu
yatırımların yapılmama riskini önemli derecede artırıyor. Bu durumda lisans
alınıp yapılamayan o kaynağın atıl kalması durumu doğurabiliyor ve rüzgarımız
boşa esiyor. Bize göre, çoklu başvurularda lisans verme verimlilik oranlarına
göre en verimli projeden başlayarak yapılmalı. Verimlilik de projesini en iyi
bilen yatırımcıların verdikleri taahhütler ile ölçülebilir. Tabi bu taahhütlerin
santraller devreye girdikten sonra takip edilerek verimlilik taahhütleri
tutmayan proje sahiplerine eksik üretilen kilovatsaat üzerinden ceza bedeli
alınması ile sağlıklı bir eleme yapılır diye düşünüyorum. Böylece, hem verimli
rüzgar projelerini önceden gerçekleştirmiş olursunuz, hem de ölçüm yapmış
bilinçli yatırımcılar daha rahat teklif verir, böylece katkı bedeli ödemeden
Türkiye'nin en verimli rüzgar projeleri sıralanarak yapılmaya başlanır.''
Güneş enerjisi yatırımları
Güneş enerjisi yatırımlarına dönük çalışmalara da değinen Bilgin, bu konuda
Enerji Bakanlığının ve EPDK'nın doğru bir yol izlediğini, Türkiye'nin verimli
bir güneşi ve bu güneş enerjisinin teknolojisinin Türkiye'de üretilmesinin çok
önemli olduğunu, aksi halde kullanılacak ekipman için yıllarca dışarıya döviz
ödeyerek kendimize ait bir kaynağı verimli şekilde kullanamamış olacağımızı
söyledi.
Şu anda mevcut teknoloji ile güneşte verimliliğin düşük olduğuna işaret eden
Bilgin ancak bunun Türkiye'nin yerli kaynağı olduğunu ve mutlaka kullanılması
gerektiğini belirtti.
Türkiye'nin güneş sanayisini ve teknolojisini geliştirmesinin önemini
vurgulayan Bilgin, ''yerli üretim sadece alım garantileri ile değil de başka
mekanizmalar ile de teşvik edilip de Türk malı güneş panelleri kurulursa,
ileride bunların ihracatı da söz konusu olabilir. Rüzgarda belki bu trenin bir
kısmı kaçtı fakat güneşte daha işin başındayız. Bunun sanayisinin Türkiye'de
kurulması en önemli hedef olmalı'' diye konuştu.