Milliyet Gazetesi'nden Mert İnan'ın haberine göre, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) öncülüğünde Boğazkesen Mescidi’nin ana duvarının inşaasına açık hava tiyatrosunun bulunduğu bölgede başlandı.
İnşaat geçtiğimiz yıl haziran ayında başladı
İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, 7 Ekim 2009’da tarihi mescidin minaresinin, duvar ve sarnıç kalıntılarının mevcut durumları ile muhafaza edilmesine karar verirken, mescit I. grup kültür varlığı olarak tescil edildi. İBB ise hisardaki yıkık mescidin ihyası için bir proje başlattı. Proje, Koruma Bölge Kurulu’nca da onaylandı. Mülkiyeti İBB’de bulunan mescidin yapımı için ruhsat 28 Mayıs 2013 tarihinde alındı. Ardından da İBB ile İstanbul Kubbe Derneği arasında 6 Eylül 2013’de inşaat sözleşmesi yapıldı. Yapım işini İstanbul Kubbe Derneği adlı mimarlık şirketi üstlenirken, inşaat faaliyetleri geçtiğimiz yıl Haziran ayında başladı.
Hisarda ilk olarak sarnıç duvarları ve derz yapımı tamamlandı. Ardından da sarnıç üzerindeki ahşap döşeme kirişleri yerleştirilerek, sarnıcın üst kotunda yer alan mescit ana duvarlarının inşasına başlandı. Mayıs 2015’te tamamlanması öngörülen mescit için açık hava tiyatrosunun olduğu alan saç levhalarla kapatıldı.
'Gıcır gıcır 21. yüzyıl eseri'
Sanat tarihi uzmanları ve mimarlar ise bakımsızlık nedeniyle burç ve surları ziyarete kapatılan tarihi yapıda önceliğin mescit yapımına verilmesini eleştirdi.
Hisardaki camiye ilişkin görüşler şöyle;
İTÜ Mimarlık Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Kutgün Eyüpgiller: Rekonstrüksiyon yeterli bilgi belgenin bulunması durumunda geçerli olabilecek bir koruma yöntemidir. Yeniden inşa edilmesi düşünülen yapının özgün durumunu ortaya koyan plan, proje, fotoğraf gibi görsellerin var olması durumunda kabul edilebilir. Özgün çevresel bağlamını kaybetmiş bir eserin yeniden inşası anlamlı olmayacaktır. Bunun aksi geçerli ise yapılan sahte bir dekordan ibaret olacaktır.
Sanat tarihi uzmanı Prof. Dr. Zeynep Ahunbay: Yapılacak cami kuşkusuz yeni olacak ve burada ayakta duran Fatih dönemi yanında gıcır gıcır 21. yüzyıl eseri olduğunu belli edecektir. Aslında öncelik camide değil uzun zamandır bakımsız duran ve ziyaret edilmeyen burçlarda olmalıydı. Tarihi eserlere dini oldukları için öncelik vermek ve ihtiyaç olmadığı halde cami yapmak politik yatırım olarak görülüyor.
Mimarlık Tarihi Uzmanı Prof. Dr. Uğur Tanyeli: Buradaki mesele kamusal bir sanat alanını yok ederek mahallesi ve cemaati olmayan bir yere mescit yapmaya çalışmaktır. Mimarlık üzerinden ideolojik bir inatlaşma yaşanıyor. Hisardaki tiyatro alanı 50 yılı aşkın süredir sanatsal etkinlikler için kullanılıyordu. Kapısında bilet kesilen bir müzeye insanlar ibadet için mi gidecek? Rumeli Hisarı’nın birkaç adım ilerisinde 18. yüzyıldan kalma bir mescit varken, tiyatro alanına dini eser yapmak alenen ideolojik bir davranıştır.”
Sinan Genim (Mimar): Rumelihisarı’nın konser ve sanatsal etkinliklerle talep gören, gezilip görülmesi gereken bir mekana dönüşmesini gerekir. Boğazkesen Mescidi 15 ve 16. yüzyıl kayıtlarında yeralmakta. Yapının 18.yüzyılda yıkıldığı tahmin ediliyor. Ancak hisarın, duvarlarından otlar fışkırırken, bakımsızlık nedeniyle burçlarına çıkılamazken öncelik mescit onarmak mı olmalıdır?
Cami 18. yüzyılda yıkılmıştı
30 dönümlük bir alana kurulan Rumeli Hisarı, 90 gün gibi kısa bir sürede tamamlanmıştı. Hisar içerisinde 1452’de yaptırılan Boğazkesen Camii, 18. yüzyılda yıkılmış, geriye sadece minaresinden bir bölüm kalmıştı. Rumeli Hisarı’nda Kaleiçi Mahallesi olarak bilinen ahşap evler ise 1953’te dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın emriyle kamulaştırılarak yıkılmış, hisar şimdiki halini almıştı.