‘Risk Planlaması Yapılıp, Binalar Bir An Önce Güçlendirilmeli’

Afet İşleri Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre 1900-2005 yılları arasında büyüklüğü 5,0-6,0 arasında bin 170, büyüklüğü 6,0-6,9 arasında 155 ve büyüklüğü 7,0-8,0 arasında değişen 34 deprem meydana geldi.

Deprem bölgeleri haritasına göre, Batı Anadolu’nun büyük kısmı, Karadeniz Bölgesi’nin orta ve batı kesiminin çoğunluğu, Doğu Anadolu Bölgesi’nin orta bölümleri ile İç Anadolu Bölgesi’nin merkezi 1. derece deprem bölgesinde yer alıyor. Yalnız Karaman ili ve çevresi 5. derece deprem bölgesinde görünüyor.

Deprem bölgelerinin yüzölçüm dağılımına bakıldığında da ülke topraklarının yüzde 42’si 1. derece, yüzde 24’ü 2. derece, yüzde 18’i 3. derece, yüzde 12’si 4. ve yüzde 4’ü 5. derece deprem bölgesinde bulunuyor. Bu çerçevede ülke nüfusunun yüzde 70’i 1. ve 2. derece deprem bölgesinde yaşıyor. Endüstri alanlarının da yüzde 76’sı bu alanda yer alıyor. Uluslararası Afet Veri Tabanı EM-DAT sitesinde yer alan Felaketlerin Yapısı Hakkında Araştırma Merkezi’nin (Centre for Research on the Epidemiology of Diseaster-CRED) verilerine göre de 1976-2005 döneminde Türkiye, depremlerde en fazla can kaybının meydana geldiği ülkeler arasında 3. sırada bulunuyor.

İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe, 17 Ağustos depreminden beri Türkiye’de değişen birşey olmadığını savunuyor. Depreme yönelik çalışmaların teorik olarak yapıldığını işaret eden Gökçe, bu çalışmaların pratiğe çevrilememesinden yakındı. Uzun vadeli planlama yerine kısa vadeli çalışmalar yapıldığnı ileri süren Gökçe, “Türkiye’nin temel problemlerinden biri; risk azaltma problemidir. Bununla ilgili olarak bir risk planlamasının mutlak suretle yapılması gerekirdi.” diye konuştu.

Marmara Depremi’nden bu yana ciddi tedbirler alınmadığını iddia eden Gökçe, düzenlenmesi gerektiğine inandığı konuları şöyle sıraladı: “Kent merkezlerinin içerisinde yanıcı maddeler son derece fazla. Çıkarılması gereken önemli yasalar vardı. Kentsel dönüşüme ilişkin yasanın mutlaka çıkarılması gerekirdi. Böyle bir yasa çıkarılmadı. Yapı Denetim Yasası değiştirilmedi. Yapı denetimi konusunda gelmiş olduğumuz nokta itibarıyla 1999 depremi öncesine dönüldü. Denetimde haksız rekabet koşulları sürüyor. Öncelikli yapılardan başlayarak okullar, hastaneler ve insanların toplu çalıştığı işyerleri ile kültürel ve doğal değerler olan yapıların güçlendirilmesi gerekirdi.”

Gökçe, deprem sonrasında şehirlerde yeni boş alanlar açılması gerektiğine dikkat çekerken, Marmara Depremi’nden sonra boş alan açılması bir yana mevcut alanların bile binalarla doldurulduğunu ifade etti. Gökçe, bu sorunların yöneticilerin yeterli deprem bilincine sahip olmamasından kaynaklandığını savundu.