AÇÜ Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Orman Botaniği Anabilim
Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özgür Eminağaoğlu, Türkiye’nin 11.000
civarında eğrelti ve tohumlu bitki türü ile yaklaşık 3700 endemik bitki
türüne ev sahipliği yaptığını vurgulayarak, zengin bir floraya sahip
olduğunu söyledi.
Artvin'in de bu zengin flora içinde önemli bir yeri olduğuna işaret eden
Eminağaoğlu, yöredeki Hatila Vadisi ile Karagöl-Sahara Milli Parkları'nın
özellikleri itibariyle korunması gerektiğini kaydederek, özellikle bu bölgedeki
tarım, turizm, yol inşası ve çevre halkının yaylacılık geleneğine bağlı
müdahalelerinin bitki çeşitliliğine zarar verebileceğini aktardı.
Bölgedeki tahrip ve bozulmaların gelecekte belirlemesine imkan sağlamak için
'Artvin İli Zengin Bitkisel Tür Çeşitliliği' adıyla bir araştırma yaptıklarını
bildiren Eminağaoğlu, Artvin'de yaklaşık bin 500 civarında bitki türünün
varlığına dikkat çekerek, şöyle konuştu: ''Yörenin iklimsel koşulları, sahip
olduğu jeolojik ve jeomorfolojik çeşitliliği, doğa koruma açısından olağanüstü
öneme sahip bir bitki örtüsünün ortaya çıkmasına neden oldu. Floristik açıdan
zengin olan Artvin'de uluslararası sözleşmelere göre risk altında olan ve
korunması gereken çok sayıda bitki türü ve habitatları (bir organizmanın
yaşadığı ve geliştiği yer) mevcut.
Çalışmanın ana materyalini 1993-2009 yılları arasında Artvin'den toplanan
yaklaşık 8 bin adet bitki örneği oluşturuyor. Artvin'de endemik ve endemik
olmayan nadir bitki türleri, başta Türkiye florası olmak üzere yörede yapılmış
flora çalışmaları taranarak saptandı. İl genelinde doğal yayılışa sahip bin 500
bitki türünden 158'i endemik, 85'i endemik olmayan nadir bitki olmak üzere
toplam 243 adeti risk altında. Bu nadir bitkiden 65'i küresel, 66'sı Avrupa, 112
adeti ise ulusal ölçekte nadir türler arasındadır''.
''Birçok türün tohumu, tohum bankasına kazandırılmalı''
Artvin'de nesli yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan türlerin yer
aldığı alanların mutlak korunması gerektiğine dikkati çeken Eminağaoğlu,
''Bölgede inşaatı devam eden 4 barajın yanı sıra Çoruh Nehri'nin yan kolları
üzerinde yaklaşık 20 baraj daha yapılması planlanıyor. Yörede böylesine geniş
çaplı bir baraj programının uygulamaya konulması, Avrupa'nın ve Asya'nın en
önemli bitki alanlarından Çoruh Vadisi'ni geri dönülemez ölçüde tahrip
edecektir'' dedi.
Eminağaoğlu, Çoruh Vadisi'nde yayılış gösteren ve yok olma tehlikesi altında
bulunan endemik ve endemik olmayan nadir bitki türlerinin koruma altına alınması
gerektiğini belirterek, ''Çoruh Vadisi'nde yayılış gösteren birçok türün tohumu,
tohum bankasına kazandırılmalıdır. Akdeniz kökenli olup yalnızca Çoruh
Vadisi'ndeki barajlar altında kalacak alanda yayılış gösteren bitkilerin
kurulacak Artvin Botanik Bahçesi'ne taşınması açısından elde edilecek bulgular
ve materyaller önemli kazanımlar sağlayacak'' diye konuştu.
Araştırma alanındaki 'subalpin' ve 'alpin' olarak adlandırılan meraların
çevre halkı tarafından kışla ve yayla olarak kullanıldığını ifade eden
Eminağaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Yaylacılık geleneğini devam ettiren yöre halkı yaz aylarında hayvan
sürülerini bu alanlara getirmektedir. Düzensiz ve aşırı otlatma, bu alanlarda
doğal dengenin bozulmasına ve mera alanlarının değerini yitirmesine neden
olmaktadır. Büyük bir turizm potansiyeline sahip ilin yaylaları için
sosyoekonomik yapıyı bozmayacak şekilde bir master planı hazırlanmalıdır''.
''Tıbbi ve aromatik bitkilerde azalmalar olacak''
Doç. Dr. Özgür Eminağaoğlu, doğal alanlara en fazla zarar veren faktörün
başında yol çalışmaları olduğuna dikkati çekerek, ''Özellikle ekosistemleri
küçük parçalara bölmesi ve doğrudan habitat kaybına yol açması, yol
çalışmalarının çok dikkatle değerlendirilmesini gerekli kılmaktadır. Bu nedenle
yeterli yol yoğunluğuna sahip olan yörede, yol yapım çalışmaları derhal
durdurulmalıdır'' dedi.
Tıbbi, ıtri, baharat, süs, yakacak, hayvan yemi gibi bitkilerin doğadan
toplandığını vurgulayan Eminağaoğlu, ''Bunların bir kısmı bölgede kullanılmakta,
bir kısmı ise yurt dışına satılmaktadır. Bu olaylar sonucu endemik veya endemik
olmayan nadir bitkilerin, özellikle bazı tıbbi ve aromatik bitkilerin
popülasyonlarında belirgin azalmalar olacak'' diye konuştu.
Doğaya, maden işletmeciliğinin yapılacağı alanlardaki tesislerin de büyük
zarar verdiğini belirten Eminağaoğlu, şunları kaydetti:
''Artvin'de 44 adet nadir olmak üzere 545 bitkinin saptandığı Cerattepe
mevkisi ve yaklaşık 70 adeti endemik olmak üzere 800 civarında bitki türünün
doğal yayılışa sahip olduğu Yusufeli ilçesindeki maden cevherleşme sahaları
bunlara örnek olarak verilebilir. Bu maden sahalarında saptanan yok olma
tehlikesiyle karşı karşıya bulunan nadir bitki türlerini, madencilik
faaliyetlerinin olası olumsuz etkilerinden korumak için gerekli tedbirlerin
alınması gerekir''.