Rekabet Kurumu Başkanı Nurettin Kaldırımcı, teşebbüslere
'2011 Rekabet Mektubu' gönderdi. Başkan Kaldırımcı, toplam 17
sayfadan oluşan mektubun önsözünde, 2011 Rekabet Mektubu'nun ana temasını,
'rekabet gücü ve rekabet hukuku ilişkisi' olarak belirlemeyi
uygun gördüklerini bildirdi. Rekabet gücünün önemli olduğunu ancak hukuka uygun
bir rekabet ortamının ve hukuka uygun teşebbüs faaliyetlerinin rekabet gücünü
yükselteceğini vurguladıklarını ifade eden Kaldırımcı, ''Mektubumuzla, rekabetçi
bir ekonomi düzeni oluşturmayı ve geliştirmeyi amaçlayan rekabet mevzuatına
uyumun, işletmelerimiz açısından niçin önemli olduğunu ve bunu nasıl
başaracaklarını anlatmaya çalıştık'' dedi. Rekabet Kurumu olarak asli
görevlerinin, Türkiye'de rekabetçi bir düzenin yapılandırılması ve işleyişinin
sağlanması olduğunu belirten Kaldırımcı, ancak, piyasaların varlığı söz konusu
olmasaydı, ne rekabetten ne de rekabet hukukundan söz edilebileceğini kaydetti.
2011 Rekabet Mektubunda, modern dünyadaki çok
yönlü, çok boyutlu değişim sürecinin öğrettiği en önemli olgunun, her alanda
rekabetin var olduğu gerçeği olduğunu ifade edilirken, bireysel, teşebbüsler,
sektörler ve ülkelerin yaraştığı; ürünlerin, teknolojilerin, fiyatların
yarıştığı ama belki de en önemlisinin akılların yarışması olduğu vurgulandı.
Mektubun ''Rekabet Gücünü Yükseltmenin Ev
Ödevleri'' başlığında, fiziki ve sosyal altyapının yeterliliği, hukuk düzeni,
eğitim, sağlık ve güvenlik sistemlerinin uygunluğunun dikkate alınması gereken
başlıklar olduğu, ayrıca devletin ekonomideki rolü, mali piyasaların uygunluğu,
yabancı sermaye, döviz kurları, tabii kaynakların azlığı ya da çokluğu, kamu
yönetiminin etkin olup olmaması, bürokrasi, vergiler, kamu teşebbüslerinin
nitelikleri, işgücü/insan kaynağının özelliklerinin rekabet gücünü etkileyen dış
faktörler olduğu ifade edildi.
Rekabet
hukuku ve rekabet gücü
Mektupta,
rekabet gücünün hukuk zemininde elde edilmesi, hukuka uygun yapılanma, hukuka
uygun işlem ve eylemler çerçevesinde düşünülmesinin önemli bir konu olduğu
belirtilirken, ''Rekabet gücü ve hukuki zemin, biri diğerinin olmazsa olmazıdır.
Dolayısıyla, ekonomi dünyasının oyuncuları olan teşebbüsler, kendilerini,
rekabetin oyun kurallarına uygun şekilde yapılandırmalı, bunun için de
hazırlıklı olmalıdır'' denildi. Rekabet Kurumunun dünden bugüne düzenlemeler
yaptığı, eğittiği, öğrettiği, rekabetçi bir piyasa düzeninin oluşması için
rekabet kültürü ve anlayışının yaygınlaşmasını sağlamaya çalıştığı ifade edilen
mektupta, şöyle denildi:
''Rekabet kurumunun,
bu mektup ile ulaşmak istediği asıl amaç, teşebbüslerimizin yasaklanan
davranışlardan uzak kalmalarını temin etmek ve rekabet hukukuna uyum sağlamaya
çalışırken başarılı olmaları için kendilerine yardımcı olmaktır. Esasen rekabet
politikasının odak noktası ve asıl amacı, öncelikle rekabetçi bir çevre
oluşturmak, sonra da firma ve ülke ölçeğinde rekabet gücünün artmasına katkıda
bulunmaktır. Bu anlamda rekabet politikası firmaları her alanda etkinliğe ve
yeniliğe sevk ederek firmaların ülke içinde ve uluslararası pazarlarda rekabet
gücüne ulaşmalarına imkan sağlayacaktır. Rekabeti ortamını kurumsallaştırmak,
rekabet anlayışını derinleştirmek ve hayatın bir parçası, önemli unsuru haline
getirebilmek, toplumsal bir duyarlılığı gerektirmektedir. Bugünkü şartlar
itibariyle rekabette, rekabetin oyun kurallarına göre uyum sağlamak ve rekabet
hukukunun gerektirdiği tedbir ve düzenlemeleri yapmak, aynı zamanda geleceğe
hazırlanmak demek olacaktır.''
Rekabet
hukuku danışmanı tavsiyesi
Mektupta,
ölçeği uygun olan teşebbüslerin, proaktif bir hukuk servisine ya da rekabet
hukuku danışmanına sahip olmaları tavsiye edilirken, teşebbüslerin rekabet
mevzuatı ile ilgili soruları olduğunda kimi arayacaklarının bilmelerinin
sağlanması gerektiği kaydedildi. Bir rekabet ihlali içinde bulunduğunu fark eden
teşebbüsün hemen harekete geçmesi ve ihlale son vermesi, gerekirse rekabet
otoritesini haberdar etmesi gerektiği belirtilen mektupta, ''Özellikle, kartel
anlaşmalarında aktif işbirliğine girerek pişmanlıktan yararlanmanın, rekabet
otoritesine ilk haber firmanın en avantajlı olması nedeniyle bazen bir çeşit
yarış haline geldiği akıldan çıkarılmamalıdır'' denildi.