Ranta Doymayanlar



Ahmet Misbah Demircan’ın, alışveriş merkezinin en üst katında yeniden inşa edilecek sözünü verdiği Emek’i hazin bir son bekliyor. (Fotoğraf: Hüseyin ÖZDEMİR)

Bilmem kaçıncı katta yeniden inşa edilecek Emek Sineması'nın Amerika'daki çakma piramitlerden farkı olur mu?

“N’olcak Beyoğlu’nun hali” sohbeti yapıyorduk, arkadaşım 80’lerin sonunda bir diziye mekân ararlarken İstiklal’deki Sin-Em Han’ı beğenip, çekim izni almak için binanın sahibi Demirören’in ofisine gittiklerinden bahsetti. Ünlü işadamı “Ben orayı unutturmaya çalışıyorum, ne kiralaması” diye ekibi kışkışlamış.

Sermaye sınır tanımaz, bürokrasi gevşek, imar sorunları kolay halloluyor, gözler doymuyor... Sabreden bazı dervişlerin beklediği günler geldi. Nasıl olduysa siyasi iktidarın seleflerinin yıkımlarından kurtulan eski binalara nur yağmakta... Yeni ve modern kadar, eski ve klasik de şahsi/kurumsal itibar getiriyor. Yüzleri toz ve isten kararmış bakımsız yapılar, kendine asil bir aile tarihi yazmak için duvarına paşa dede resmi uyduran taze zenginlerin hücumuna uğradı. 13’ten 28’e çıkan dolar milyarderlerimizin kızı-kızanı, dolar milyonerlerimizin oğlu-bacısı, onlara imrenen üst düzey yönetici tayfası, üstünden aşağı kalmak istemeyen orta kademe yöneticisi vs. evrene mutluluk mesajları yaymak, sonra da toplamak gayretiyle kendilerini tüketmenin “keyfine” kaptırmış.

İstanbul en yüksek hane gelirine sahip bölge. Yani o kadar zengini var ki, yoksul hanelerin ortalaması yükseliyor. İnsanların hep dolaştıkları eski semtlerde tezgahlar sokaklara taşmış, yetmiyor; tüketicilere yeni adresler gösterilip boş alanlara devasa alışveriş merkezleri dikiliyor. Yetmiyor, şehrin dışında daha büyük daha ucuz dükkan depoları inşa ediliyor. Yetmiyor, eski semtlerde eskiden dükkan olmayan mekânlara göz dikiliyor. (Bu arada açılan kadar iş kapanıyor, krize dayanamayan küçük esnaf büyük markalar karşısında pes edip kepenk indiriyor, ne gam!)

Orta sınıf tedirgin, esnaf şikayetçi, fakir açsa, alışveriş merkezlerine yapılan yatırımın sadece küçük bir azınlığa yönelik olduğu söylenebilir. Biteviye kurulan lüks siteler ve açılan mağazalar o küçük azınlıkta aşırı doygunluk yaratma noktasına gelmediyse gelmesi yakın olmalı.

Tatsız konuları unutup üst-baş-kozmetik düşünmekten diğer dünyevi bilgilere eğilecek vakti kalmayanlara müjdeyi verelim: Yeni bir alışveriş merkeziniz oluyor. Size hizmet için çırpınan sermayedarlar, o sermayedarlara arazileri, binaları veriveren idareciler varken sırtınız yere gelmez.

Asansörle Emek salonu

Kitlelere kerameti kendinden menkul tüketime endeksli bir hayat tarzı sevdirilirken, şehrin ranta kurban edilen her metrekaresi dönüşü olmayan bir şekilde elimizden kayıp gidiyor. Kapanan birçok sinemadan sonra Emek’i de hazin bir final bekliyor. Bu yıl film festivalinde seyircileri ağırlayamayan Emek Sineması için Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan bakın ne demiş: “O şimdi anıtlar kurulunun tasdiklediği bir proje. Bina içinde çözülecek bir sorun o, ha bodrumda durmuş ha ikinci katta. Önemli olan Emek Sineması'nın korunması”. Sinema, Cercle d’Orient kompleksiyle birlikte yıkılacak. Başkan’ın demesine göre Emek bu alışveriş merkezinin en üst katında yeniden “birebir” inşa edilecek. İstanbul Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi Genel Sekreteri Mücella Yapıcı, projenin Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nca kabul edildiğini söyleyerek, “Bu, o kadar saçma bir durum ki Süleymaniye Camisi’ni yıkıp yeniden inşa etmekle eşdeğer” diye kibar bir karşılık vermiş.

Bu yaklaşım kent ölçeğinde uygulandığında gözümün önüne Piramitler, Eiffel Kulesi vs. kopyalarıyla sahteliğin şahikası mertebesine oturan Las Vegas geliyor. Gerçi orası yokken var edildi, İstanbul’sa binlerce yıldır var zaten, ama beyefendinin muhafazakârlık algısı pragmatik. İyi ama o “orijinal” olmaz ki artık, “Misbah Demircan’ın Emek’i” olur, desek beyefendiye bir şey ifade eder mi! Başkan’ın fikriyatını globalleştirirsek mesela İngilizlerin de “Big Ben çok hantal, değerli araziyi heba etmeyelim, biraz küçültüp yeniden yapalım, boşalan yere bi Harrods yerleştiririz” demesi gerekiyor.

Haberlere bakılırsa Emek’in kötü yola düşeceğinin sinyali verilmiş, eğleşerek meseleyi sündürme politikası önceden işleme konmuş. Efendim, sinema önce Mars Entertainment Group’unmuş, tadilat yapıp işleteceklermiş. Sonra Multi Turkmall bu işi üstlenmiş. Multi Turkmall’un Emek için ne düşündüğünü kimse bilmiyor. Şirket, arayan gazetecilere “Mail atın, biz bakalım” yanıtını veriyormuş. İnşaat onlar bakarken ilerler, beis yok.

Ta 2006’da Milliyet’teki haberde Demirören’e ait Sin-Em Han’ın kapalı bir İstiklâl Caddesi esprisi taşıyacağı, 80 milyon dolara malolacağı yazılmış. Cephede katlar boyunca yükselen bir ekran olacakmış. AKM’nin cephesi için de benzer bir tarif okudum. Demek ki Blade Runner/Bıçak Sırtı’ndaki şehrin ürkütücülüğünde bir Taksim-Beyoğlu bekliyor bizi. AKM de başka âlem... Restorasyon yapılacakmış, mahkeme planı uygun bulmayıp yürütmeyi durdurmuş. Tadilatı yapacak 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı yeni bir ihale açmadığı gibi ödeneği de bitirmişmiş.

Madem bütçe sınırlıymış havai fişeğe, sokak konserine para dökmeselermiş demek gelmiyor mu içinizden? Her konser, her oyun sokakta icra edilmez ki; üstü örtülü, koltuklu, sahneli mekân lazım; hani AKM gibi, Emek gibi... Akılcı restorasyonla, fazla para dökmeden yıllarca hizmet verecek, zaten hanidir orada sapasağlam duran, herkesin samimiyet kurduğu, ayağının alıştığı, çocukken gittiği, çocuğunu götürdüğü, yani sevdiği binalar hâlâ varken...

Üst-baş dediğiniz çulçaputa çok değer verseydiniz eskimeden atıp yenisini almazdınız zaten. Oysa Emek yerinde durursa, el feneri eşliğinde dostlarınızla koltuğunuzu ararken hissettiğiniz heyecanı ve neşeyi orada izleyeceğiniz her filmde yeniden yaşayacaksınız; çünkü şehir sizden öncekilerin ve sizlerin yaşanmışlıklarınızdan beslenen binalar, binaların güzelleştirdiği sokaklar, sizden sonrakilerin de aynı güzel sokaklarda yaşayacağı hayatlardan ibaret. Başkanın sözünü ettiği kopya salonun perdesinde, duvarında, koltuklarında hiçbir anının izi olmayacak. Orası vefasızlığın, kıymet bilmezliğin, hoyratlığın yeni bir mekânı olacak.