Orman özelliğini yitirmiş alanlar için kullanılan 2B arazilerinin satışını
öngören tasarısının önümüzdeki günlerde TBMM gündemine gelmesi beklenirken
yaratılan rantın boyutları da soru işaretleri yarattı. Türkiye genelindeki 4
milyon 730 bin dönümlük 2B alanının 182 bin 330 dönümünün yani yüzde 3.9’unun
İstanbul’da bulunduğu biliniyordu. Ancak geçtiğimiz aylarda tamamlanan 2B
kadastrosu rakamlarına göre yaklaşık 77 bin dönüm arazi üzerinde 59 bin parsel
daha üretildi. 2B işgalcilerinin belirlenmesi sırasında yeni üretilen 59 bin 2B
parselinin yüzde 20’sine itiraz edildi ve yaklaşık 12 bin dava açıldı.
İştah kabartan 7 ilçe
Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi II. Başkanı
Mehmet Hışır, İstanbul’daki 2B arazilerinin Beykoz,
Sultanbeyli, Ümraniye, Pendik, Tuzla, Çatalca ve Silivri’de yoğunlaştığını, 2.
köprünün güzergâhında yer alan Beykoz, Ümraniye ve Sultanbeyli’de rantın daha
yüksek olduğunu anlattı. Hışır, rantın yüksek olduğu yerlerde yeni ortaya çıkan
2B parsellerinin kadastrosu yapılırken işgal edenlerin bilgilerinin de şerh
düşüldüğüne, buraların işgalcilerine satılacağı gibi bir hava yaratıldığına
dikkat çekti.
Aslında AKP hükümetinin 2B’leri barınma hakkını kullanan yoksul yurttaşa
verme gibi bir niyetinin olmadığını vurgulayan Hışır, “Çünkü yasa taslağında
TOKİ’ye istediği yeri alma hakkı tanınıyor. Deniz ve orman manzaralı rantı
yüksek araziler lüks konut yapılmak üzere TOKİ’ye verilecektir. Satışla ilgili
yasa taslağında, işgalciye satılabilmesi için geriye dönük 5 yıl süreyle orada
oturma zorunluluğu aranıyor. Örneğin 2009 yılında parasını ödeyerek orayı almış
olan vatandaş, satışı sırasında hak iddia edemeyecek. 2B parselleri de sürekli
el değiştirdiğine göre tapu alma hayali yaşayan birçok yurttaş hayal kırıklığına
uğrayacak” diye konuştu.
Davaların nedeni
Hışır, 2B işgalcilerinin belirlenmesi sürecine sadece İstanbul’da 12 bin
civarında dava açılmasının nedenlerini şöyle sıraladı: “2B alanlarında
oturanların yaklaşık yüzde 50-60’nın kiracı olması ve uzun yıllardır burada
bulunmaları nedeniyle hak talebinde bulunulması, arazilerin tapusuz olması
nedeniyle satışların belgelenememesinden birden fazla hak talebinde bulunanların
olması, 2B arazisi olduğunu bilinmeyen ama ölçümler sırasında 2B arazisi olduğu
belirlenen boş arazilerin sanki işgalcisi varmış gibi hak talebinde
bulunulması...”
Yine iptal edilebilir
2B arazilerinin yasa çıkartılarak satılmasının anayasanın 169 ve 170.
maddelerine aykırı olduğunu yineleyen Hışır, konunun Anayasa Mahkemesi’ne
taşınması halinde daha önce 5 kez iptal kararı veren yargının bu satışları da
iptal edeceğine kesin gözü ile bakıldığını söyledi. Hışır bu durumda ortaya
çıkacak mülkiyet sorununun boyutunu da ortaya koydu: “Satışların iptali halinde
geriye dönük yapılan satışlar yolsuz tescil durumuna düşeceği için tekrar Hazine
adına tescil edilmesi gerekecektir. Bu durumda da devletin tapu siciline güven
ilkesine dayanarak, tapudan gidip bu yerleri satın alan vatandaşların elinden bu
yerler alınacak ve bu durum Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınarak Türkiye
milyonlarca tazminata mahkûm edilecektir.”