"Rant Odaklı Dönüşüm ve Kentleşme Politikaları Terk Edilmeli"



TMMOB Mimarlar Odası, 17 Ağustos Marmara Depremi'nin 24. yıldönümü dolayısıyla bir açıklama yaptı. Yaşanan afetlerin kaynağı olarak görülen rant odaklı dönüşüm ve kentleşme politikalarının terk edilmesi gerektiği vurgulanan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"Yirmi dört yıl önce büyüklüğü, neden olduğu kayıplar ve etkilediği alanın genişliğiyle ülkemizin son yüzyılda yaşadığı en büyük felaketlerden olan; yirmi binin üzerinde can kaybının yaşandığı 17 Ağustos 1999 İzmit ve 12 Kasım 1999 Düzce depremleri gerçekleşmiştir.

Bu depremlerin ardından 2011’de Van’da, 2019’da İstanbul’da, 2020’de Manisa, Elazığ, Van ve İzmir’de meydana gelen depremler ise yeni felaketler konusunda bizleri uyarmıştır. Ancak topraklarının tamamı depremsellik koşullarında olan ülkemizde, tüm bu yıkım ve kayıplara sebep olan rant odaklı planlama, kentleşme ve yapılaşma politikaları sürdürülmüştür.

6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerde yaklaşık 14 milyon yurttaşımız etkilenmiş; resmi verilere göre 50 binin üzerinde yurttaşımız hayatını kaybetmiş, 100 binin üzerinde yurttaşımız yaralanmıştır.

Kentlerimiz geçen yirmi dört yılda afetlere karşı hazırlanmadığı gibi, tüm kentsel ve kırsal alanlar imara açılarak sermaye ve yatırım araçlarına dönüştürülmüştür. Bütüncül planlama anlayışı terk edilmiş, sağlıklı ve güvenli yapı üretim süreçlerinin ön koşulu olan nitelikli mimarlık ve planlama hizmetleri engellenmiştir. Devletin kamu adına denetim sorumluluklarını yok sayan bir anlayışla yapı denetimi özel sektöre devredilmiştir.

Reklam Goruntulenme Bolumu

Çıkarılan imar afları nedeniyle depremlerde binlerce yurttaşın hayatını kaybetmesine rağmen; 2018 yılında 'İmar Barışı' adı altında yeni bir imar affı yürürlüğe konulmuştur. 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremlerinde can kayıpları ve yıkımlarda imar affının büyük etkisi olmuştur.

Depremlerin ardından bugüne kadar; toplum sağlığının korunarak sağlıklı, sağlam ve güvenli yaşam çevrelerinin oluşturulmasına, eğitim hakkının sağlanmasına, yurttaşların yaşamsal ihtiyaçların giderilmesine yönelik yeterli önlem alınmamıştır. Buna karşın bölgedeki yapılaşma ve imar sürecinin yeniden başlatılmasına odaklanılmış; ormanlar, meralar ve koruma alanları yapılaşmaya açılmıştır. OHAL Kararnameleri ile Bakanlık ve TOKİ’ye sınırsız inşaat yetkileri verilmiştir.

Riskli alan ve acele kamulaştırma kararlarıyla bölgedeki yurttaşların yaşam alanlarına ve varlıklarına el konarak tarihi kent merkezleri kamusal alan olmaktan çıkarılmıştır. Tarım arazileri, orman alanları veya doğal-arkeolojik sit alanlarına yakın veya üzerinde bulunan alanlarda Bakanlık ve TOKİ tarafından hazırlanan tip proje kalıcı konutların üretimine başlanmıştır.

Yaşanan depremler gerekçe gösterilerek; iktidar; afet ve kriz koşullarını kendi adına bir fırsata dönüştürmüştür. Kamusal ve hukuki denetim yok sayılarak planlama ve imar süreci yeniden yapılandırılmış, kamuya ait kaynaklar, kentler, doğal, kültürel değerler yatırım araçlarına dönüştürülmüştür.

Bugüne kadar pek çok yurttaşın hayatına mal olmuş ve olmaya devam eden, büyük yıkımlara ve kayıplara sebep olan rant odaklı planlama, kentleşme ve yapılaşma politikaları terk edilmelidir. Planlamadan, yapı üretim ve kullanım sürecine; asli sorumluluklarını yerine getirmeyerek kayıplara sebep olan tüm sorumlular bağımsız yargıya ve topluma hesap vermelidir.

Mimarlar Odası olarak; 17 Ağustos 199 büyük Marmara Depreminin yıl dönümü olması nedeniyle bütün afetlerde kaybettiğimiz yurttaşlarımızı saygıyla anıyoruz. Sahip olduğumuz mesleki uzmanlık ve toplumsal sorumluluklarımız kapsamında, doğal afetlerin tahribata ve can kaybına yol açmasının temelinde yer alan bilimsel kentleşme ve mimarlık ilkelerine aykırı planlama ve kentleşme süreçleri karşısında mücadelemizi kararlı bir şekilde sürdüreceğimizi değerli kamuoyumuzla paylaşıyoruz."

(Fotoğraf: AA)