Polonezköy'ün imara açılması ve yaşayanların sorunlarına dair Mimarlar Odası ve Çevre Mühendisleri Odası'nın da katılımıyla, bir panel ve forum düzenlendi. Sol Gazetesi'nden İdil Akkuş'un haberine göre, Polonezköy Kültür Evi'nde Mimarlar Odası, Çevre Mühendisleri Odası, Kuzey Ormanları Savunması ve Şehir Plancıları Odası gibi kuruluşların birlikte düzenlediği panelde Polonezköy'ün geleceğini konuşuldu. Panele konuşmacı olarak, Cihan Erdönmez, Ünal Akkemik, Alp Arısoy ve Can Atalay katıldı.
Paneli, Polonezköy'ün tarihsel gelişimini anlattığı bir sunumla açan Erdönmez, köy civarındaki ormanların 1'inci dereceden, köy merkezinin de 3'üncü dereceden sit alanı olduğunu belirtti.
İkinci konuşmacı Prof. Dr. Ünal Akkemik, tabiat parkları statüsünün bir yasal kılıf olduğunu söylerken, 5 koruma kanunundan biri olan Tabiat Parkları tanımının değiştirilmeye çalışıldığını aktardı. Akkemik, korunan alanlarda yapılacak planlara dair yönetmelikten Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın sorumlu olmasını eleştirdi. Ünal Akkemik görüşünü, "Durum bize, doğaya sadece yapılaşma gözüyle baktıklarını gösterir. Ormanlar şehir planlamacılarının işi olamaz" diyerek açıkladı.
Akkemik aynı zamanda, Orman Yasası kapsamında olan yerlere bir çivi bile çakılamazken ,bu bölgelerin statüsü değiştirilip korunan alanlarla ilgili yasaya bağlandıktan sonra imara açıldığını anlattı.
Belgrad Ormanı'ndan örnek veren Prof. Dr. Ünal, "Normalde mesire yerinde sadece günübirlik yapılaşmaya izin verilir ancak Belgrad Ormanı'nı parça parça Tabiat Parkı ilan ettiler ve ardından mescitler, minyatür cami örnekleri gibi yapılar inşa etmeye başladılar" diye konuştu.
Avukat Can Atalay, konuyu 3'üncü köprüyle birlikte ele aldı. 3'üncüsü için yapılan itirazların aynı 1'inci ve 2'inci köprü için yapılanlar kadar haklı olduğundan bahsetti.
Poloneköy için hazırlanan yeni imar planını anlatan Atalay, "eğimden dolayı kat kazanılamaz" maddesinin çıkarıldığını aktardı. Yeni uygulanmak istenen koruma amaçlı uygulama imar planını, "Tipik bir neoliberal kuralsızlaştırma mevzuatıyla karşı karşıyayız" diyerek değerlendirdi. Atalay, planın, bölge için daha ilk adım olduğunu bu nedenle itiraz ve mücadele etmenin gerektiğini belirtti. Can Atalay, "Arsalarınızı satıp çok zengin de olabilirsiniz, burda yaşamak da isteyebilirsiniz. Bu, ayakkabı kutusuyla parayla saadet olmaz arasındaki bir seçim bana göre" diye sözlerini tamamladı.