Başlangıçta alternatif bir akım olarak nitelendirilen yeşil mimari artık betonarme holdingleri 'akıllı yaşam alanlarına' dönüştürüyor.
Üç boyutlu yazılım programları, yüksek teknoloji ve çevre ile uyumlu malzemelerle inşa edilen binalara yönelik araştırmalar, bu yerlerdeki yaşam standartlarının geleneksel binalara oranla çok daha yüksek olduğunu ortaya çıkardı. Yeşil mimari ile tasarlanmış konutlarda çalışanların performansı artarken, alışveriş merkezlerinde tüketiciler yüzde 40 daha fazla alışveriş yapıyor. Yeşil konutlarda inşaat giderleri azalırken, okullarda öğrenciler daha yüksek not alıyor. Enerji tasarrufunun yüzde 30'lara çıktığı yeşil binalarda, üretimin arttığı ve sosyal problemlerin azaldığı saptandı.
Sayıları artıyor
Yeşil binaları mercek altına alan The Economist dergisi de bu mimari ile tasarlanmış mekanlarda talep patlaması yaşandığına dikkat çekiyor. Nitekim, Amerika Yeşil Bina Konseyi'nin verilerine göre, Amerika'da yaklaşık bin 700 bina 'Yeşil Bina'yı temsil eden LEED standartları sertifikası almak için başvuruda bulundu. İngiltere'de de 70 bina 'Yeşil Bina' statüsü kazandı. Yeni Zelanda, Avustralya, Kanada hükümetleri de yeşil mimaride standartlar için masaya otururken, Çin 2008'de başkent Pekin'de düzenlenecek olimpiyatlar için sıfır hava kirliliği ilkesini benimseyip, gerekli mimari önlemleri almaya başladı.
Yeşil mimari enerji tasarrufunun yanısıra verim artırıcı özellikleri ile uluslararası şirketlerinde öncelikli tercihi olmaya başladı. 2003 yılı baharında Toyota şirketi, Kaliforniya'daki binasında bu standartlara uyan bir merkeze sahip oldu. New York'taki ünlü Times Meydanı'nda bulunan Conde Nast Binası da yeşil mimarisi ile adından sözettiren kurumların başında geliyor.
Vadi hissi uyandırıyor
İstanbul Levent'te Eczabaşı Holding'in konut, alışveriş ve iş merkezinden oluşan Kanyon Projesi, doğa ile uyumlu mimari kurgusuyla yeşil mimarinin bir örneği olarak dikkat çekiyor.
200 milyon dolarlık yatırımla hazırlanan proje, 'Bir vadinin doğal koruyuculuğu örnek alınarak' yaratıldı ve Arup, Jerde Partnership International ve Tabanlıoğlu Mimarlık'ın imzasını taşıyor. Kanyon Projesi'nin mimarlarından Murat Tabanlıoğlu, Kanyon'un yanılsamalı mimarisi ile sanki gökyözü ile birleştiğini ve çevre ile bütünleştiğini ifade etti. Mimar Tabanlıoğlu, şöyle konuştu:
'İstanbul'daki yükselen binaların çoğu aynalı cam ve granit ile kaplı 'pahalı kutular'dan farksız. Dolayısıyla buralarda çevre ile bütünlükten bahsetmek zor. Biz projeyi yaparken evlerdeki yaşam tarzını, alışveriş alışkanlıklarını ve işyerlerindeki çalışma anlayışını değiştirmeyi hedefledik. Bunu da başardık. Mesela bürolarda kullandığımız camları yere kadara indirdik. Böylece çalışan dışarısı ile bütünleşir oldu. Şeffaf cam yüzeyler gerektiği yerlerde direkt güneş ışınlarını engelleyen ikinci bir zonla örtülüyor. Bunlar birkaç örnek ancak iş hayatına ciddi birer alternatif sunuyor.'