Yola çıkarken “yok canım, artık buna da sağlık sorunu denir mi” diyorduk. Beylikdüzü Medicana Hastanesi’nden göğüs hastalıkları uzmanı Zeliha Arslan ile konuştuktan sonraysa “aslında bende de aynı sorun var galiba” demeye başladık. Şehir kalabalıklaştıkça, virüsler de çeşitleniyor. Çeşitlenmenin son ürünü ise Hasta Bina Sendromu. İşyerlerindeki havanın, sigara dumanı ya da klima gibi dış etkenlerle kirlenmesi ve iyi bir havalandırma sistemi olmaması durumunda çalışanlarda kusma ve bulantı gibi ortak şikâyetler ortaya çıkması olarak özetlenebilir bu sendrom. “Benim de böyle bir sorunum olabilir” diyenler için söz Zeliha Arslan’da…
- Hasta bina sendromu nedir?
Endüstrinin gelişmesiyle birlikte daha izole ortamlara yöneldik. Bu da bize içerdeki havayı kullanmayı öğrenmemize neden oldu. Ancak bina havalandırmalarında doğru materyaller kullanılmazsa maddeler, akciğerler başta olmak üzere vücudun farklı sistemlerine zarar verebiliyor. Sonucunda da insanlar belli şikâyetlerle doktora başvuruyor. Bu belirtiler baş ağrısı, göz kızarıklığı, kusmaya giden bulantı, sürekli yorgunluk ve baş ağrısı. Tabii ki bu saydığımız semptomlar birçok hastalığa uyabilir. İleri boyutta beyin tümörlerine ve migrene kadar gidebiliyor.
- Şikâyetlerin binayla alakalı olduğu nasıl anlaşılıyor?
- Bu şikâyetler binadan uzaklaşınca azalmaya başlıyor. Benzer belirtiler binada çalışanların birçoğunda görülüyor. Bahsettiğimiz yalnız işyerleri değil, artık rezidanslar ve alışveriş merkezleri için de aynı problem geçerli.
- Hasta bina sendromu yalnızca fiziksel bir rahatsızlık mı? Binayı ya da işi sevmemek gibi psikolojik sorunları da içeriyor mu?
- Psikolojik faktörlerin de etkili olduğu yönünde bulgular var. Zaten hastalığa kimlerin daha yatkın olduğuna bakıldığında alt kademe çalışanlarının daha yatkın olduğu ortaya çıkıyor. Bu da sendromun stresle birlikte arttığını gösteriyor. Psikolojik etkiler de rol oynuyor ama asıl etkenler havalandırma sistemleri. Klimaların altı ayda bir mutlaka temizlenmesi gerekiyor. İçerideki havayı devamlı değiştiren bir sistem yaratılmalı. İç mekânda sigara içilmesi de bu semptomları arttırıcı etkiye sahip.
- Peki böyle etkilerin bir sendrom olabileceği fikri nasıl ortaya çıktı?
- 1980’lerden itibaren başladı. Araştırmalar sonunda sendromun özellikle ABD’de işgücü kaybına neden olduğu ortaya çıktı. O şekilde tanık olundu ve isimlendirildi.
- İşyerlerinde bahsettiğiniz önlemler alınsa, bu sefer insanların dışarıya çıktıklarında gün boyunca karşılaşmadıkları zararlı maddeler yeni bir sendrom oluşmasına sebep olmaz mı?
- Dış ortam kirleticileri zaten solunum yolları hastalıklarını tetikleyici şeyler. İzole ortamda bunlardan etkilenmeyip, dışarı çıktığınızda etkileniyor olabilirsiniz tabii ki. Türkiye’de yok ama birçok Avrupa ülkesinde astım hastaları için günlük uyarılar yapılıyor. Hava kirliliğini, havadaki partikül düzeyini ve karbondioksit düzeyini ölçen merkezler var. Bu merkezlerden alınan veriler ışığında insanlara evde ya da izole ortamlarda kalmaları tavsiye ediliyor. İzole ortamlar için de dışarıyla ilişkisi olan bir hava sirkülasyonu gerekli. Tabii ki fazla temiz bir hava dışarıdaki duyarlılığımızı etkileyebilir ve bir süre sonra vücudumuz bu maddelere karşı tamamen yabancılaşabilir. Ancak çocukluğumuzdan itibaren bir fanus içinde değiliz. Birtakım maddeleri vücudumuz tanıyor. Yine de astım için böyle bir yaklaşım var. Dışarıya çok çıkmamış, evde ya da yuvada büyüyen çocuklar için astım riskinin yüksek olduğu düşünülüyor. Tamamen ters görüşler de var.
- Bu tip belirtileri hastalık olarak nitelendirmek insanları gereğinden fazla tedbirli olmaya yönlendirebilir mi?
- Sendrom hastalıktan farkı, müdahale edildiği anda engellenebiliyor ve şikâyetler sonucu görülebiliyor. Acaba başımız ağrıdığında “Bu sendrom bende var” diyebilir miyiz? Evet, belki de dememiz gerekiyor. Çünkü çok fazla insan bu tip ortamlarda çalışıyor. Endüstrinin ilerlemesiyle bu sendromlar daha da artıyor. Dolayısıyla bu tür ortamların havalandırma sistemleri ve hava kalitelerinin denetlenmesi anlamında bilinçli olmak önemli. Ancak bunları baş edilmez sorunlar olarak yansıtmak doğru değil.