Plastik Sanayisi Petroldeki Düşüşe Bir Türlü Sevinemiyor



Hürriyet'ten Merve Erdil'in haberine göre, petrol fiyatları yaklaşık 1.5 yıldır düşüşte. Öyle ki brent petrolün varil fiyatı bu hafta son 11 yılın en düşük seviyesini gördü. Çok değil, 2014 Haziran’ında petrol 115 dolar civarındayken, bugünlerde 36-37 dolar bandında. Elbette bu düşüşün kazananları ve kaybedenleri oldu. Mesela yakıt maliyetleri azalan havayolu şirketleri veya petrolü ithal edenler bu düşüşün kazananları arasında. Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı’nın (PAGEV) Başkanı Yavuz Eroğlu, petroldeki düşüşe sevinmesi gereken sektörlerden birinin de plastik olduğunu ancak bu sevinci tam yaşayamadıklarını söylüyor. Sebebini ise şöyle anlatıyor:

“Çok ilginç bir şey oldu. Petrokimya sektörü enteresan bir şekilde müthiş musibetler yaşamaya başladı, özellikle Avrupa’da. İstatistiksel biçimde açıklanamayacak şekilde üst üste musibet sayısı olmaya başladı, fors majörler, kapanışlar. Bu duruşlar nedeniyle arz kısıldı. Arz kısılınca bu sefer hammadde fiyatları, petrol fiyatına göre düşmedi. Avrupa’daki tesislerde bir önceki yıl ortalama böyle bir fors majör, aksilik sayısı 30 civarında. Yalnızca bu yılın eylül ayına kadar sayı 75’e çıkmış.”

Bir anda döküldü

PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, petroldeki düşüşe bağlı olarak, petrokimyada da fiyatların düşmesi gerektiğini, ancak Avrupa’daki rafinerilerin normal ortalamanın üzerinde arıza ve kapanma sonucu üretimi kısarak, arz-talep dengesini bozduğunu söylüyor. Bunun da petrokimya ürünlerinde fiyatların düşmesini engellediğini iddia ediyor. Eroğlu, şöyle konuşuyor:

“Petrol 100 dolardan, 40 doların altına düştü. Bu düşüşün karşılığında hepimizin beklentisi, plastiklerin aynı oranda düşmesiydi. Plastik alıcısı olan otomotiv, beyaz eşya, sağlık gibi sektörlerin de beklentisi bu yöndeydi. Ancak bu olmadı. Çok ilginç bir şey oldu. Petrokimya sektörü, özellikle Avrupa’da müthiş musibetler yaşamaya başladı. Fors majörler, kapanışlar istatistiksel biçimde açıklanamayacak şekilde arttı. Petrokimyasal ürünlerin arzı kısıldı. Normalde petrol düşünce nafta düşer, nafta düşünce etilen düşer, böyle bir silsile. Ama böyle olmadı. Nerede takıldı bu iş? Petrokimya şirketlerinde takıldı. Çünkü petrokimya şirketleri inanılmaz aksilikler yaşadılar. Yüzde 300 oranında artış olmuş aksamalarda. Açıklamalar da var: Biri bakıma girdim diyor, birinde yangın çıkmış. Bu kadar tesis, hepsi birden aynı dönemde bu kadar çok aksilik yaşayamaz. İnandırıcı gelmiyor. Ve enteresan olan, o dönemde bu aksiliklerin olması fiyatların düşmesini engelledi. Kâr da petrokimyada kaldı. Petrokimya sektörü açısından altın yıl oldu.”

Enflasyona büyük darbe

“Fiyatlar ne kadar düşmeliydi” diye sorduğumuzda Yavuz Eroğlu, “Normalde petrol fiyatı arttığında, aynı oranlarda plastik artıyor. Ama düşüşte öyle olmadı. Petrol fiyatı yüzde 60 düştüyse, plastik yüzde 15-20 düştü. Ne oldu o aradaki marjlar? Petrokimya şirketlerinin kârını gördünüz mü? Avrupa’daki rafinerilerin hepsinin kârına bakın” yanıtını veriyor. Eroğlu, “Siz Avrupa’da böyle bir şey yaptığınızda, bu Türkiye’deki üreticileri de etkiliyor. Petrokimyada yerli üretim, toplam plastik sektörü ihtiyacının yüzde 15’ini karşılıyor, yüzde 85 ise ithal. Türkiye’de plastik sanayi Avrupa’da Almanya’dan sonra en büyük ikinci sanayi. Plastik işleme kapasitesi büyük, petrokimya mamulü ona göre çok geride, dolayısıyla ithalat şart. Avrupa’daki sorunlar, üretimi ve maliyetleri etkiliyor. Beyaz eşyadan otomotive, kıyafet, tekstil, üretilen ne varsa hepsi etkileniyor. Enflasyona da etkisi oluyor” diyor.