Konu büyük ihtimalle Davos'ta konuşulacak. Kyoto Protokolü, küresel ısınma ve iklim değişikliği konusundaki en önemli çerçeve niteliğine sahip. Hatırlanacağı üzere BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi içinde imzalanan protokol, 2005 yılında 55 ülkenin birleşmesiyle yürürlüğe girdi. Bugün 178 ülke ve Avrupa Birliği (AB) bu sözleşmeye taraf. Türkiye, Kyoto Protokolü kapsamındaki uluslararası rejime katılma kararında. Böylece sera gazı salınması azaltılacak, önemli projeler teşvik edilecek.
Uzun vadede başta enerji olmak üzere ülke ekonomisine katkı sağlayacak yeni
sektörlerin doğması bekleniyor.
Her ne kadar dört yıl süreyle Türkiye'nin
herhangi bir yükümlülük altına girmeyeceği ifade ediliyorsa da Kyoto
Protokolü'ne şimdi uyum sağlamak artık AB üyeliği için zorunlu bir adım. Halen
AB bünyesinde özel fonlardan sağlanan ciddi paralarla 6 merkezde çalışmalar
yapılıyor. Araştırmada çok sayıda ülke var. Bunların içinde kayıtdışı ekonomi
kıskacından henüz kurtulamamış eski sosyalist ülkeler ile Yunanistan da
bulunuyor. Amaç, yalnız sera gazı etkisini önlemek değil; enerji, ulaşım ve ağır
sanayi sektörlerinde çevreyle uyumlu teknikler geliştirmek. Böylece çevre
kirliliğinin de hissedilir düzeyde azaltılması amaçlanıyor. Asıl hedef ise
petrole dayalı bazı kirleticilerin tam denetim altına
alınması.
Çin'deki gelişmeler izleniyor
Bu amaçla Amerika ve Çin'de yapılan çalışmalarla eşgüdüm sağlanmaya çalışılıyor. AB, özellikle Çin'deki gelişmeleri laboratuvar titizliğiyle takip ediyor. Gündeme oturan konu ise hurda plastik cinsinden bazı maddelerin sağlığa olan etkilerinin tam olarak ölçülmesi... Yaklaşık 6 ay önce Çin'de bazı plastik ürünler yasaklandı. Ev ortamına giren plastik içerikli çoğu ürün sorgulanmaya devam ediyor. Marketlerde kullanılan ince plastik poşetlerin kullanımına ise aniden son verildi.
Benzer uygulama gıda sektörüne de uzanıyor. Örneğin son aylarda ortaya çıkan
süt ürünlerine yüksek protein ilavesi için "melamin" kullanılması büyük skandala
neden olmuştu. Bu olay AB'de hâlâ kayıtdışı ekonomilere sahip ülkelerin ıslahını
gündeme getiriyor. AB hukukunda şimdi bazı maddelerin yeniden tadil edilmesi
fikri ağırlık kazanmış durumda.
Bir diğer gelişme ise plastik kullanımının
sera gazı etkisini dahi kenarda bırakacak dramatik bir mesele haline gelmiş
olması.
Türkiye için fırsat olabilir mi
Çok değil 2050 yılında bugünkü atık sorunu çözülemezse Avrupa bir plastik çöplüğü haline gelecek. Dahası kanser vakalarında önemli artışlar olacak. Kyoto Protokolü'nün bürokratik süreci devam ederken Türkiye'nin önüne işte tam burada önemli bir fırsat çıkıyor. Çin gibi katı önlemler almadan ve AB'nin yaptırım kararlarını beklemeden Türkiye yeni bir endüstrinin temellerini atabilir. Türkiye'deki tahıl kaynakları bu konuda hammadde (selüloz) üretimine oldukça elverişli! Teknik detaylara girmeden şunu söylemek mümkün: Yakın bir tarihte önemli açıklamalarla gündeme gelecek bazı sınırlamalar, plastik ile organik elyafın yer değiştirmesine neden olacak gibi görünüyor. Petrol rezervlerinin tükenecek olması ise bu süreci şimdiden tetiklemiş vaziyette.
Plastik görünümünde tekstil veya selüloz menşeli kâğıt üretimi AB için
Türkiye'yi merkez yapabilir. İlk basamakta plastik torbalarla başlayacak bu
dönüşüm hem sağlık hem de çevresel kirlenme açısından mevcut plastik işletmeleri
rehabilite ederek yapılacak. Halen AB mevzuatı ve mevcut dönüştürme fonları buna
imkân veriyor. Bu fırsattan yalnız plastik endüstrisi değil, tekstil ve kâğıt
üreticileri de yararlanabilecekler.
Norveç, İsrail, Kanada,
Singapur, Avustralya, Kenya, Güney Afrika gibi birçok ülke atık malzemeden
üretilen plastik torbaları yasaklamış durumda. Bazı ülkeler ise plastik
türevlerinin et kalınlığına göre yasak getiriyor. Çin bu ülkelerden biri. Geçen
haziran ayından bu yana Çin'de market poşeti kullanmak yasak! Çinliler günde 3.5
milyar adet plastik poşet kullanıyor ve bunların dörtte biri genellikle hurda
plastiklerden yapılan ince torbalar halinde. Doğa dostu olmayan ve sağlığa
tehdit oluşturan bu poşetlerin yerini şimdi doğal elyaflardan oluşturulan
tekstil orijinli torbalar almaya başladı. Süreç o kadar hızlı gelişti ki, doğal
kaynaklara yönlendirilen eski plastik endüstrisi şimdi mal yetiştiremiyor.
Çin'de sadece plastik torba üretimi için milyonlarca kilo petrol harcanması ise dramatik biçimde düştü. Çin yakın bir gelecekte petrol rezervlerinin tükeneceğini de hesaba katarak doğal elyaf teknolojisini kullanan plastikçileri destekleme kararı aldı. Bu amaçla yeni nesil torba üreticilerine gerekli dönüşüm için karşılıksız teknoloji ve para yardımı yapılıyor.