Plansız Şehir Çocukları Öldürüyor

Cihangir Parkı'nda, oyun oynayan bir kaç çocuk dışında onların bakıcıları olan kadınlar vardı. Kadınlar "tehlikeli olduğu için çocukların sokakta oyun oynamasına kesinlikle izin vermediklerini" söylediler.

Beyoğlu Belediyesi'nin bir süre önce kapatmaya yöneldiği ancak mahalle sakinlerinin tepkileri üzerine semtin yeşil alanı olarak kalmayı başaran park, ailelerin çocuklarını gönül rahatlığıyla gönderebildikleri, götürebildikleri tek yer. Parktaki çocuklardan birinin bakıcısı Emine "Nurtepe'de oturduğunu ve orda çocukların dilediğince oynayabildiklerini, orada dar sokak, trafik gibi sıkıntıların olmadığını" anlattı.

Çeperdekiler şanslı...
Ailelerinin şehir merkezinin dar, sıkışık sokaklarında her an başlarına bir şey gelir korkusuyla kendilerine evde hapsolmak, bilgisayar başında kilitlenmekten başka seçenek sunamadığı çocuklara nazaran şehrin çeperlerinde oturan çocuklar daha şanslı.

Oysa Bursa'da dün (1 Ağustos) sokakta bisiklet sürerken kamyon altında kalıp ölen beş yaşındaki Sefa Kara o kadar şanslı değildi. Yenişafak'ta yayınlanan İHA haberine göre Bursa Osmangazi'de yaşayan Sefa bisikletiyle aniden yola çıktı ve ezildi.

Bu olay ne "beş yaşındaki çocuğun sokakta tek başına ne iş vardı!" diyerek ölümü kör talihe havale etmekle ya da olayın sorumlularını hesap vermeye çağırmakla altından kalkılamayacak kadar yapısal bir sorunun ürünü.

Konuyla ilgili bianet'e görüş veren Şehir Plancıları Odası'ndan Tayfun Kahraman "İstanbul'da ve Türkiye'nin pek çok diğer şehrinde kaçak yapılaşma sorunu olduğunu, yeterli kentsel donatı alanlarından yoksun olduğumuzu, ne yeterli yeşil alan ne de park olduğu için çocukların sokakta oynamak zorunda kaldığını" belirtti.

Kahraman "Taşıt yoğunluğunun daha az olduğu gecekondu bölgelerinde çocukların daha rahat oynayabildiğini ama şehir merkezlerinde de gecekonduda da çocukların parka, yeşil alana ihtiyacı olduğunu" söyledi.

Durumu bir de sokakta oynayanların, çocukların ağzından öğrenmek için Firuzağa Camisi'nden Cihangir parkına kadar yürüdüğüm araç trafiğinin yoğun olduğu yollarda onlarca çocukla karşılaştım.

Akşama çift kale maç, sokakta...
Konuştuğum çcuklar, araçların hakimiyeti altına giren sokaklarda bütün risklerine rağmen, oyun oynamaya devamda ısrarlıydılar. Sıraselviler'de önce Simge'yle karşılaştım. Simge'yle konuşurken arkadaşları Mert ve Melisa geldi.

Kaldırımda oynamalarına anne-babalarının izin verdiğini anlatan çocuklar "akşama çift kale top oynayacaklarını" söyleyerek hemen karşı kaldırıma yani oyun alanlarına geçip konuşmaya orda devam etmek istediler.

"Arabalardan bir şey olmaz"
Vızır vızır araçların geçtiği iki metrelik kaldırımda altı çocuk nasıl maç yapacak diye düşünürken, çocuklar gayet rahat, "Arabalardan bir şey olmaz" dediler.

Mahalledeki ağabeyleri onları korurmuş...
"Ya ağabeyleriniz olmazsa ne yaparsınız?" sorusunun cevabı ise yok. İllaki birileri onları gözetecek sokakta. Kaldırımda top oynamanın en büyük zorluğu komşuların kızmalarıymış.

Melisa'nın anneannesiyse torununa kızamasa da kaygılı. Pencereden sohbete katılarak araçlardan dolayı "gözünün sürekli torunu üzerinde olduğunu" söyledi.