Plan'a Yönelik Olarak TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube'den Yapılan Görüş Bildirimi

TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Şubat 2008 – Şubat 2010 arası dönemi kapsayan, ‘X. Dönem Çalışma Raporu’nda ‘1/5000 ölçekli Haydarpaşa Gar ve Geri Sahası Koruma Amaçlı Nazım İmar planı’ konusuna dair görüş bildiriminde bulunmuştu.

Süreç nasıl gelişti: Haydarpaşa Gar, Liman ve Geri Sahasına yönelik planlama çalışmalarının geçmişi

Söz konusu raporun ‘Haydarpaşa Gar Liman ve Geri Sahası Koruma Amaçlı Nazım ve Uygulama İmar Planları Hakkında TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Görüşü’ adlı başlık altında yer alan kısmında, Haydarpaşa Garı’nın tarihçesine yer verildikten sonra Haydarpaşa Gar, Liman ve Geri Sahasına yönelik planlama çalışmalarının geçmişi aktarılıyor:

“Haydarpaşa Gar, Liman ve Geri Sahasına yönelik planlama çalışmalarının geçmişi 1980’li yıllara kadar dayanmaktadır. Bu dönem İstanbul ölçeğinde çeşitli noktalarda üretilmeye başlayan projeler içinde Haydarpaşa da ticarete açılma projeleri ile gündem teşkil etmektedir. Bununla birlikte daha somut adımlar, 2000’lerin başlarında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nca düzenlenen bir yarışma ile atılmıştır. Yarışmanın ardından Cannes’da düzenlenen gayrimenkul fuarında Haydarpaşa Development Project, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin vizyon projeleri arasında tanıtılmış; bu gelişmenin arkasından da Haydarpaşa Gar, Liman ve Geri Sahası planlama çalışmaları başlamıştır. Harem-Kadıköy arasında 1 milyon metrekarelik alanda turizm kompleksi yapılmasını amaçlayan çalışmalar, 340 bin metrekare deniz alanının da doldurulmasını, alana yat limanı ve kulübü, kruvaziyer gemi limanı, 5 yıldızlı oteller, kongre merkezi, fuar alanları, ticaret alanları, alışveriş merkezleri, ofisler, (Dünya Ticaret Merkezi) konutlar inşa edilmesini ve Haydarpaşa Limanı’nın da Derince’ye taşınmasını hedeflemiştir”.

İlerleyen süreçte Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğü tarafından 5234 sayılı Yasaya dayanarak düzenlenen 1/5000 Ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliği ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliği ilgili Bölge Koruma Kurulu’nun onayına sunuldu ancak raporda da belirtildiği üzere, Kurul, söz konusu planları uygun bulmamıştı. Aynı zamanda alanın Kadıköy ilçe sınırları içerisinde kalan üçte birlik kısmı için İstanbul 5 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na başvuruldu. İlgili kurul ise, Türkiye’deki ilk büyük demiryolu tesisleri alanı olduğu gerekçesiyle Haydarpaşa’nın ‘endüstriyel miras’ kapsamında değerlendirerek ‘tarihi sit’ alanı olmasını uygun görmüştü.

TCDD yönetiminin Haydarpaşa Garı ve çevresinin, Kentsel ve Tarihi Sit olarak tescil edilmesi kararına karşı açmış olduğu dava ise reddedildi. Bu sürecin ardından TCCD yönetimi ile İBB arasında Koruma Amaçlı Nazım Ve Uygulama İmar Planlarının İBB tarafından yapılması yönünde bir protokol imzalandı. 1/5000 ölçekli Haydarpaşa Gar Ve Geri Sahası Koruma Amaçlı Nazım İmar planı ile 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar planının çalışmalarına başlanıldı.

Bu çalışmalar kapsamında 30-31 Temmuz 2008 tarihlerinde Arama Toplantısı, 22 Mayıs 2009 tarihinde de Haydarpaşa Gar Liman Ve Geri Sahası Koruma Amaçlı Nazım ve Uygulama İmar Planları’na İlişkin toplantı yapıldı. Ancak ‘Haydarpaşa Gar Liman ve Geri Sahası Koruma Amaçlı Nazım ve Uygulama İmar Planları Hakkında TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Görüşü’nde yer verilen bilgiye göre özellikle gerçekleştirilen ikinci toplantıda fazla bir yol alınamadı.

Haydarpaşa Gar, Liman ve Geri Sahası Koruma Amaçlı Nazım ve Uygulama İmar Planlarına ilişkin olarak ŞPO İstanbul Şube tarafından benimsenen temel ilkeler

Raporun sonucunda TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi olarak Haydarpaşa Gar, Liman ve Geri Sahası Koruma Amaçlı Nazım ve Uygulama İmar Planlarına ilişkin olarak benimsenen temel ilkeler şu şekilde tanımlandı:

“Konumunun stratejik önemi nedeniyle, alanın kamu mülkiyetinde kalması en önemli ilke kararı olarak belirlenmiştir. Bu çerçevede, TCDD’nin, alanın mülkiyetini kamu yararına kullanma amacıyla devretmemesi gerekmektedir. Bu konu; ayrıca gerek İstanbul bütünün gerekse Anadolu Yakası’nın yoğunluk verileri, boşluksuz dokuları ve açık alan gereksinmeleri bağlamında da büyük önem taşımaktadır.

Alanın kamu mülkiyetinde kalmasıyla birlikte, İstanbul metropoliten alanının tümüne hizmet edecek ve toplumsal faydayı en üst noktaya taşıyacak şekilde bir kamusal açık alan kullanımı yaklaşımı benimsenmelidir.

Haydarpaşa’da mevcut durumda geniş bir alan kullanan ve kent içinde yarattığı olumsuz etkiler nedeniyle geçmişten bugüne tüm planlama çalışmalarında yeniden işlevlendirilmesi gündeme gelen uluslar arası liman kullanımının buradan kaldırılabilmesi mümkündür, ancak bunun bazı koşulları bulunmaktadır. Bu kapsamda, her bakımdan uygun bir ya da birden fazla alternatif liman yerinin bulunması ve ilgili kamu kurumları tarafından kabul edilmesi gerekmektedir. Söz konusu yeni liman yeri ya da yerlerinin ilgili kamu kurumları tarafından belirlenerek gerekli işlemlerin yapılması beklenmeden Haydarpaşa’daki liman kullanımının kaldırılması, Marmara Denizi kıyılarındaki ‘özel liman’ uygulamalarının tümüyle denetimden çıkarak yaygınlaşmasını da beraberinde getirecektir. Kuşkusuz ki, yüz yıldan fazla geçmişe sahip olan limanın sanayi alanları, lojistik alanları, kentsel yerleşmeler ve demiryolu ile olan ilişkisinin de bu bağlamda dikkate alınması gerekecektir.

Haydarpaşa Liman Alanının yeniden işlevlendirilmesi ve farklı kentsel kullanımların bu alanda düzenlenmesine yönelik ihtiyaç büyük ölçüde liman işlevinin kentsel ulaşım ağı üzerinde yarattığı olumsuz etkilerden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, liman yerine farklı kullanımların geliştirilmesinde dikkate alınması gereken kriterlerden biri, yeni kullanımların limandan daha az ulaşım ihtiyacı yaratması olmalıdır. Bu ilke fonksiyon değişikliğinin dayanacağı en temel saptama olmalıdır.

Tarihi, kültürel, coğrafi ve stratejik önemi nedeniyle, adı geçen alanın İstanbul’un spekülatif amaçlı emlak piyasalarına açılması engellenmelidir. Burada sözü edilen yalnızca ekonomik kazanç olmamalı, kamu yararını sağlamaya yönelik ‘ölçülemeyen’ faydalar da göz önüne alınmalıdır.

Kentsel belleğe katkı sağlayacak ve onu sürekli canlı tutacak; endüstriyel miras kavramını koruyarak öne çıkaracak ve bu mirası kamuya en iyi şekilde sunacak bir alan olarak da işlevlendirilmeli ve tasarlanmalıdır.

1/100 000 Çevre Düzeni Planı’nda Haydarpaşa Tren İstasyonu ‘İstanbul İli’nin imaj ve estetiğini vurgulayan en önemli simgesel değerler’ arasında sayılmıştır. Bu çerçevede alanda var olan sanayi arkeolojisi, tren garı işlevi korunarak, çağdaş bir bakış açısı ve yorumla yeniden işlevlendirilebilir. Liman kullanımının buradan kaldırılabilmesinin koşulu olan alternatif liman yerinin tespiti ve planlanmasından sonra, yeniden işlevlendirme çalışması kapsamında geleceğe yönelik olarak durumları tartışmalara konu olan siloların stüdyo, sinemacılık endüstrileri temalı müze, sanat atölyeleri, müzik okulları, konservatuar, vb kültürel amaçlarla kullanılması sağlanmalıdır. Sonuçta kamusal alan kullanımının organize olduğu, açık, yarı açık ve kapalı alanlardan oluşan çok amaçlı ve kapsamlı bir kompleks kurgulanabilir. İstanbul’un Anadolu yakasının en alıcı noktasında bulunan alanda oluşturulacak olan bu tarz kullanımlar, alanı cazip kılacağı gibi, TCDD için de ekonomik açıdan rantabl bir düzenlemeye kavuşturulabilecektir. Önemli bir katkı yaratacaktır.

Alana yönelik yeniden ve / veya ek işlevlendirme çalışmaları sürecinde çağdaş, yaşayan ve eğitim sektörünün ve rekreatif hizmetlerin bir tamamlayıcısı olarak müzecilik yorumlarıyla donatılmış işlevler öngörülmelidir. Bu işlevler arasında çeşitli kesimlerden göç müzesi, demiryolu müzesi, tematik açık hava müzeleri, sinemacılık müzesi, gibi öneriler yer almaktadır. Bu önerilerin çağdaş müzecilik örneklerinden de faydalanılarak, toplumun yüksek oranda ilgisini çekecek bir yorumla değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu yaklaşım, 30-31 Temmuz 2008 tarihlerinde gerçekleştirilen 1. Arama Toplantısının sonucunda oluşturulan ‘Yılın her zamanı gece gündüz yaşayan bir Haydarpaşa’ kimliği ile de uyum sağlayacaktır.

Yapı ve nüfus yoğunluğunun doyma noktasını çoktan aşmış olduğu bölgede, son derece sınırlı miktarda açık alan bulunmaktadır. Olası bir afet durumunda Haydarpaşa alanının toplanma ve sığınma noktası olarak tasarruf edilmesi kamu yararı ve can güvenliği açısından büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle alandaki yapılaşma yoğunluğunun son derece sınırlı tutulması ve kamusal açık alan özelliğinin korunması gerekmektedir.

Tüm İstanbul ölçeğinde alışveriş merkezlerinin ihtiyacın çok ötesine geçerek, doyma kapasitelerini aştığı uzmanlar tarafından dile getirilmektedir. Bu alanda mevzuata dayandırılarak öngörülecek olan herhangi bir kapalı alışveriş merkezi, hem yakınındaki geleneksel Kadıköy çarşısını ekonomik olarak son derece olumsuz etkileyerek bu çarşının giderek işlevini yitirmesine ve ekonomik olarak çöküşüne neden olacaktır. Diğer yanda da alanın yakın hinterlandında bulunan çok sayıda büyük alışveriş merkezi göz önünde bulundurulduğunda yeni bir büyük alışveriş merkezinin (AVM) alanda yer alması doğru bir karar olmayacaktır.

Tophane Salıpazarı Limanı, Tarihi Yarımada ve Haydarpaşa üçgenindeki siluet bütünlüğünün sağlanması ve bu anlamda bu bütünlüğü bozmayacak, aksine güçlendirecek bir planlama yaklaşımı geliştirilmelidir.

Haydarpaşa Limanı’nın kruvaziyer limanına dönüştürülmesinin Tarihi Yarımada’ya olan uzaklığı ve turistin profil ve beklentileri de dikkate alındığında Tarihi Yarımada’ya transfer güçlükleri ve uzaklık nedeniyle ekonomik açıdan tercih edilir olmayacağı açık olduğu gibi sektör uzmanları tarafından defalarca vurgulanmıştır. Bunun yanı sıra, gelmesi öngörülen kruvaziyer gemilerinin boyutları ve kent siluetine yapacakları olumsuz etkiler göz önüne alındığında, bu işlevin bu alan için uygun olmadığı açıktır.

Haydarpaşa Garı, mevcut işlevini sürdürmeli, bunun yanı sıra tematik bir müzeyle desteklenmeli ve kullanılırlığı artırılmalıdır. Garın yanı sıra, demiryolu ve istasyonlarının, bunları besleyen mevcut yapılarla birlikte korunması ve toplum tarafından kullanılırlığının artırılması sağlanmalıdır.

İstanbul’un tarihsel bir liman kenti olduğu gerçeği unutulmadan, ‘kruvaziyer’ liman yerine yalnızca yolcu taşımacılığına yönelik bir ‘uluslararası yolcu limanı’ önerisi geliştirilebilir. Liman alanının yeniden işlevlendirilerek kentlilerin kullanımına açılmasında da bu yeni limanın etkisi üst düzeyde olacaktır.

Anadoluray ve Marmaray projeleri bittiğinde Nautilus’un önünde çok önemli bir ulaşım odağı olacağı ve bir anda kentin her iki yakasından binlerce yolcunun alana ulaşacağı öngörüsünden hareketle, söz konusu alan içinde iyi tasarlanmış rekreasyon alanları, konser ve eğlence etkinliklerinin alanın kullanıcıları, ziyaretçiler ve turistler için çekim noktası oluşturacağı ve bu yolla da kamu için önemli ölçüde ekonomik fayda yaratılabileceği de göz önüne alınmalıdır”.