Spor ve konsept araba tasarımı ve üretimi yapmak, lüks tüketim zincirinin tepesinde oturmakla eş anlamlıysa Pininfarina yıllardır sessiz sedasız bunu yapıyor. 1930’da Turina’da Battista “Pinin” Farina tarafından kurulan ve 30’larda Fiat, Alfa Romeo, Lancia gibi dünya çapındaki markalarla emekleyerek pek çok tasarıma imza atan; Maserati, Mitsubishi, Daewoo, Hyundai, Chevrolet, Honda ve Ford ile dönem dönem çalışan ve 50’lerde Ferrari tasarımıyla Paris Motor Show’da boy gösteren Pininfarina, 1986’da tasarım atölyesi Pininfarina Extra’nın kurulmasıyla alanını genişleterek, taşıma sektörü dışına çıktı. Arabalarıyla hayranlık uyandıran ve bugün hala dünyanın ‘en kusursuz’ tasarımlarına imza attığı düşünülen Pininfarina’dan gelen son haber de Extra kaynaklı bir iç mekan tasarımına dair.
California San Diego’nun ilk lüks butik oteli The Keating Hotel, İtalyan tasarımını sofistike ve kişiye özel servis anlayışıyla şekillendiriyor. Geçtiğimiz hafta büyük bir törenle açılışı yapılan otelin tasarımı Pininfarina Extra’ya ait. Gaslamp’in merkezinde konumlanan tarihi yapı 1890’ların izlerini günümüze taşıyor. Otelin iç mekan tasarımını yapmak bir dünya devi için çocuk oyuncağı gibi görünse de bir ilk olması işleri bir parça zorlaştırmış olmalı. Dört katlı yapıda 35 oda ve sekiz suit’e yer verilmiş.
Yapı şekillenirken zorunlu fonksiyonel detaylar Pininfarina geleneğinden gelen saf, temiz ve ergonomik tasarım anlayışıyla soluk almış. The Keating, dirilen Romanesk etkili cephesi ve kontrast yaratan modern iç mekanıyla metropol butik otelin ayakları yere basan örneklerinden biri olmuş. Pininfarina Extra’nın San Diego’da bir İtalyan rüzgarı yaratmasının tek nedeni otelin iç mekan tasarımından kaynaklanmıyor. Otelde kullanılan Lavazza kahve makineleri, Gancia şarapları ve Lauretana sodalarının ambalajları, Jacuzzi için hazırlanan banyo koleksiyonu da Pininfarina Extra imzası taşıyor.
Hannover CeBIT’de görücüye çıkan Samsung’un LCD monitörü ‘Black Secret’ 2007 tarihli bir diğer Pininfarina Extra tasarımı. Atölyenin CEO’su Paolo Pininfarina’nın “Dinamik, seçkin, ince ve modern bir çizgi üzerinde çalıştık. Formal ve oturaklı olanı dengeli bir hafiflikle ifade ettiğimizi düşünüyorum” cümlesiyle yola çıkan tasarım esnek ve işlevsel bir ürünle sonlanmış. Bu ifade bir anlamda atölyenin tasarım anlayışını da özetlemiş oluyor.
Atölyeden gelen bir diğer haber bambaşka bir alana işaret ediyor. Elbette yine bir tasarım ama öncekilerden farklı olarak bu, uçabiliyor. 2007 tarihli Lea Jet 60’ın yanı sıra bugüne kadar atölyenin imzasını taşıyan ürünler arasında Lange Fluid kayak botu, Motorola için telefon ve Torino 2006 Olimpiyat kupasının tasarımı da yer alıyor. Farklı alanlarda pek çok ürün stüdyonun dosyasında yerini aldığına göre pek çok yeni eskiz de projelendirilmek için bekliyor olmalı. Bir örneğini Porsche Design Studio’da da gördüğümüz bu durum, lüks tüketim yaratıcılarının endüstriyel tasarımın her alanında sahnede yer almaya devam edeceğinin de bir göstergesi niteliğinde.