TMMOB Peyzaj Mimarları Odası, salgınlarla mücadelede peyzaj mimarlarının rolü üzerine bir açıklama yaptı. Mimarlık, şehircilik ve peyzaj mimarlığı çözümlerinin, insanların hastalanmasını önlemeye daha ciddi olarak yöneleceği belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Tarih boyunca çeşitli salgınlar kentlerin yeniden inşasına neden olmuştur. Örneğin kalabalıklaşan şehirlerde veba ve koleranın bulaşma riskini artıran evsel atıkların daha sağlıklı kanalizasyon altyapısı ile bertarafına ilişkin ve kendi tarihinde birer mühendislik harikası olarak nitelendirilebilecek uygulamalar gerçekleşmiştir. Londra kentinin kanalizasyon siteminde olduğu gibi… Benzer şekilde yeni tip korona virüsü (COVID-19) salgını ve beraberinde oluşan ekonomik yapı ve çalışma biçimindeki değişimler, şehirlerin binaların ve kamusal alanların biçimlenmesini etkileyecektir. Mimarlık, şehircilik ve peyzaj mimarlığı çözümleri insanların hastalanmasını önlemeye daha ciddi olarak yönelecektir.
Salgın karşısında hızla fonksiyon değiştirebilecek binalara yönelik tasarımları görebileceğiz. Diyabet ve obeziteyi önlemeye yönelik yürünebilir şehirleşme hızla artabilecek. Hastalık bulaşmayı önleyecek yaya dolaşımına ilişkin çözüm arayışlarıyla karşılaşabileceğiz. Hem temiz hava ve fiziksel aktiviteye olanak sağlayacak, dolayısıyla toplum sağlığını artıracak hem de salgın anında lojistik ve tedavi odaklarına dönüşebilecek açık ve yeşil alanlarda artış ve bu alanlara kolay erişim belki de bir şehrin salgınla mücadelede en önemli eylemini oluşturabilecek.
Ülkemizde daha yeni yeni kentsel ya da kırsal peyzaj tasarımlarımızda ekolojik başarım konusunu tartışmaya başlamışken, bu konuya bir de tasarımın salgını etkileme ya da önleme yeteneğine yönelik kalite ölçümleri işin bir parçası haline gelebilecek.
Gelecekte, daha fazla açık ve yeşil alan inşa edilerek insanların daha fazla açık alanda bulunmaları teşvik edilebilir. Rekreasyonun ruhsal ve fiziksel sağlığa katkıları bilinmektedir. Bazı çalışmalar D vitamininin akut solunum yolu enfeksiyonu riskini azalttığı belirtilmektedir. Açık alanda güneşlenme ise bunun en etkin yolu olarak görülmektedir.
Astım, yüksek tansiyon, diyabet gibi bazı kronik hastalıkları olanların COVID-19 karşısında en yüksek riski taşıdıkları bilinmektedir. Hava kirliliği ise belirtilen hastalıkları olumsuz yönde etkilenmektedir. Yeşil alanlar hava kirliliğini azaltarak toplum sağlığındaki bu tehdidi azaltılabilmektedir. Londra yeşil kuşağı, New Yok Central Park`ı bu amaçla yapılmıştır. Özellikle mahalle ölçeğinde yürünebilir ve yeşil alanlarla bağlantılı dolaşım sitemi COVID-19 virüsünün en fazla zarar verdiği yüksek tansiyona sahip kişilere tedavi amaçlı önerilen yürüyüşler için ideal ortam sağlamaktadır. Peyzaj mimarları olarak böyle bir dolaşım sitemi Açık ve Yeşil alan Sistemi ya da Yeşil Altyapı planlamasının bir parçasıdır. Ülkemiz mekânsal planlama hiyerarşisinde Açık ve Yeşil alan Sistemi ya da Yeşil Altyapı planlama süreci artık daha fazla geç kalmadan hak ettiği yeri almalıdır. Bu tür planlama ise peyzaj mimarlığı disiplini altında peyzaj mimarlarının hünerli elleriyle biçimlendirilmelidir. Tıpkı 20. Yüzyılın başında peyzaj mimarlarının babası olarak isimlendirilen Frederick Law Olmsted`in Boston kenti için tasarladığı "Zümrüt Gerdanlık" Açık ve Yeşil Alan Sistemi ve ardından şehirleşmede hızla yaygınlaşan Park Sistemi Modeli gibi… Böyle şehirler peyzaj mimarları eliyle biçimlenmiştir.
Anadolu’nun kırsal peyzajı ve eski yerleşimlerinin en belirgin ortak kullanım ögesi sebiller ve hayrat çeşmelerdir. Kentlerimiz uzun süredir bu özgün niteliğini kaybetmiştir. Görünen o ki bugün yaşadığımız salgın sebilleri ve hayrat çeşmelerini tekrar yaşamımıza geri getirecek. El temizliği için…
COVID-19 ile birlikte peyzaj mimarlarının yöneleceği bir uğraş alanı da kentsel ve kırsal salgın risk haritalamalarıdır. Peyzaj planları doğal ve kültürel peyzaj özelliklerinin yapısal ve işlevsel analizlerine dayanırken, artık planlamada bu karar verme sürecine bir katman daha eklenmiştir. Planlama öncesi mevcut durumun bir salgın karşısındaki en hassas bölgelerinin belirlenmesi ve ardından mekânsal planların salgın üzerindeki etkisi… Peyzaj plancıları Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama teknolojileri konularındaki uzmanlıkları ile birlikte bilgi-koordinasyon temelindeki eğitim altyapıları ve deneyimleri, onları bu yönde en çok aranan uzmanlardan kılabilecektir.
Özetle belirtmek gerekirse, Prof. Dr. Alper Çabuk hocamızın daima işaret ettiği gibi doğaya nazikçe dokunan, doğaya tehdit olmayan doğanın tehdit etmediği yaşanabilir mekânların yaratılmasında, 19. Yüzyılın sonunda ve 20. Yüzyılın başlarındaki gibi, peyzaj mimarları yeniden etkin rol alacaklar. Bunun sağlanamadığı şehirler salgından en fazla etkilenenler olacak. Bu bağlamda sorumluluklarımız çok büyük. Planlamanın ve tasarımın bütünleşik süreçler olduğunu her an aklımızda tutarak, doğanın sağlığının insan sağlığı demek olduğunu unutmadan, dolayısıyla doğa ve insan sağlığı temelinde ve pek tatbiki güzel olanı üretmeye daha fazla hevesli olarak her zaman olduğu gibi hizmete hazırız.”