İstanbul Elden Gidiyor

Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak 1995’te yaptırdığı Metropoliten İmar Planı'nı Danıştay iptal ediyor. Ancak, iptal nedeni planın içeriğine dönük değil, bürokratik açıdan.

İmar planı yapma yetkisi Bayındırlık Bakanlığı’nda. Planı, belediye yapıyor. Yetkiyi aşmak gibi bürokratik bir nedenle o plan iptal ediliyor.

Daha sonra yeni bir yasayla, Bakanlık yetkisini Büyükşehir Belediyesi’ne devrediyor, İstanbul’un planı İstanbul’a bırakılıyor.

Son yıllarda İstanbul için esas alınan, yine de o iptal edilen plan. Buna göre, Topkapı, Merter ve Zeytinburnu merkezi iş alanları ve kentin yeni kalbi olarak tasarlanıyor.

Daha da önemlisi, trafik başta, su, elektrik, kanalizasyon ve benzeri altyapı yatırım planları da, yine buna göre. Yani, İstanbul’un gelişmesi bu ana plan ve bu merkez çevresinde düşünülüyor.

İKİ AYRI MERKEZ
Şimdi kent planlaması açısından en sakıncalı işe giriliyor. Levent’te Dubai İkiz Kuleleri, İstanbul’da son birkaç yıl içinde işlenen kentsel cinayetlere bir yenisini ekliyor.

Şehir Plancıları Odasından Ali Rıza Nurhan:
‘İstanbul planlı biçimde gelişmiyor. Yatırımcıya göre gelişiyor. Bu sakıncalı çünkü, temel bir şehircilik kuralı çiğneniyor. Kent planlamasında birbiriyle yarışmayacak merkezler oluşturmak önemlidir. Oysa, 95’teki plana aykırı olarak, şimdi Levent ve çevresini geliştirmek, birbiriyle yarışan alanlar oluşturmak demek. Bu da, bütün bir kent organizasyonunu allak bullak ediyor.’

Eldeki plan, Topkapı-Merter hattına göre alt yapı organizasyonu öngörüyor. Şimdi Levent’te ikiz kuleler dikmek, maliyetleri katlıyor. Ayrıca, Beşiktaş-Levent-Sarıyer hattını yaşanacak bölge olmaktan çıkartıyor.

Dubai’nin iki kulesi, bir günde yaklaşık kırk bin kişi ile yüz bin kişinin gidip geleceği bir yer. Bu kadar ek insanın ihtiyaçları karşılanacak. Zaten her geçen gün yaşanacak bir kent olmaktan çıkan İstanbul, hızla kilitlenen bir kent olma yolunda.

OYSA DÜNYA KENTİ
Buna karşılık, İstanbul her türlü sanat festivalleri, uluslararası toplantılar, çeşitli etkinliklerle dünya kenti olma yolunda. Tarihsel serveti cabası.

Ne var ki, şimdi yapılmak istenenlerle dünya kenti rüyası tam bir çelişki halinde. Daha bir yağmura teslim olan, insanlara cinnet geçirten İstanbul, ek ikiz kulelerle içinden çıkılmaz kente dönüşüyor.

Kaldı ki, ikiz kuleler nasıl bir yatırım?.. Alış veriş merkezleri, sinema ve tiyatroları, lokantalarıyla tüketim merkezi. Hangi üretim var?.. Hizmete yatırım bu mu?..

İlginç olan, Başkan Kadir Topbaş kulaklarını ve gözlerini dünyaya kapatıyor, kendi yanında çalışan kent plancılarını bile dinlemiyor.

İstanbul halkına ise zaten hiç aldırış etmiyor.

Manhattan ve yerel yönetimler
LEVENT’te dikilmesi öngörülen Dubai İkizleri akla Manhattan’ı, terörde yıkılan Dünya Ticaret Merkezi ikizlerini getiriyor.
Telefonda Ahmet Vefik Alp:

‘Her şeyden önce, mimari açıdan Dubai kuleleri Malmö’de yapılan kulelerin kopyası. Kent mimarisi açısından çok büyük bir hata. Bu bir yana, bir kente bu gibi binalar yapılırken, halka soruluyor. Sivil toplum kuruluşlarının görüşü alınıyor. Manhattan’da yıkılan ikiz kulelerin yerine yenisi dikilecek. Halkın ve sivil toplum örgütlerinin görüşleriyle, bu plan sık sık revize ediliyor.’

İstanbul’da hiç kimsenin fikri sorulmuyor. Sadece, Ankara’nın tercihleri rol oynuyor. O Ankara ve o AKP ki, yerel yönetimler için çıkardığı yasa ile, yetkileri yerel yönetimlere ve halka bırakıyor. Doğru bir iş yapıyor.

Ya şimdi?.. Hani yerel yönetimlerin özerkliği?.. Hani yerinden yönetim?.. Hani halk bu kadar önemli bir kararda nerede?