Dünyanın köklü üniversiteleri, araştırma ve eğitimde gösterdikleri başarının
yanı sıra tarihlerinden güç alan mimarî sembolleriyle de öne çıkıyor. Türk
üniversiteleri ise bilimsel çalışmaları bir yana geleneksel mimari
özellikleriyle bile tanınmıyor. Bu eksikliği fark ederek çalışmalara başlayan
Yüksek Mimar Zeynep Konur, üniversitelere farklı bir mimarî
kimlik kazandırıyor. Konur, yöresel mimarî ve yapı tarzlarını çizdiği üniversite
projelerine uyguluyor. Konur, projelerinde Osmanlı ve Selçuklu'dan gelen Türk
mimarisini kullanıyor.
Nevşehir Üniversitesi'nin projesini çizen Zeynep Konur,
yörede bulunan peribacalarını mimarî motif olarak kullandı. Türkiye'deki
üniversitelere farklı bir kimlik kazandırmak isteyen Konur, "Amerikan
üniversitelerinin kampüsleri mimarî açıdan çok güzel. Doğayla iç içe. Orada
okuyan öğrenciler kendisini çok şanslı hissediyor. Ama Türkiye'de binalar sanki
rastgele yapılmış. Mimari bir kimlik yok." diyor.
Nevşehir'in yanı sıra Dumlupınar ve Türk Ata (Bilecik Söğüt'te)
üniversitelerinin projelerini de üstlenen Konur, çalışmalarını yöresel mimarî
tarzları ve malzemelerine göre şekillendiriyor. Çizimlere başlamadan 6 kişilik
ekibiyle yöreyi inceliyor. Elde ettiği bulguları, kendi yorumunu da katarak
projeye yansıtıyor. Nevşehir Üniversitesi'nin mimarî yapısına dünyaca ünlü
peribacalarını uygulayan Konur, "Üniversite projesini çizmeden Nevşehir'in
geleneksel mimarisini, peribacaları ve Asmalıkonak evlerini en ince detayına
kadar inceledik. Taş işçiliklerini, dikdörtgen camlarını projemizle
birleştirdik. Bazılarını aynen aldık. Bazılarını da yorumlayarak projemize
uyarladık." diye konuşuyor. Konur, toplam 10 bin metrekare alan üzerine
kurulacak üniversitenin her şeyiyle 'Nevşehir kokan' bir proje olduğunu
belirtiyor.