Bu yıl 5.'si düzenlenen ve Yapı-Endüstri Merkezi’nin (YEM) iletişim ve içerik danışmanlığında Club Turan Prince World’te gerçekleşen PeliFair 2014'e Turanlar Grup bünyesinde parke, panel ve lamine ahşap üretimi yapan PeliParquet, PeliPan ve PeliLam'ın yanısıra Bausch Linnenmann, Dakor, Döllken, GIM, Hafele, Hanex, Hueck Reinische, Impress, Kröning, Munksjö, Sandvik, Schattdecor, Süddekor, Surteco ve Clarion Events firmaları da katılımcı olarak destek veriyor.
İç mekan duvar ve döşeme kaplamalarının yanısıra mobilya üretimine yönelik ahşap yüzey, doku ve renk (dekor kağıdı) üreticisi firmalar ile aksesuar üreticilerinin 2014-2015 sezonu trendlerini aktardıkları etkinlik, Turanlar Grup Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Turan'ın açılış konuşmasıyla başladı ve 1949 yılında Pelit Arslan Kontroplak Fabrikası'nın açılmasıyla temelleri atılan Turanlar Grup'un günümüze kadar olan yolcuğunu anlatan tanıtım videosuyla devam etti. Gelecek yılın renk trendleri ve bu trendlerin tasarıma olası etkisini odağına alan PeliFair 2014'ün ilk gününde; katılımcı firmalardan Schattdecor, Impress, Hafele ve Clarion Events de ürünleri ve izledikleri trendler üzerine sunumlar yaptılar.
Mimarlığa dokunmak
PeliFair 2014'ün ilk gününün en dikkat çekici oturumu ise Penda Designhouse kurucularından Christ Precht'in 'Mimarlığa Dokunmak' başlıklı sunumuydu. YEM'in davetlisi olarak PeliFair'e katılan Precht, Hongkun Güzel Sanatlar Müzesi, 'One With The Birds' Hotel, Snow Apartment, Austria’s Expo Pavilion for Milan 2015, The Gardenhouse, Home Cafe ve Vanke Satış Merkezi projeleri üzerinden, mimarlığı oluşturan elementlerin en basit şekilleriyle ele alınarak hayata geçirilmesine yoğunlaştı. Sunumu sonrası Cansu Pelin İşbilen ve Nurullah Kaya'nın sorularını yanıtlayan Precht, Avrupa'da genç bir mimar olmanın zorluklarından Çin'e taşınmaya karar vermelerine, tasarımlarında yerel kültürün öneminden malzeme tercihlerine kadar önemli açıklamalarda bulundu.
Çin ve Avustruya, kültür, coğrafya gibi birçok açıdan birbirine çok uzak ülkeler. Ortağınız Dayong Sun ile nasıl bir araya geldiniz ve bir ofis açmaya karar verdiniz?
2008 yılında Berlin merkezli uluslararası Graft firmasının Pekin ofisinde birlikte çalıştık. Dayong, şantiyede çalışmalarında çok iyiydi; insanlarla iletişimi güçlüydü ve iç mekan tasarımı konusunda başarılıydı. Ben ise bilgisayar kullanımı konusunda iyiydim; projeler, konseptler ve imajlar üretiyordum. Buradan yola çıkarak konuşmaya başladık; yüksek lisans yapmak üzere işten ayrılmaya karar verdiğimizde, gelecekte önümüze çıkacak yeni fırsatlarla tekrar birlikte çalışacağımızı biliyorduk. Eşim ve ben, 2012 yılının sonunda bir yarışma kazandık. Tasarladığımız giriş kapısı Çin'de inşa edilecekti ve Viyana'da yaşadığımız için inşaat işlerini takip edecek birine ihtiyacımız vardı. Dayong'a birlikte çalışmayı teklif ettik; o da çalışmakta olduğu işten ayrılıp, ekibimize katılmaya karar verdi. Böylece Penda Designhouse kurulmuş oldu.
Christ PrechtÇin'e yerleşmeye nasıl karar verdiniz? Avusturya'da bir ofis açmak hangi açılardan farklı olabilirdi?
Çin'e ilk kez 2008 yılında yerleştim. Fakat hakkında hiçbirşey bilmiyordum; benim için harita üzerinde gri bir alandı. O sıralar Olimpiyat oyunları devam ediyordu ve herkes ilgili, samimiydi. O zamanlar çok keyif almıştım. Ofisin açılışından sonra bu yıl, eşimle tekrar Çin'e taşındık. Avusturya'da genç mimarlar için çok fazla olanak yok. Yarışmalara katılabilirsiniz, kazanabilirsiniz; ama tasarımınızın inşa edilmesi çok güç, çünkü Avusturya küçük bir ülke. Çin'de bu noktaya ulaşmanız için daha çok olanak var.
Daha önce Türkiye’ye geldiniz mi? Size Türk kültürüyle ilgili ilham veren, vurgulamak istediğiniz şeyler var mı?
Dürüst olmam gerekirse, Türkiye’ye genelde tatil amacıyla geldim. Bu ziyaretlerimin hepsi mimar olmadan önceydi. Ancak Türkiye’yi, özellikle Istanbul’u tekrar ziyaret etmeyi çok istiyorum; çünkü hakkında çok güzel şeyler duydum. Istanbul canlı bir şehir ve eminim ki bana fazlasıyla ilham verecek.
Gözlemlediğiniz ve duyduğunuz kadarıyla, Türkiye’deki mimarlık hakkında ne düşünüyorsunuz?
Henüz deneyimleme fırsatım olmadı, ancak hakkında duyduğum kadarıyla hızla gelişmekte olan bir sektör. Bunun sebeplerinden birinin de Türkiye’nin Avusturya’dan Çin’e uzanan yol üstünde bulunmakta olmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Türkiye hakkında daha fazla öğrenmeye oldukça meraklıyım.
Peli Fair 2014’ü genel olarak nasıl buldunuz?
Henüz bitmedi! Buraya gelmek istememin sebeplerinden biri de malzemeye olan ilgimdi. Lamine kullanarak birkaç proje ürettik ve bence lamine Çin’de, endüstriye göre biraz daha geride kalmış bir mevzu. Bu nedenle, gelecek projelerde kullanımı adına laminenin olanaklarını öğrenmek istedim.
Sunumunuz hepimiz için ilham vericiydi. Projelerinizde de ön plana çıkan, ekolojik, yeniden kullanılabilirlik, geri dönüşüm, yerel malzeme ve işçilik gibi bazı noktalara değindiniz. Peki, projelerinizde kullandığınız yerel malzeme ve işçilik ile ilgili ön çalışmaları nasıl oluşturuyorsunuz?
Bu, şu an için oldukça kolay; çünkü tasarladığımız bütün projeleri Çin’de gerçekleştiriyoruz. Ancak, diğer ülkelerde proje tasarlasaydık, oradaki malzeme ve işçilik hakkında da ön araştırmalar yapardık. Ayrıca, mimarlıkta bir şeyler üretmek için sadece malzeme ve işçilik değil, projenin gerçekleştiği bölgenin kültürünün, geleneklerinin ve geçmişinin de önemli olduğunu düşünüyoruz.
Sunumunuzda, doğadan öğrenmenin önemine, lineer ve masif olarak malzemenin tipolojisine değindiniz. Alternatif bir malzeme olarak lamineyi Vanke Sales Center projesinde kullanmak sizin için pratikte nasıl bir deneyimdi, biraz bahseder misiniz?
Lamine, gerçekten alternatif bir malzeme; çünkü ne tam olarak lineer, ne de masif. Tabi burada bahsettiğim kavramlar, malzemenin strüktürüne dayanıyordu. İlk başta lamine kullanımı konusunda kuşkucuydum; ancak bu tercih bize oldukça yardımcı oldu. Proje süreci benim için süprizlerle doluydu. Oldukça ince bir malzeme olması, ek yapı gerektirmemesi, yangına ve çiziğe karşı dayanıklılığı bizim için bir avantajdı. Ayrıca lamine ile eğimli yüzey oluşturmak da ahşaba göre oldukça kolaydı. Bunun dışında, sunduğu renk çeşitliliği de müşterimizin istediği rengi kullanmamıza olanak sağladı. Renginin kendi içindeki tutarlılığı da, memnun kaldığımız başka bir sonuç olarak değerlendirilebilir. Yani, yaratmak istediğimiz ev gibi komforlu atmosferi yaratmayı başardık.