8 Kasım Dünya Şehircilik Günü dolayısıyla görüştüğümüz Arup Türkiye Planlama ve Kentsel Tasarım Lideri, Şehir Plancısı Sertaç Erten, Dünya Şehircilik Günü, Türkiye’de ve Dünya'da şehircilik anlayışı ve kentsel dönüşümle ilgili sorularımızı yanıtladı…
8 Kasım Dünya Şehircilik Günü’nün bu yılki teması “Planlamanın Birikimi, Zemini ve Ufku” olarak belirlendi. Bu tema doğrultusunda Dünya Şehircilik Günü ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Planlamanın mimarlık alanından ayrılarak bir disiplin ve meslek haline dönüşmesinin üzerinden neredeyse 200 yıl geçmiş, bu da ciddi bir mesleki birikim ve zemin demek. Bu anlamda bu yılki Dünya Şehircilik Kongresi'nin teması oldukça anlamlı. Planlama, kendini hep içinde bulunduğu toplumsal koşullarla ve gündeme göre biçimlendirmesi gereken bir meslek. Bugün gündemdeki konular iklim ve gıda krizi olduğuna göre planlama ufku da buna göre şekillenecektir.
Türkiye’de şehircilik, şehir planlamasına bakış nasıl? Merkezi yönetimin ve yerel yönetimlerin şehircilik çalışmalarıyla ilgili neler düşünüyorsunuz?
Yerel yönetimlerde şehir planlama, pratikte işliyor ama tek boyutlu olarak çalışıyor: Nüfusun mekanda dağıtılması, gerekli donatıların yerleştirilmesi, hem özel hem kamu mülkiyetinde yapılaşma haklarının belirlenmesi vs. daha çok İmar Birimi ile özdeşleşmiş bir şehir planlama anlayışı var, fakat bir şehircilik bakış açısı yok. Bu bakış açısının oluşması için, yerel yönetimlerde tutkal görevi görecek ara disipline ihtiyaç var: kentsel tasarım. Nasıl yaşıyoruz, nerelerde olmaktan keyif alıyoruz, birlikte neler yapıyoruz bunu hayal eden ve bunun üstüne şehircilik geliştiren yerel yönetimler maalesef çok az.
Türkiye’de kentsel dönüşüm çalışmaları da devam ediyor. Doğru bir şehir planlaması için kentsel dönüşümde neler yapılmalı?
Parsel bazlı yapılaştığımız gibi parsel bazlı da dönüşüyoruz. Yapılaşma pratiklerimizi değiştirdiğimiz zaman, kaç metrekarede yaşarız yerine evden çıkınca neyin içinde kendimizi bulmak istiyoruz diye kafa yorduğumuz zaman, dönüşüm pratikleri de değişecektir.
Son dönemde Avrupa ülkeleri başta olmak üzere dünya genelinde bir enerji krizi söz konusu. Şehir planlaması ve enerji ilişkisi ile ilgili neler söyleyebilirsiniz. Enerjinin verimli kullanılmasında şehir planlamasının etkisi nedir?
Sanayi devriminden beri üretim, tüketim süreçleri ve bu ikisini ilişkilendiren ulaşım sistemleri hep fosil-bazlı yakıtlarla beslendi, büyüdü. Kentlerde, nüfus artış hızının çok çok üstünde bir enerji tüketim talebi oluştu. Yani nüfusu 50 yılda iki katına çıkan metropol bir kentte, enerji talebi aynı sürede beş katına çıktı. Çünkü toplum değişti: Büyük ailelerden çekirdek ailelere, oradan tek yaşayan insanlara doğru bir hanehalkı kırılması oldu. Bununla beraber kişi başı tüketilen yakıtlar, kullanılan elektronik aletler, işe gidip gelirken tercih edilen kişisel araçlar hep arttı. Dolayısıyla bugün hem enerji arzıyla ilgili bir kriz var, hem de bu fosil-yakıt bağımlılığı ile oluşan karbon salımı ve bunun iklim değişikliğine olumsuz etkisi var. Biz meslek insanları olarak yenilenebilir enerji ve planlama ilişkisini acilen kurmalıyız. Kentsel tasarım penceresinden bakınca, başta aktif yolculuk (active travel) olmak üzere kent içi ulaşımı motorsuz-hareketlilik olarak yeniden kurgulamalıyız. Planlama kararları ile düşük-karbonlu bölgeler ilan etmeli, bunlara özel plan notları yazmalıyız. Kentlerimizde sürekliliği olan, mikro-klima etkisi yaratacak yeşil koridorlar oluşturmalıyız.
Dünya'da şehircilik çalışmaları hangi yönde ilerliyor? Şehircilik teknolojilerinde neler yapılıyor.
Dünya'da şehircilik uzun süredir veriye-dayalı ilerliyor. Kentlerin konum-bazlı verilerini canlı olarak takip eden ve verilerin birbirileriyle anlamlı ilişkisini sorgulayarak anında müdahale eden bir planlama var artık. Şehirler modellenerek dijital ikizleri yaratılıyor. Şehirde yapılacak ve tüm toplumu ilgilendiren yeni yatırımlar da bu dijital ikizler üzerinden, Virtual reality teknolojileriyle kamuoyuyla paylaşılıyor ve katılımcı planlama süreçleri dijital dünyada hız kazanıyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı; “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı” oluyor. Şehircilik - iklim değişikliği ilişkisi ve bakanlığın yeni yapılanması ile ilgili görüşleriniz nelerdir?
İklim değişikliğinin arkasındaki ana neden, her türlü insan aktivitesi. İnsan aktivitelerinin de en yoğun yaşandığı yerleşimler kentler. Bu yönüyle şehirleşme ve iklim değişikliği arasında doğrudan bir ilişki var. Bakanlığın bu farkındalıkla isim değişikliğine gittiğini düşünüyorum ve yakın zamanda da mevzuat değişikliklerinin gündeme geleceğini öngörüyorum.
“20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü” de yaklaşırken; şehir planlamasında çocukların hakları, çocuklar için yapılanlar ve yapılması gerekenler ile ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Çocuklar, mahallelerinde, oturdukları sokaklarda bağımsız ve güvenle hareket edebilmeli. Evlerinden arabayla veya servisle çıkıp eve arabayla girmemeli. Bir kentte çocuklar için yapılabilecek en güzel şey öncelikle bu hareket özgürlüğünü onlara vermektir. Çocuklu aileler açık alanları bol diye şehir dışına taşınmamalıdır, aksine her yere yürüyerek gidebiliyoruz diye düşünerek şehir merkezinde kalmalıdır. Bunun için de özellikle şehir merkezleri çocuk-dostu olmalıdır. Bence şehirde yaşayan bir çocuk için sağlanabilecek en büyük hak, şehir merkezindeki tüm sosyal kültürel etkinliklere, hava alabileceği hareket edebileceği açık alanlara özgürce erişebilirliğinin sağlanmasıdır.