Tapu ve Kadastro 2016 Yılı Faaliyetlerinin ve 2017 Hedeflerinin Değerlendirilmesi Çalıştayı'nda konuşan Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, günümüze damgasını vuran en önemli olgunun "değişim" olduğunu, bu olguyu doğru anlamak ve buna göre hareket etmek gerektiğini söyledi. Değişim iyi anlaşılırsa, kurum ve insanlar kendisini buna göre ayarlarsa geleceğe ümitle bakılabileceğini ifade eden Özhaseki, değişimden, ilerlemeden yana olmak gerektiğini bildirdi.
"Çevre emanettir"
Çevre konusunun dünyada yükselen bir değer olduğunu, herkesin çevrenin bozulmasından ve kirlenmesinden bahsettiğini belirten Bakan Özhaseki, "Ama bizim kendi medeniyet kodlarımıza baktığımız zaman bir kavram var, o kavramı hala yakalayabilmiş bir ülke olduğunu zannetmiyorum. Emanet kavramı. Canımız, eşimiz, çocuğumuz, bu ülke bize emanet. Çevre bize emanettir, Allah'ın en büyük emanetidir." dedi.
İnsanoğlunun binlerce yıl küçük şeylerle yetindiğini, az ürettiğini ve az tükettiğini fakat Sanayi Devrimi ile insanların çok üretmeye, tüketmeye ve kirletmeye başladığını ifade eden Özhaseki, "Dünyaya hakim olma arzusu, sanki hiç ölmeyecekmiş gibi bir şeyi elde etme arzusu, bütün zevklerden istifade etme arzusu ne yazık ki dünyayı çok kötü yerlere doğru götürmeye başladı. Dışarıda toprağı talan etmeye başladık, suyu kirletmeye başladık, havayı kirletmeye başladık, enerjiyi sınırsız şekilde kullanmaya başladık" diye konuştu.
"Balıklar için ağıt yakanlar..."
Dünyanın neredeyse yarısını kirleten Çin ve Hindistan'ın küresel kirlenmeyle ilgili protokollere taraf olmadıklarını, ABD'nin küresel kirliliğin yüzde 15'ini, AB'nin de yüzde 15'ini yarattığını, Türkiye'nin küresel kirlilik oranının binde 7 düzeyinde bulunduğunu kaydeden Özhaseki, "Yine de bizden bazı yatırımların önüne geçmemizi ve oluşturulan Yeşil İklim Fonu'na büyük para yatırmamızı istiyorlar. Türkiye Cumhuriyeti adına yaptığım konuşmada ben bunlara 'Eyvallah' dedim. 'Şimdi bu kadar insan niye toplandık biz, küresel ısınma dünya için tehdit, önümüzdeki yıllarda birtakım biyoçeşitliliği öldürebilir. Yani kaba bir tabirle otları kurutabilir, çiçekleri mahvedebilir, balıkların ölümüne neden olabilir. 100 milyar dolarlık bir fon da bunun için oluşturuluyor. İnsanoğlu bu kadar hassas ve nazikse eğer şu anda küçücük çocuklar denizlerde boğuluyor, haberiniz var mı?' dedim. İnsanlar çocuklarının elinden tutup dağlara çıkıyor, harpten kaçıyor. Nihayetinde istedikleri sade bir yaşam, özgür bir yaşam. Çocuklarıyla mutlu olabilecekleri bir çatı. Bunlardan haberiniz var mı? Biz, temsil ettiğimiz medeniyetin, kültürün bir parçası olarak bunları sırtımızı dönmüyoruz, vicdanımızı bir kenara kaldırıp atmıyoruz. İnancımız gereği dışarıda kalan insanlara sahip çıkıyoruz, mazlumlara sahip çıkıyoruz. Ama ne yazık ki batı aleminde bu işler sadece göstermelik bir slogandan ibaret olarak önümüzde duruyor. Balıklar için ağıt yakanlar, olabilecek küresel ısınmadan bitkilerin zarar görebileceğini iddia eden insanlar, en azından o insanların da onlar kadar değerinin olduğunu düşünmeleri lazım."
Sağlıksız ve kimliksiz yapılar
Türkiye coğrafyasında son 100-150 yıldır yaşanan rehavet ve sıkıntı nedeniyle şehirleşme konusunda geride kalındığını anlatan Bakan Özhaseki, batıda 300 sene önce planlama yapıldığını ve o günkü kalkınmışlıkla mükemmel yapılar ortaya çıktığını fakat Türkiye coğrafyasında çöküntü dönemi, savaş dönemi nedeniyle şehircilik planlamalarında geç kalındığını vurguladı.
Türkiye'de şehircilikte en erken planlamaların 1930 ve 1940'larda yapıldığına, 1950'lerde büyük şehirlere göçlerin başlamasıyla sağlıksız gecekonduların ortaya çıktığına işaret eden Özhaseki, "Gelinen manzaraya baktığımız zaman özetle söylüyorum iki noktada kesin fikirliyim. Birincisi sağlıksız yapılarımız var, ikincisi kimliksiz yapılarımız var. Bir şehir orada yaşayan insanların aynasıdır. Bir şehre baktığınız zaman orada yaşayanların örflerini, adetlerini, ilişki biçimlerini çözebilirsiniz. Şimdi bizim şehirlerimize bakın bizi anlatan bir şehir var mı?" dedi.
"Gülümseyin"
Özhaseki, Tapu ve Kadastro çalışanlarına "Sizden iki istirhamım var. Birincisi lütfen gelen insanlara güler yüzlü davranın. Ben 21 yıl belediye başkanlığı yaptım, Allah'a şükürler olsun bir kişiye 'Çık dışarı' demedim. Amirler personeline, personel gelen insanlara gülümsemeyi ihmal etmesin. İkincisi teknolojiyi çok yakından takip etmelisiniz. İşlemleri kısaltabilir, basitleştirebilirsiniz. Başka ülkeleri inceleyin, İngiltere'yi inceleyin. Evrak üzerinde yaptığınız işi nasıl kısaltırız diye düşünün" diye seslendi.