Her sene Ramazan’da Sultanahmet Meydanı’nda "Ramazan Şenlikleri" adıyla bir ay süren etkinlik yapılıyor. "Etkinlik" dediysem, gözünüzde değişik kültürel ve sanatsal faaliyetler canlanmasın.
Elimde geçen seneki "şenliklerde" çekilmiş bir dizi fotoğraf var. İstanbul’u bir "kültür başkenti" yapan tarihi eserlerin ve camilerin önüne yığılmış su şişeleri, çöp toplamak için yapılmış siyah plastik bidonların içine hazırlanmış salatalar, bir kova suya daldırılıp çıkarılarak yıkanan sebzeler, bulaşıklar.
Derme çatma çadırlar, eğreti kulübeler, dev boyutlardaki plastik reklam balonları bu manzarayı tamamlıyor.
Ve insanın midesini bulandıran bu tablonun içinde III. Ahmet Çeşmesi, mimari harikası Sultan Ahmet Camii, Dikilitaş hayal meyal seçiliyor! İnsan, bu kadar sakilliğin nasıl olup da İstanbul’un orta yerinde bir araya gelebileceğine hayret ediyor.
TÜRSAB Başkanı’nın dün gönderdiği bir mektup bu "etkinliğin" bu yıl da planlanmakta olduğunu anlatarak, isyan ediyor!
Belediyecilerin bizim söylediklerimizi dinleyemeyeceklerine hiç kuşkum yok. Ama eminim ki "İslamcı" yazarlara kulak verirler.
Onlardan rica ediyorum, birisi bu sakilliğin Müslümanlık’la bir ilgisi olamayacağını mimar olmakla her fırsatta övünen Kadir Topbaş’a anlatsın.