Üç kıtaya yayılan topraklarıyla 600 yıl boyunca hüküm süren Osmanlı
İmparatorluğunu yöneten 36 padişah döneminde bastırılan
sikkelerin envanteri çıkarılarak 9 ciltte toplanıyor.
Nilüfer Damalı Eğitim Vakfınca bu yıl içerisinde yayımlanan ilk
iki ciltte 10 padişahın bastırdığı sikkeler yer alırken, gelecek yıl geriye
kalan ciltlerin tamamlanması hedefleniyor.
Vakıf Başkanı Atom Damalı, AA muhabirine yaptığı
açıklamada, mühendisliği bitirmesine karşın koleksiyona ilgi duyduğunu, bu
şekilde zamanla tarih bilincinin geliştiğini belirtti. Yaklaşık 40 yıldır sikke
topladığını, 7-8 yıldır da Osmanlı sikkeleri üzerine çalışmaya başladığını dile
getiren Damalı, sikkelerin günümüze kadar gelen en önemli tarihsel belgeler
olduğunu ve sikkeleri ''tarih laboratuvarı'' olarak tanımladığını ifade etti.
Sikkelerin dönemlerine ait çok önemli bilgiler verdiğini, bu nedenle dünyanın
birçok tarih bölümünde öğrencilerin araştırma yapabilecekleri sikke
koleksiyonlarının bulunduğunu kaydeden Damalı, Türkiye'de ise tarihçiler ile
para bilimi (nümizmatik) arasında çok yakın bir ilişkinin olmadığını söyledi.
Türkiye'deki tarih araştırmalarında nümizmatik bilimine yeterince önem
verilmediğini, üniversitelerde nümizmatik bölümünün bulunmadığını, bunun da gün
yüzüne çıkmayı ve tasnif edilmeyi bekleyen sikkelere ulaşmak isteyen tarihçiler,
nümizmatlar ve araştırmacılar için büyük zorluklara neden olduğunu ifade eden
Damalı, iktisadi ve sosyal gerçeklerin en somut delilleri olan sikkelerin
Osmanlı İmparatorluğu'ndaki rolünü anlatan ''Osmanlı Sikkeleri Tarihi'' kitabını
bir anlamda bu alandaki eksikliği belli ölçülerde kapatabilmek için
hazırladığını dile getirdi.
Dünyanın
sayılı müzeleri araştırıldı
Osmanlı
sikkeleriyle ilgili hazırladığı 9 ciltlik çalışmanın ilk iki cildini bu yıl
yayınladığını dile getiren Damalı, 3'ncü cildin ise 1-2 ay içinde
tamamlanacağını ifade etti. Damalı, ''Bugün dünyada erişebilecek tüm müze ve
özel koleksiyonlarda yer alan sikkeleri resimleyerek ve sınıflayarak bir Osmanlı
sikkeleri envanteri hazırlamaya koyulduk. Bu nedenle tüm Türkiye, Avrupa ve
Amerika'daki müzelerde çalışmalar yaptık. Şimdi de gözümüzü Kuzey Afrika ve
Ortadoğu'ya çevirdik. Bu ülkelerde hiç incelenmemiş Osmanlı sikkelerine erişmeye
çalışıyoruz'' diye konuştu. Tahminine göre bugüne kadar gelebilen 15 bin farklı
altın ve gümüş Osmanlı sikkesinin bulunduğunu söyleyen Damalı, hedeflerinin, bir
kısmının özel koleksiyonunda bulunduğu bu 15 bin sikkenin bilgisine kitaplarında
yer vermek olduğunu söyledi.
Sikkelerin sınıflandırmasında 4 kriter kullanıldığını, bunların, sikkenin
hangi padişah döneminde, hangi şehirde darp edildiği, tarihi ve sikkedeki
yazılar ile desenler olduğunu belirten Damalı, 9 cildin tamamında Osmangazi'den
Sultan Vahdeddin'e kadar 36 padişah dönemine ait tüm sikkelerin yer alacağını
anlattı. Kapsamı geniş olacak çalışma için dünyanın değişik bölgelerindeki
müzelerde bulunan sikkelerin de incelenmesi gerektiğini dile getiren Damalı,
kendisininde bu yolu takip ederek Amerika'da Amerikan Nümizmatik Vakfı (American
Numismatic Society), Smithsonian Enstitüsü (Smithsonian Institute), İngiltere'de
British Müzesi (British Museum), Ashmolean Müzesi, Fransa'da Bibliotheque
Nationale, Almanya'da Münih, Tübingen, Berlin ve Jena Sikke müzelerinde,
Yunanistan'da Atina Müzesi, Avusturya'da Viyana Müzesinde incelemelerde
bulunduğunu kaydetti. Damalı, Türkiye'de ise Arkeolojik Eserler Müzesi, Darphane
Müzesi, Yapı Kredi Bankası Müzesi'nden de yararlandığını dile getirerek,
bunların dışında özel koleksiyonlardan da faydalandığını söyledi.
Hedef ''Para Müzesi'' kurmak
Damalı, ''İslam devletlerinde hükümranlığın 3 sembolü vardır. Sikke darp
etmiş olmaları, o topraklarda hutbenin Sultan adına okunması ve tuğ, sancak gibi
sembollere sahip olmaları. Bu nedenle tüm Sultanlar sikke darbına çok önem
vermişlerdir. Bütün padişahların sikkeleri var. Zaten 'Sultan' olabilmek için
sikke darp etmiş olma şartı vardır. Ancak Osman Gazi'den sadece 1 sikke günümüze
gelmiş olmasına rağmen, bazılarının daha çok sikkesi vardır'' dedi.
Damalı, çok önemli Türk nümizmatların çok değerli araştırmaları ve
eserlerinin bulunduğunu, ancak tüm Osmanlı sultanlarının sınıflandırılarak tüm
sikkelerinin yer aldığı tek eserin devam eden çalışması olacağını kaydetti.
Anadolu'nun MÖ 500'lü yıllarda dünyada ilk olarak paranın basıldığı yer olduğunu
söyleyen Damalı, dünyanın en anlamlı para müzesinin kurulabileceği yerin bu
topraklar olduğunu düşündüğünü kaydetti. Türkiye'nin paralarla ilgili ender
sergiler ve özel koleksiyonlar dışında, bir para müzesine sahip olmadığını ''Bu
nedenle vakıf olarak İstanbul Para Müzesini kurmak için bir girişimde bulunduk.
Ancak, para müzesinin yer sorununun henüz çözümleyemedik. Böyle bir fırsat
verildiği takdirde tüm dünyanın gıptayla gezeceği bir müze açmak en büyük
hayallerimden biri'' dedi.
En fazla
parayı Kanuni Sultan Süleyman bastırdı
9 ciltte tamamlanması planlanan ''Osmanlı Sikkeleri Tarihi'' (History Of
Ottoman Coins) kitabının ilk cildinde Osman Gazi, Orhan Gazi, Sultan Murad,
Sultan Beyazid, Sultan Mehmed, 2. Murad, 2. Mehmed, 2. Beyazıd ve Selim
dönemlerine ait sikkeler hakkında bilgiler yer alıyor. Kitabın ikinci cildinde
ise Osmanlı padişahları arasında en fazla para bastıran Kanuni Sultan
Süleyman'ın bastırdığı paralar hakkında detaylı bilgilerden söz ediliyor. Kanuni
Sultan Süleyman döneminde genişleyen imparatorluk sınırlarının içinde basılan
sikkelere yer verilen kitapta Osmanlı nümizmatiğine giren yeni tip sikkeler
bulunuyor. Bu dönemde sınırlarının genişlemesi, iktisadi hayatta sikkelerin
çeşitlenmesine neden olurken, 32'si altın sikkeler olmak üzere, toplam 63 farklı
şehirde 700'e yakın değişik para basıldı. Kanuni dönemine kadar yalnızca gümüş
akçe darp edilen Osmanlı Devleti'nde, artık akçenin 5 veya 6 misli, büyük boy,
dirhem adı verilen sikkelerin de darbına başlanıldı.
Sikkelerde neler
yazılıyor
Osmanlı para düzeninde
değişik süreçlerde farklı madenlere dayalı para sistemleri kurulurken, devletin
kuruluşundan İstanbul'un fethine kadar olan süreçte gümüşe dayalı ''tek
metalli'' para sistemi ileri dönemlerde altın ve gümüşün beraberce şekillendiği
''çift metalli'' bir düzene geçildi. Genellikle İslami sikkelerde kullanılan
metaller altın, gümüş ve bakır olmak üzere 3 tipte şekillendi. İstanbul'un
fethine kadar geçen süreçte kullanılan ''akçe'' adı verilen küçük gümüş
sikkelerin devletin her fethedilen politik veya ekonomik yönünden önemli
kentinde basıldığı görülüyor. İstanbul'un fethinden sonra yönetimin merkezi bir
yapıya dönüşmesinden sonra darphanelerde merkezileştirilerek Topkapı Sarayının
avlusunda Darhane-i Amire kuruldu.
Osmanlı
tarihi boyunca 100'ün üzerinde darphane altın ve gümüş sikke bastırdı. Bakır
mangırlar da daha çok yerel bir para birimi kabul edildiğinden altın ve gümüş
sikke basılmamış, birçok şehirde sadece bakır mangırlar basılmıştır. Bu
kentlerle birlikte toplam sikke basılan kent sayısı yaklaşık 125'tir. Madenlerde
üretilen, eski sikkelerin üretilmesinden, yabancı sikkelerin eritilmesinden,
kıymetli madenlerden yapılan eşya ve mücevherlerin eritilmesinden elde edilen
sikkeler, el çekiçleriyle, mekanik preslerle sarkaç usulü otomatik olarak
üretilirdi.
Sikkeler üzerinde ''Allah aziz
yardımı ile galip kılsın'', ''Yüce Hilafet Yeri'', ''Yüce Saltanat Yeri'',
''Yardımın Babası'', ''Adil Sultan'', ''Büyük Mülklerin Sultanı'', ''Devleti
Devamlı Olsun'', ''Sultanlığı Adaletli ve Ömrü Uzun Olsun'', ''Rum, İran ve Arap
ülkesinin Sultanı'', ''Allahtan Başka İlah Yoktur, Muhammed Allahın Elçisidir''
gibi yazılar bulunurken, paralarda içeriğine, basıldığı yere göre damga, tuğra,
arma, motifler, mühr-i Süleyman, saadet düğümü, mardin düğümü, çiçek ve diğer
tasarımlar gibi semboller kullanılırdı.