Osmanlı döneminde özellikle serçe, kumru, güvercin gibi
kuşların soğuk kış günlerinde barınması için cami, medrese, türbe, kilise ve
sinagogların dış cephesine yapılan ve zarif mimarileriyle göz okşayan kuş evleri
günümüzde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor.
Sanat tarihçisi,
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinde öğretim görevlisi Hayri Fehmi
Yılmaz yaptığı açıklamada, “kuş evi”, “kuş sarayı”, “serçe sarayı” ve
“kuş köşkü” de denilen yapıların, Osmanlı mimarisinde 17. yüzyılın sonlarından
itibaren görülmeye başlandığını ve 18. yüzyılda yaygınlaştığını söyledi.
Osmanlı'nın hayır kurumuna özel bir önem atfettiğini belirten Yılmaz, kuşların
yuva yapması, soğuktan korunması amacıyla yapılan kuş evleriyle sevap işlemeyi
de amaçladığını anlattı.
Yılmaz, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde
yer alan eserlerde görülen kuş evlerine İstanbul başta olmak üzere Edirne'den
Doğu Beyazıt'a kadar birçok yerdeki yapılarda rastlandığını belirterek, kuş
evlerinin, batıdaki kadar heykel ve kabartma kullanılmayan Osmanlı mimarisinin
çok ağır başlı olan cephelerini de hareketlendirdiğini ve süslediğini
kaydetti.
İstanbul'daki
kuş evleri
İnsan elinin ulaşamayacağı ve kuşların kendilerini
güvende hissedebilecekleri uygun yerlere yapılan kuş evlerinin yönlerinin
genellikle rüzgardan korunaklı olan güney cepheye baktığını anlatan Yılmaz,
sözlerine şöyle devam etti:
“Kuş evleri her yapıda karşınıza çıkar. Her
boyda örneğini görmek mümkündür. Küçük bir delikte anıtsal özellikleri olanlar
da bulunuyor. Cami, medrese, han, ev, köprü, kütüphane, türbe, kilise ve
sinagoglar üzerinde çok sayıda örnekleri görülür. Ağırlıklı olarak Üsküdar ve
Eminönü'ndeki yapılarda mevcuttur. Üsküdar Yeni Valide Camisi, Ayazma Camisi ve
Selimiye Camisi güney cephelerindeki kuş evleri İstanbul'un en güzel kuş
köşklerindendir. Topkapı Sarayı'nın dış avlusu eski Darphane'nin iç avlusunda
yer alan binanın dış duvar yüzündeki kuş evi önemli bir örnektir. Özenle
yapılmış ince ve usta bir işçiliğin sergilendiği kuş sarayında serçelerin
korunacağı, içinde dolaşabileceği, inip çıkabileceği yollar, gözler estetik
bütünlük içinde sergilenmiştir. Taksim'de bulunan şehir suyunun kente taksim
edildiği Taksim Maksemi'ndeki sonradan eklenmiş bir çift kuş evi de hala
ihtişamını koruyor. Balat'taki Tur-i Sina Kilisesi ve Balat Ahrida Sinagogu'nda
da kuş evleri vardır.”
Kuş
evleri
İstanbul'da Süleymaniye, Bali Paşa, Yeni, Nuruosmaniye,
Fatih, Laleli, Üsküdar, Ayazma, Selimiye camileri, Büyükçekmece Sokulu Mehmet
Paşa Köprüsü, Kara Mustafa Paşa, Amcazade Hüseyin Paşa, Seyyid Hasan Paşa ve
Feyzullah Efendi medreseleri, Ragıp Paşa, Amcazade Hüseyin Paşa, I. Mahmut,
Şebsefa Hatun ve Şah Sultan Sıbyan mektepleri, I. Mahmut Kütüphanesi, 3. Mustafa
Türbesi, Büyük Yeni Han, Çukurçeşme Hanı, Hasan Paşa Hanı'nda kuş evleri
bulunuyor.
Tokat ve Antakya Ulu camileri, Niğde Kığılı Camisi, Amasya
Sultan Beyazıt Camisi, Doğu Beyazıt İshak Paşa Sarayı Camisi, Hayrabolu Çorumi
Mustafa Efendi Camisi, Nevşehir Damat İbrahim Paşa Kütüphanesi, Merzifon Kara
Mustafa Paşa Hanı, Zile Çarşı Hamamı, Kayseri Seyh Çeşmesi'nde de kuşlar için
evler yer alıyor.
“Üsküdar'a
kuş apartmanı yaptılar, çok çirkin”
Kuş evlerini, “eski
hayatımızın hoş hatıralarından biri” olarak nitelendiren Yılmaz, “Günümüzde
artık kuşların evlere yakın olmasını bile istemiyoruz. Kuş besleyenlere
kızıyoruz. Evimin camına bir miktar yem koyuyorum, alt komşular 'Kuşlar camımızı
kirletiyor' diye şikayet ediyor. Bu duruma geldik” diye konuştu. Günümüzde de
“kuş evleri” geleneğini yaşatmak isteyen kimi kurumların ahşap veya demirden
yaptırdıkları kuş yuvalarını parklara ve camilere koyduğunu belirten Yılmaz,
“Kuş evlerinde estetik de kalmadı. Üsküdar Mihrimah Sultan Camisi'nin avlusuna
iki tane berbat demir direk diktiler, yan yana 5, üst üste 5 göz bir çeşit kuş
apartmanı yaptılar. Çok çirkin bir görüntü” görüşünü dile getirdi. Hayri Fehmi
Yılmaz, bir örneği de Anıtkabir'de bulunan kuş evlerini özellikle Üsküdar'daki
bazı vatandaşların apartmanlarına yerleştirdiğini
belirtti.
“Dünyada pek örneği yok”
Dünyada çok
fazla örneği bulunmayan kuş evlerinin, hayvan hakları konusunda çok ilginç bir
örnek olduğunu anlatan Yılmaz, şunları söyledi:
“Kuzey Hindistan'da
birkaç örnek var. Dünyada bunun dışında çok örnek yok. Özellikle batıda hiç yok.
Kuzey İtalya'da, birtakım büyük kulelerde özellikle güvercinler için yerler
vardır. Fakat onların içinde tahta bir kapak vardır. Buralardan alınan güvercin
yavruları pişirilirmiş. Meğer, orada bu çok sevilen bir yemekmiş. Çok şükür
bizde kapak yoktur ve yuvalar, sadece 'kuş yaşasın' diye
yapılır.”
Osmanlı zamanında kuşların su içmesi için suluklar da
yapıldığını anımsatan Yılmaz, “Kocamustafapaşa Camisi'nin avlusunda kuş sebili
vardır. Kuşlar kimseden rahatsız olmadan su içebilsinler diye 1,5 metre
yüksekliğinde sütunun üzerindeki çanağa su konulurmuş. Eskiden kuşların yuva
yaptığı pencereler uğur sayılırdı. Dilerim bunlar yeniden başlar. İnşallah
modern mimari de kuş evlerini daha çok kullanır” diye konuştu.