Orta Vadeli Program Açıklandı, Hedef Büyümeyi Sürdürmek



Foto: Volkan Furuncu (AA)

Temel amacı, Türkiye'nin büyümesini sürdürmek, cari işlemler açığını azaltmak ve böylece makroekonomik ve finansal istikrarı korumak olarak belirlenen Orta Vadeli Program, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından açıklandı. 2012 -2014 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program, Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında da yayımlandı.

Programa göre, son bir yıllık dönemde dünya ekonomisinde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki ayrışmanın belirginleştiği, uluslararası ekonomik ve finansal politikalarda tam bir koordinasyonun sağlanamadığı, özellikle bazı gelişmiş ülkelerde hükümetlerin gerekli kararları zamanında alamadığı, küresel ölçekte makroekonomik ve finansal istikrarın sağlanamadığı ve belirsizliklerin artarak sürdüğü bir süreç yaşandı. Dünya ekonomisinde artan belirsizlik ve olumsuzluklar neticesinde küresel büyüme beklentileri aşağı yönlü revize edildi. Söz konusu gelişmede özellikle bazı Avrupa Birliği ülkelerinin borçlarının sürdürülebilirliğine ve bunun finans sektörüne olası etkilerine dair artan kaygıların yanı sıra ABD'nin ekonomik performansının beklenenin altında kalması etkili oldu. Mevcut sorunların kısa vadede aşılabilmesine ve küresel büyümenin yeniden ivme kazanmasına ilişkin belirsizlikler devam etti.
    
Önümüzdeki dönemde, Türkiye'nin ticaret ortağı olduğu ülkeler başta olmak üzere, dünya ekonomisindeki gelişmeler yakından izlenerek Orta Vadeli Programın temel çerçevesi korunmak şartıyla gerekli olabilecek politika uyarlamaları hızlı ve kararlı bir şekilde gerçekleştirilecek.
    
Programın amacı
    
Küresel ekonomi ile ilgili son ekonomik gelişmeleri de dikkate alan Orta Vadeli Programın temel amacı, ülkenin refah seviyesinin artırılması nihai hedefi doğrultusunda istikrarlı bir büyüme sürecinde istihdamı artırmak, mali disiplini sürdürmek, yurt içi tasarrufları artırmak, cari açığı azaltmak ve böylece makroekonomik istikrarı güçlendirmek olarak belirlendi.
    
Program döneminde maliye ve para politikaları ile makro ihtiyati düzenlemeler, güven, istikrar ve öngörülebilirliği güçlendirecek ve ekonominin dış şoklara karşı dayanıklılığını artıracak bir çerçevede uygulanacak. Orta vadeli program kapsamında cari işlemler açığına kalıcı olarak çözüm getirecek yapısal düzenlemelerin de hızlı bir şekilde uygulamaya konulmasına öncelik verilecek. Bu çerçevede, yatırım ortamının iyileştirilmesi ile ilgili eylem planı uygulamalarına devam edilecek, kayıt dışılıkla kararlılıkla mücadele edilecek, İhracata Dönük Üretim, Girdi Tedarik ve İhracat Pazarlarının Çeşitlendirilmesi Stratejilerine ilişkin çalışmalar tamamlanacak, İstanbul'un Uluslararası Finans Merkezi olması çalışmalarına hız verilecek, enerjide dışa bağımlılığı azaltacak adımlara devam edilecek ve ar-ge ve yenilikçiliğin geliştirilmesine yönelik programlar etkin bir biçimde uygulanacak.

İstihdamı artırmak için istikrarlı büyüme ortamını sağlayacak politikaların yanı sıra işgücünün niteliğini, işgücü piyasasının esnekliğini ve işgücüne katılımı artıracak politikalara ağırlık verilecek.
Ekonominin rekabet gücü, kamu harcamalarında etkinlik, iyi yönetişim, devlet yardımları, eğitim sistemi, yargı sistemi, vergi sistemi, kayıt dışılık, yerel yönetimler ve bölgesel gelişme alanlarındaki yapısal dönüşümün devam ettirilmesi programın temel öncelikleri arasında yer alacak.



Babacan: Tüm dünyada yaşanan olumsuz tabloya rağmen, istikrarlı bir büyüme trendi sürdürüyoruz

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, programı açıkladığı basın toplantısında, dünya ticaretindeki artış hızının 2011 ve 2012 yıllarında yavaşlayacağını, dünya ekonomisindeki büyüme yavaşlarken petrol fiyatlarında gevşeme öngörmediklerini belirtti. Türkiye'nin tüm dünyada yaşanan olumsuz tabloya rağmen istikrarlı bir büyüme trendi sürdürdüğünü anlatan Babacan, Orta Vadeli Programın da Türkiye'de refah seviyesinin yükseltilmesi ve istihdamın artırılması amacıyla hazırlandığını kaydetti.

Türkiye'nin kamu borç stoğunun 2009 yılında ekonomideki daralmanın ve bütçe açığının artmasının etkisiyle yüzde 46,1'e çıktığını, geçen yıl ise bu oranın yüzde 42,2 olduğunu belirtti. Kamu borç stoğunun bu yıl sonunda yüzde 39,8'e ineceğini öngördüklerini ifade eden babacan, program dönemi sonunda yani 2014 yılı sonunda bu rakamın yüzde 32'ye inmesini öngördüklerini bildirdi.
    
Büyümenin, bu yılın sonunda yüzde 7,5, 2012 yılında dünyadaki ve Avrupa'daki büyüme oranlarındaki düşüşe paralel bir şekilde Türkiye'de de yüzde 4 olarak gerçekleşmesini beklediklerini anlatan Babacan, ancak 2013 ve 2014 yıllarından itibaren de nisbi bir toparlanmayla yüzde 5'lik büyüme öngördüklerini kaydetti.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, cari işlemler açığının ise bu yıl milli gelirin yüzde 9,4'üne ulaşmasını beklediklerini bildirdi. Cari açıkta artık azalış trendinin başladığını vurgulayan Babacan, gelecek yıl yüzde 8'e, 2013 yılında yüzde 7,5'a, 2014 yılında yüzde 7'ye düşmüş bir cari açık öngördüklerini kaydetti.
Merkezi yönetimin bütçe açığının bu yılın sonu itibariyle milli gelire oranının yüzde 1,7'ye düşmesini beklediklerini ifade eden Babacan, 2012'de bu düşüşün devam ederek, yüzde 1,5'a, 2013'de yüzde 1,4'e, 2014'e de yüzde 1'e inmesini öngördüklerini kaydetti.
    
Babacan, işsizlik oranının bu yıl yüzde 10,5, program döneminde de yüzde 10'un altına düşmesini beklediklerini bildirdi.
Babacan, faiz dışı dengenin de mali politikalarla alakalı 2002 yılından bu yana kullandıkları en temel gösterge olduğunu belirterek, kamu maliyesi performansının en temel göstergesi olduğunu söyledi.
Faiz dışı fazlanın yıl sonu itibariyle yüzde 1,2'ye ulaşacağını düşündüklerini belirterek, ''Yüzde 1,2 faiz dışı fazla vereceğiz. Bu yüzde 1,2'nin yaklaşık 0,8'i yeniden yapılandırma gelirlerinden oluşuyor. Yani biz eğer yeniden yapılandırma yapmasaydık, sosyal güvenlikte, vergi tarafında bu tahsilatları bu sene gerçekleştirmiş olmasaydık, faiz dışı fazlamız yüzde 0,4 olarak gerçekleşecekti. Kaldı ki biliyorsunuz bu yılın hedefi yüzde 0,3 idi'' dedi.

Yeniden yapılandırma gelirlerinin önümüzdeki yıl bu yılki kadar yüksek olmayacağını belirten Babacan, şunları kaydetti:

''Yüzde 0,33... Yani 2012 yılındaki 1,1 faiz dışı fazla rakamının içinde 0,33'lük bir yeniden yapılandırma geliri söz konusu. Yani yeniden yapılandırmayı yapmasaydık, gelecek sene de bizi faiz dışı fazla hedefimiz yüzde 0,8 olacaktı. Geçen yıl bunu 0,7 olarak açıklamıştık. Yani 0,7'den 0,8'e çıkıyoruz. Üzerine bir de yeniden yapılandırma gelirini eklediğimizde 1,1'e ulaşıyoruz. 2013 yılında ise yeniden yapılandırma gelirlerinin etkisi iyice azalıyor. Dolayısıyla bu yılın artık 'yeniden yapılandırmanın etkisinin ortadan kalktığı bir yıl olarak' kabul edebilirsiniz ve 2014'te de yüzde 1,5... Dolayısıyla bu, bizim kamu maliyesindeki sıkı duruşumuzun korunarak, devam etmesi hatta bir miktar daha güçlendirilmesi olarak yorumlayabileceğimiz bir hedef.''