Orta Doğu’da yaşanan savaşlarda bütün insanlığın ortak değeri kültür mirasları geri döndürülemeyecek şekilde zarar görmeye devam ediyor.
Örneğin, Orta Doğu’nun açık hava müzesi olarak tanımlanan Suriye’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan ve çatışmalarla birlikte gelecekleri risk altına giren 6 adet sembolik anıtı bulunuyor. Halep, Şam, Busra Antik Kenti, Krakdes Chevaliers Haçlı Kalesi ile Selahadin Kalesi, Kuzey Suriye Antik Köyleri, ‘Çölün Gelini’ lakaplı Palmira Kenti Suriye’de yıllardır süren savaşlar sonucunda tahrip oldu ya da Palmira’daki Bel Tapınağı’nda olduğu gibi bilerek, bombalanarak yok edildi. Bir başka UNESCO Dünya Miras Listesi’nde korunması gerekli kültür varlığı olarak yer alan Yemen’in San’a kenti de aynı şekilde tahrip edilmekte.
Bu noktada İstanbul Gelişim Üniversitesi bu yıl beşincisini düzenlediği Uluslararası Orta Doğu Sempozyumu’nda ‘Çevre Sorunları Kültür ve Güvenlik’ konusunu masaya yatırdı.
Buradaki oturumda ‘Kültür Mirası’nın Ekonomik Değeri: Orta Doğu Perspektifinden Bir Değerlendirme’ başlıklı bildirisinde Orta Doğu’daki savaşların bütün insanlığın ortak değeri kültür miraslarına geri dönülemez zararlar vermeye devam ettiğini belirten İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi İlknur Türkoğlu, “Dünya tarihi açısından Sümer, Babil, Asur, Mısır gibi pek çok önemli medeniyetin doğduğu, yazının, tarımın, matematiğin, geometrinin, sanatın geliştiği topraklardır oysa Orta Doğu” diye konuştu.
"Acilen kararlar ve önlemler alınmalı"
DHA'da yer alan habere göre Orta Doğu’nun yeraltındaki petrol, doğalgaz kaynakları kadar kültür varlıkları açısından da zengin olduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Türkoğlu, “Yıllardır süren savaşlar ve çatışmalar Irak, Suriye, Mısır, Yemen gibi ülkelerdeki kültür miraslarına zararlar vermeye devam ediyor. İkinci Dünya Savaşı’nda yaşanan büyük yıkım sonucunda kültür varlıklarının savaşlarda korunması konusunda uluslararası kararlar alan UNESCO, Birleşmiş Milletler (BM) gibi uluslararası kurumların aldığı kararlar ne yazık ki yeterli değil. Bölge ülkelerinin acilen bir araya gelip kültür varlıklarının korunması konusunda kararlar ve önlemler alması ve uygulaması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Son olarak, “Kültür mirasının kendisinin maddi değeri değil ürettiği değer üzerinde durulmalıdır” diyen Dr. Öğr. Üyesi Türkoğlu, “Kültür mirasının siyasi sınırları yoktur, tüm insanlığın ortak malıdır ve yok olduğunda yerine konabilir bir değer değildir. Dünyada daha önce yaşanan benzer olaylardan ders çıkarıp çözümler aranmalıdır” şeklinde açıklamada bulundu.