Orman mevzuatındaki değişiklilerle özel mülkiyetin ve yapılaşmanın önünün açıldığının altını çizen TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, Ziraat Mühendisleri Odasında basın açıklaması yaptı.
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Dönem Sekreteri Melih Yalçın, Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay, Şehir Plancıları Odası Şube Başkanı Özlem Şenyol Kocaer, Harita Kadastro Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Mutaf, Şehir Plancıları Odası Şubesi Sekreteri Gülnur Çevikayak ve basın mensuplarının katıldığı basın açıklamasında; Dünyada nüfusun artması, sanayi üretimi ve kentleşme süreçlerine bağlı olarak kaynakların doğru yönetilememesi, çevre sorunları, küresel ısınma, kullanılabilir su kaynaklarının azalması, gıda sorunu, arazi ve benzeri sorunların artması gibi konulara da değinildi.
Ege'de Son Söz'ün haberine göre, basın açıklamasında söz alan Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay şunları söyledi:
“1992 yılında Rio De Janeiro’da kabul edilen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto Protokolü ile çözüme yönelik bir süreç başlamıştır. Bu süreçte görülmüştür ki, en iyi çözüm araçlarından birisi de orman varlığının korunması ve çoğaltılmasıdır. Karbon emisyonunun azaltılmasındaki ve su kaynaklarının verimliliğinin ve kullanılabilirliğinin korunmasındaki etkilerinin yanı sıra; ormanların insanların yaşam kalitesine olumlu katkısı, ülkeleri orman varlığının korunması konusunda daha da duyarlı hale getirmiştir. Kent içi yeşil alanlar ‘kentin geleceğini kurtaracak alanlar’ olarak görülmektedir. Artık yapılacak her türlü kamusal yatırım orman alanlarının dışında yapılmakta, yapılacak işlerde ormanlara en az zarar verecek yöntemler seçilmektedir. Ayrıca, kent içi yeşil alanlarda ormanlar gibi korunma konusu olarak önemini korumaktadır.
"Bugün her türlü kamusal yatırım için 'ormandan alan tahsisi' noktasına gelindi"
Ülkemizde ise gelişmenin bu doğrultuda olduğunu söylemek güçtür. Her gün; kent içi yeşil alanlarımıza ve kentimizin içinde veya çeperlerinde bulunan önemli orman alanlarımıza yapılan yeni bir acımasız saldırı haberiyle karşılaşıyoruz. İzmir Aliağa’da sanayi alanlarının ve liman işletmelerinin tehdidi altındaki orman alanımız, Çeşme Yarımadası’nda Urla Villaları’yla yapılaşmaya açılan orman alanımız, İstanbul’da Gezi Parkı, 3. Köprü, Havaalanı, Ankara’da Atatürk Orman Çiftliği ve ODTÜ Ormanı çok yakın zamanlarda ardı ardına karşılaştığımız örneklerden birkaçıdır. Ülkemizde orman varlığının yaklaşık %99’u devletin hüküm ve tasarrufundadır. Anayasa, devlete ve onun kurumsallaşmış birimi olan Orman Genel Müdürlüğü’ne bu ormanların korunması ve geliştirilmesi görevini vermiştir. Bugün her türlü kamusal yatırım için “ormandan alan tahsisi” noktasına gelinmiştir. Bedelsiz olarak yapılan tahsis ve çok sayıda şahısla uğraşmak yerine sadece orman idaresiyle muhatap olmanın getirdiği bürokratik kolaylık; orman alanına tesis yapmayı cazip hale getirmiştir. Kurumlar, bir yatırım yapılacaksa ‘yakında orman alanı var mı’ diye bakmaktadırlar. Özetle, Orman Genel Müdürlüğü arsa ofisine dönüşmüş durumdadır. Kamu sektörü ve özel sektör işbirliğiyle yapılan tesisler için tahsis edilmiş olan alanlarda üst hakkı tesisiyle de, Anayasa’nın ‘ormanların mülkiyeti devredilemez’ hükmü delinmiş olmaktadır.”
"Orman kanunundaki bazı maddeler aşama aşama değiştirilmiştir"
Orman Kanunu’nun 16’ıncı, 17’inci, 18’inci ve 115’inci maddelerinin uygulanmasıyla ilgili yönetmelik değişikliğine aşama aşama gelindiğini belirten Kınay, “Orman Yasası’nın 17. maddesi Anayasa Mahkemesi’nin 17.12.2002 günlü kararıyla ‘ormanların kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz’ gerekçesine dayalı olarak iptal edildi. 2004 yılında yapılan 5192 Sayılı Kanun ile Orman Kanunu’nun 17. maddesi ‘her türlü tesisin devlet ormanları üzerinde bulunması veya yapılmasında kamu yararı ve zaruret olması halinde izin verilebilir’ şeklinde yeniden düzenlendi. Bu dönemden sonra ‘Torba Yasa’ modası çıktı. Pek çok yasayla ilgili düzenleme bu yasaların içinde adeta gizlenerek yapılmaya başlandı. 2008 yılında çıkan torba yasayla orman alanlarında spor tesislerine izin verilmesi hükmü kondu. 2010 yılında ‘köye ve bağlı yerleşim birimlerine yol, su, atık su, gölet, mezarlık ve altyapı tesislerine bedelsiz izin verilmesi ile sağlık eğitim ve spor tesisi yapımı maksadıyla izin verilen tesislerin kafeterya, kantin, otopark gibi yan ünitelerinin kiralanmasına ve özelleştirme uygulamaları kapsamında işletme hakkının devredilmesine izin verilmesi’ hükmü kondu. 2012 yılında ‘Yüksek Öğretim Kurumu ve Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’na yurt yapma’ izni getirildi. Aynı düzenleme ile ayrıca bu alanlarda yol, açık otopark, garaj, spor alanları vb. tesislerle enerji nakil hattı, su isale hattı, haberleşme, doğalgaz hattı, kanalizasyon gibi her türlü altyapı tesisi de yapılması izni verildi. 2013 yılında ‘sağlık ve eğitim tesisleri yapılması maksadıyla verilen izinlere konu olan tesislerin kamu-özel işbirliği modeliyle yaptırılması halinde ‘yüklenici’ adına üst hakkı’ tesis edilebileceği konusu hükme bağlandı. Bu gün geldiğimiz noktada yapılan Yönetmelik düzenlemeleriyle orman alanlarında:
• Yol, liman geri hizmet alanı, havaalanı, demiryolu, teleferik hattı, tünel gibi ulaşım tesislerine;
• Patlayıcı madde emniyet alanı, yer altında yapılacak patlayıcı madde deposu, savunma ve güvenlik tesislerine;
• Enerji nakil hattı, trafo binası, enerji üretim santralleri, ölçüm ve gözlem istasyonları gibi enerji tesislerine;
• Telefon iletim hattı, iletişim panosu, ölçüm istasyonu, R/L tesisleri, radyo-televizyon verici istasyonu ve antenleri, elektronik haberleşme sistemlerine ait baz istasyonları, fiber optik kablo gibi haberleşme tesislerine;
• Su arama, jeotermal kaynak ve doğal mineralli su arama, su kuyusu, kaptaj, su isale hattı, su deposu gibi su tesislerine;
•Atık su tesislerine;
• Petrol ve doğalgaz boru hattı; alt yapı tesislerine;
• Katı atık aktarma istasyonu, katı atık bertaraf ve düzenli depolama tesislerine;
• Ruhsata dayalı petrol ve doğalgaz arama, işletilme ve yeraltı doğalgaz depolanmasına ilişkin tesislere;
• Baraj, gölet yapılmasına;
• Sokak hayvanları bakımevine;
• Mezarlık tesislerine;
• Sağlık ocağı, hastane gibi sağlık tesislerine;
• İlk, orta ve lise ve dini eğitim tesisi gibi eğitim tesislerine;
• Futbol sahası, kapalı spor salonu, atış poligonu gibi spor tesislerine ve bunlarla ilgili diğer, bina ve tesislere;
• Gerçek veya özel hukuk tüzel kişileri ya da vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumları hariç olmak üzere; yükseköğretim kurumlarının eğitim ve araştırma maksatlı tesislerine;
• İzin verilen bu alan içinde izin sahibi yükseköğretim kurumuna veya Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü’ne yurt yapılması maksadıyla;
• Yer altında inşa edilecek tesislerin yüzeye isabet eden izdüşümlerine;
• Karayolu sınır çizgisi içinde kalmak kaydıyla, erişme kontrolü uygulanan karayollarındaki ulaştırma yapıları ve müştemilatı olan hizmet tesisleri ile bakım işletme tesislerine;
• Balık üretim tesislerine;
• Odun kömürü gibi işletilmesinde ağaç kullanılan ocaklara;
• Define aramasına, arkeolojik kazı ve restorasyon yapılmasına;
• Baraj, gölet, göl ve deniz yüzeyinde yapılan balık üretimi ile ilgili olarak ormanlık alanda bekçi kulübesi, depo, ağ serme yeri ve kuluçkahane yapımına; izin verilebilir hale gelmiştir.
Ayrıca, ‘Diğer kamu kurum ve kuruluşlarına ve gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine sağlık, eğitim ve spor tesisi yapımı maksadıyla izin verilmez. Ancak kamu özel işbirliği modeli çerçevesinde yapılacak sağlık ve eğitim tesislerinde ilgili bakanlıkların talebi üzerine yüklenici adına üst hakkı tesis edilebilir’ ifadesi ile ‘Anayasaya aykırı olarak’ orman sınırlarının daraltılması ve orman alanlarının özel mülkiyete konu edilmesinin önü açılmıştır.
"Ormanlarda yapılaşmanın önündeki engeller yavaş yavaş kaldırılıyor"
Son dönemlerde Sulak Alanlar, Sit Alanları ve son olarak Orman Alanları ile ilgili mevzuat değişikliklerini değerlendirdiğimizde bu alanların mevcutta karşı karşıya olduğu yapılaşma sorunu ve korunmasına yönelik daha sıkı tedbirlerin alınması gerekirken; korumak ile yükümlü İdareler tarafından gerçekleştirilen mevzuat değişiklikleri ile yapılaşmaya açılmasının önündeki engellerin adım adım kaldırıldığını görüyoruz. TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu olarak; doğal varlıklarımızın yok edilmesine yönelik her türlü çalışmanın karşısında olacağımızı ifade ediyor; sürecin takipçisi olduğumuzu belirtiyoruz” şeklinde konuştu.