Kültür ve Turizm Bakanlığı, 'müze ve örenyerlerinin işletmesinin özel sektöre devredilmesi' konusunda geçen yılın son aylarında ihale şartnamesinin hazırlandığını duyurmuştu. Bu konuyla ilgili çekincelerimizi ve kafalarımızda oluşan soru işaretlerini yine bu köşeden sizlerle paylaşmıştık.
Biz turist rehberlerinin yakından tanıdığı, Perge antik kentinin kazı başkanı Prof. Dr. Haluk Abbasoğlu'nun konuyla ilgili açıklamalarını geçen hafta hep birlikte okuduk. Abbasoğlu, Akşam Akdeniz'de yayınlanan açıklamasında, ören yerlerindeki finansman sıkıntılarından söz ederek, kazı çalışmalarının aksamasından şikayet etmiş, bu soruna çözüm olarak bazı çevrelerin önerdiği 'özelleştirme' isteğini reddettiğini vurgulamıştı. Abbasoğlu özetle, ören yerlerinin özelleştirilmesinin son derece tehlikeli olduğunu belirtiyor ve bunun nedenini ise eski eserlerin restorasyonunu ticari gözle görmenin sakıncalarına bağlıyor.
Sayın Abbasoğlu'nun bu tespitine gönülden katılıyoruz. Çünkü, üzerinden gelir elde etmekten söz ettiğimiz müze ve ören yerlerimizin, her şeyden önce, binlerce yıllık tarihi ve kültürel mirasın ayakta kalmayı başarmış izleri olduğunu unutmamalıyız. Buralarda ticari kaygıyla yaklaşımdan kaynaklanan gelir elde etme ile koruma arasındaki hassas dengenin bozulduğunu düşünürsek oluşacak zararı hesaplamamız olanaksız olacaktır. Özenle korunması ve bakımı yapılması gereken yerlerde koruma kaygılarının sürekliliğini kim garanti edebilir? Daha geçenlerde, ani bir açıklamayla 'mavi yolculuk koylarını turşu gibi kurmuştuk, şimdi onları yeme zamanı geldi' deyiveren kişi, konuyla ilgili en üst düzey yetkilimiz değil miydi?
Aspendos'ta veya Efes Antik Tiyatro'da yapılan pop müzik konserlerinin, çoğu zaman Koruma Kurulu'nun belirlediği şartlara uyulmadığı için tahribata neden olduğunu, hatta geri dönüşü olmayan zararlara yol açtığını ne zaman unuttuk?
Sayın Abbasoğlu, aynı açıklamasında özelleştirme yerine bazı örenyerlerinin 'Alan İşletme Planı' ile yönetilmesini önermiş. Abbasoğlu'nun şu sözleri dikkat çekici: 'Bazı ören yerlerinin bir alan işletme planının yapılması gerektiğine inanıyorum. Eğer öyle bir şey olabilirse, kamulaştırmalar, restorasyonlar ören yerlerinin kendi gelirleriyle yapılabilir. Ama bunun için de çok dikkatli olmak lazım. Alan Yönetim Planını çok iyi yapmak, Kültür Bakanlığı'nın ve bilimsel heyetin rolünü çok iyi tespit etmek lazım.'
Abbasoğlu'nun bu sözlerinden kazı çalışması yapılacak ören yerlerininin önünde bulunan engeller arasında kamulaştırmanın önemli bir sorun olduğu belli oluyor. Ancak Abbasoğlu, bunun çözümünün özelleştirmeden geçmediğinin ve geçmemesinin altını çiziyor. Kültür varlıklarımıza birazcık ilgi duyan birinin Abbasoğlu'nun önerisine katılmaması olanaksız.
Müzeler ve örenyerleriyle ilgili icraatler yapmaya kalkarken, buraları bizden sonraki nesillere aktarabilmenin asıl görevimiz olduğunu unutmamalıyız. Müzeler ve örenyerleri zengin kültür varlıklarımızın toplumun bilgisine aktarılmasında en etkin kurumlar olmalıdır, ülkemizde sağlıklı bir tarih ve kültür bilincinin oluşturulmasında bu kurumların katkısı çok önemlidir.