Ordu'da Heyelan Mahalleyi Yok Etti



Ordu’nun Aybastı ilçesine bağlı Sağlık Mahallesi’nde 3 ay önce heyelan meydana geldi. Heyelan nedeniyle binaların duvarlarında çatlaklar, tarım arazilerinde de yarıklar oluştu. İl Afet ve Acil Durum (AFAD) Müdürlüğü ekipleri mahallede teknik ekip inceleme yaptı. AFAD ekiplerinin incelemesinde mahalle zemininde kayma tespit edildi. Bunun üzerine mahallede 17 bina tahliye edildi. Yakınlarının yanına yerleşen mahalle sakinlerine ise kira yardımı yapıldı.

15 bina yıkıldı, mahalle girişe kapatıldı
Heyelandan boşaltılan evlerin yıkımı için karar alınırken, dün akşam saatlerinde mahallede yeniden toprak kayması meydana geldi. Heyelanda daha önce boşaltılan evlerdeki çatlaklar artarken, boşaltılan 15 bina kendiliğinden yıkıldı. Mahallede sağlam evlerde kalanlar ise yaşadıkları korku ve panik nedeniyle evlerini boşaltmaya başladı.

DHA'da yer alan habere göre; zemin kaymalarının devam ettiği belirlenen mahalle boşaltıldı, vatandaşlar tahliye edildi. Hasar tespit çalışması başlatılan mahalleye girişe izin verilmiyor. Jandarma ekipleri mahalle girişini kapatarak, vatandaşların geçmesine engel oluyor. Evlerini terk eden vatandaşlar, mahalle girişinde bekleyişini sürdürüyor.

Prof. Dr. Bektaş: Heyelan açısından o bölge riskli
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) eski öğretim üyesi Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, heyelanla ilgili Aybastı ilçesinin tipik Karadeniz topoğrafyasına sahip olduğunu belirterek, “Yalnız bir farkı var; Aybastı yöresindeki volkanik kayaçlar çok fazla aliterasyona uğramış. Zaten maden bölgesi. Kayaçların fazla aliterasyona uğraması, özellikle killeşme bu tür heyelanların oluşumunda çok önemli rol oynuyor. Şubat ayında başlayan yağışlarla birlikte bu heyelan zaten tetiklenmişti. Bugün ise tam bir aktif heyelan durumunu yaşadık. Topoğrafya dik, volkanik kayaçlar çok fazla ayrışmış ve killeşmiş ki bu da heyelanı tetikleyen temel faktörler. Bölgenin tektoniği de çok önemli. Aybastı´nın hemen güneyinde Kuzey Anadolu fayı var. Bu faya paralel kırıklar bu bölgeden de geçiyor. Dolayısıyla heyelan açısından son derece riskli bir bölge. Şu da bir gerçek ki biz heyelan tehlikesini ve risklerini biliyoruz ama uygulamada maalesef gerekli tedbirleri alamıyoruz. Bugün Maden Tetkik Arama Enstitüsü 1/25 binlik haritaları tamamlamış vaziyettedir. Dolayısıyla hemen hemen her yerin heyelanlı bölgeleri tespit edilmiştir. Ancak şehir planlaması veya yerleşme planlamasına bakıldığında maalesef bu heyelanlı sahalar yeterince dikkate alınmıyor. Formalite yerine gelsin diye bazı işler yapılıyor” dedi.

Reklam Goruntulenme Bolumu

"Orta büyüklükteki bir deprem heyelan sahalarını etkiler"
Doğu Karadeniz Bölgesi´nin birçok ilinde heyelanlı sahaların yerleşime açıldığını kaydeden Bektaş, “Bugün sadece Aybastı değil, Doğu Karadeniz Bölgesi´nin birçok ilinde heyelanlı sahalar yerleşime açılmıştır. Bunun da sebebi şehirleşme adına arazinin az olması veya popülist politikalar nedeniyle birçok heyelanlı saha yerleşime açılmıştır. Bundan dolayı da gelecekteki felaketler daha da artacaktır. Çünkü nüfus ve yerleşim alanı arttıkça heyelandan dolayı oluşacak olan risk yani can ve mal kaybı da ister istemez artacaktır. Aybastı´nın kendine has bir özelliği var. Kuzey Anadolu yani Türkiye´nin en önemli aktif fayına son derece yakındır. Orada olabilecek orta büyüklükteki bir deprem dahi bu bölgedeki heyelanlı sahaları ve o heyelanlı sahaların içerisinde mevcut olan yerleşim alanlarını büyük bir şekilde etkileyecektir. Biz potansiyel tehlikeleri dikkate almıyoruz. Ancak heyelan veya doğal afet olduktan sonra bazı önlemler almaya çalışıyoruz ama bunlar yeterli değil. Doğal afetleri önlemenin en önemli yöntemi doğal afet gerçekleşmeden gerekli önlemleri almaktır. Burada esas sorumlu doğa değil bence biz insanlar, yetkililer ve mühendislerdir” diye konuştu.

"Dere içine bina yapılmaz"
Yeterince kanunun uygulanmadığını söyleyen Bektaş, “Trabzon da aktif tektoniği olan bir bölge. Trabzon´da da heyelanlı bölgeler var. Birçok heyelanlı bölge şehir planlamasında yerleşime açılmıştır. Bu sadece Trabzon´a özgü değil. Rize´de de dolgu alanlarında iki katlı müsaade edilen alanlara 7-8 katlı binalar yapılmıştır. `Dere içlerine bina yapılmaz´ diyoruz ama bakıldığında kamu kuruluşlarına ait binalar var. Biz kanunu uygulamıyoruz. Yeterince kanunu uygulasak bu tür felaketleri yaşamayız. Bu tür felaketlerden de sorumlu aramıyoruz. Hep doğayı suçluyoruz. Herkesin işine o geliyor. Halbuki doğanın hiçbir suçu yoktur” ifadelerini kullandı.