Öncül Kırlangıç / Mimar

2009 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) Mimarlık Fakültesi'nden mezun olan Öncül Kırlangıç, 4 yıldan bu yana çeşitli mimarlık bürolarında çalışıyor. 1,5 yıldır Mot Tasarım'da paslanmaz çelik dekorasyon ürünleri üzerine yoğunlaşan Kırlangıç, daha önce uygulama ve restorasyon projelerinde yer almış. Son olarak, 9 ay boyunca Forum İstanbul şantiyesinin korkuluk ve paslanmaz işlerinde proje mimarlığı yapmış. Şu anda MSGSÜ Mimari Tasarım Sorunları bölümünde yüksek lisans yapıyor.

* Mühendislik-mimarlık ve şehir plancılığı, kadınlara ne kadar açık meslekler; tercih yapma aşamasında kadınların elindeki doneler süreci ne kadar doğru yönlendiriyor?

Kendi alanımdan konuşmak gerekirse, günümüzde mimarlık kadınlar tarafından rağbet gören bir meslek. Bunu okullardaki kadın öğrenci oranından görebilmek mümkün. Ancak meslek seçiminde yönlendirme konusunda berbat bir eğitim sistemimiz olduğundan, mimarlık seçimini yapanların da mesleğin her yönünü bilerek bu tercihi yaptıklarını düşünmüyorum. Mimarlık, sadece ofiste oturup tasarım yaptığın bir meslek sanılıyor. Ne ülke koşullarında bu şansa sadece çok az sayıda 'seçkin' mimarın erişebildiği biliniyor, ne de şantiye gibi süreçler. Dolayısıyla, kadınlıktan kaynaklı sorunları çoğunlukla yaşadığımz zaman görüyoruz.

Aile ve çevre dediğimiz faktörler de mimarlığı, 'kadınların yapabilecekleri' meslekler arasında sayıyor. Planama alanı için de benzer bir durum söz konusu; ancak, inşaat mühendisliği bu anlamda ayrışıyor. Orası hala kesinlike 'kadın işi' değil.                                               

* Üniversiteler eğitim programlarını hazırlarken ve sunarken yeterince eşitlikçi mi?

Yine mimarlık üzerinden devam edersem, kendi adıma okuduğum süre boyunca doğrudan alan kaynaklı bir cinsiyetçilik gözlediğimi söyleyemem. Ancak hayatımızın ve eğitim sistemimizin genelinde hakim olan cinsiyetçilik, burada da bol miktarda mevcut. Bunun en rahat gözlenebileceği alan ise dil. Eğitimim boyunca, aslında kadınlığı reddediyor olmasına rağmen 'insan' sözcüğüyle eşanlamlı olduğu iddia edilen 'adam' sözcüğünü kullanmayan hiçbir hocayla karşılaşmadım.

* Okul sonrası meslek pratiğine geçişte cinsiyet ne kadar belirleyici, kadınlar bu anlamda ne gibi sorunlarla kaşılaşıyorlar ve bu sorunlar tercihlerini nasıl şekillendiriyor?
                  
Aslında alandaki cinsiyetçilik, tam olarak iş yaşamında karşımıza çıkıyor. Okulda gördüğünüz eğitim tamamen gerçek hayattan kopuk olduğu için bir yanılsama yaratırken, iş yaşamı kadın olduğumuz için 'eksik' olduğumuzu doğrudan yüzümüze vuruyor. Ancak ne yazık ki erkek egemen sistemin ve buradan doğan toplumsal cinsiyet rollerinin farkında olmayan birçok kadın arkadaşımız, yaşadıkları cinsiyetçiliğinde farkında olmuyorlar ya da bunu reddediyorlar.

Özellikle mesleğimizin önemli bir bölümünü oluşturan şantiye evresinde cinsiyetçiliği çok yoğun olarak yaşıyoruz. Şantiyede hem kendi meslektaşlarımıza karşı, hem de oralarda sayıca çok daha fazla olan ve hepsi erkek olan işçilere karşı mücadele etmemiz gerekiyor. Ki ben erkek egemnlğinin eğitim durumu ve toplumsal statü ile ilgili olduğunu düşünmüyorum. Dolayısıyla bir erkek mimarla erkek işçinin cinsiyetçiliği konusunda bazen hiç fark olmayabiliyor.

Tüm bunlarla mücadele etmek oldukça zor; özellikle de yukarıda bahsettiğim erkek egemen sistem üzerine kafa yormayan kadınlar için iki seçenek beliriyor. Birincisi, şantiyeye bir daha adımını atmayıp büro mimarlığı yapmak; ikincisi ise erkekleşerek şantiyeci olmak. Tabi büro mimarlığı da cinsiyetçilikten arınmış bir alan değil, ama oradaki cinsiyetçilik şantiyedekinden daha az can yakıyor sanırım. Ben kendi adıma ne şantiye ortamından vazgeçmeyi, ne de erkekleşmeyi istiyorum. Bir üçüncü seçenek olarak, mesleğimizin önemli bir parçası olan şantiyede de kadın kimliğimle varolabilmeyi istiyorum. Tabi bu tek başına benim istememle olamayacaktır; bu anlamda kadın meslektaşlarımla birlikte mücadelenin de çok önemli olduğunu düşünüyorum.

* Cinsiyet eksenli sorunlar, mesleki sorunlarla parelellikler taşıyor mu, ne gibi? Her disiplinin kendine özel sorunları olduğunu söylemek mümkün mü?

Aslında cinsiyetçilik her meslek alanında kendine özel durumlar yaratıyor. Mesela mimar bir kadının yaşadığı cinsiyetçilik ile avukat bir kadının yaşadığı cinsiyetçilik farklı şekillerde tezahür edebiliyor. Bazı meslekler de, uygulama alanları nedeniyle daha fazla ya da daha az cinsiyetçilik içeriyor olabilir. Ancak bu durumlar bence bir bütünün parçaları ve bütün de erkek egemen sistem.

* Daha teknik ve / veya entelektüel bir bilgi alanı olan mühendislik- mimarlık ve şehir plancılığı alanlarında kadınların yaşadıkları sorunlar ülke genelinde yaşanan kadın sorunlarından farklı mı? Mühendis- mimar ve şehir plancısı kadınlar, belirlenmiş toplumsal rollere karşı ne kadar direnç gösterebiliyorlar?
                                 
Bir önceki sorudan devam edersem, alanlarımızda yaşadığımız cinsiyetçilik genelde hakim olan erkek egemen sistemin yansımalarıdır diyebilirim. Dolayısıyla ülkenin ve hatta dünyanın her yerinde yaşanan kadın sorunu ile tamamen bağlantılı ve iç içe bir durumdur. Ne yazık ki dünyanın her yerinde ve her alanda, farklı derecelerde de olsa, kadına yönelik şiddet, ayrımcılık, hep aynı şekilde yaşanıyor / yaşatılıyor. Bu kadar büyük ve güçlü bir sisteme karşı da tek başına mücadele etmek, direnç göstermek, ne yazık ki işe yaramıyor.

Kadınlar, bu duruma karşı dünyanın her yerinde farklı şekillerde biraraya gelerek, direnç gösteriyor ve itiraz ediyorlar. Ülkemiz de de bu direnci göstermek için biraraya gelen kadınlar, kadın örgütleri mevcut. Buralarda ve meslek odalarınım kadın komisyonları içinde mücadele eden kadınlar var. Bu kadınlar, kadın sorununun ve mücadelenin farkında olduğu için mesleklerini sürdürürken de doğalında cinsiyetçilikle mücadele ediyorlar. Ama bu kadınlık bilincine sahip olmayan kadınlar, ki ne yazık ki çoğunluktalar, yaşadıkları cinsiyetçiliği ya adlandıramıyor ya da başka şekillerde adlandırıyorlar. İşte bu başka şekilde adlandıranlar çok tehlikeli; çünkü onlara kadın sorununu anlatmak, bazen erkeklere anlatmaktan daha zor.. 

* Mühendis- mimar ve şehir plancısı kadınlar, meslek odalarında ne kadar söz sahibiler; odalar 'kadın' meslektaşlarının sorunlarına karşı ne kadar duyarlı? Bu anlamda bir politika üretmek gerekiyor mu?                        

Ben yeni mezun bir mimar olarak, henüz Oda'yla organik bir ilişki kuramadım. Bu nedenle dışarıdan gözlemlerimi aktarabilirim. Odalarda bulunan kadın komisyonları içindeki kadınlar, meslekteki cinsiyetçiliğe karşı bir tutum geliştirmeye çalışıyor, bu alanda politika üretiyorlar. Ancak Odalar yapılanışı gereği meslek alanının her noktasına değemediği için, alandaki cinsiyetçilik sürüyor. Tabi toplumdaki cinsiyetçilik çözülmeden, alandaki cinsiyetçiliğin çözülmesi pek mümkün değil. Ancak kadınların bu alanda politika üretmesi ve mücadeleyi ısrarlı bir biçimde sürdürmesi, cinsiyetçiliğin en aza indirilmesini sağlayabilir.