Türkiye’nin de üyesi olduğu, Avrupa Çevre Ajansı, 2010 Yılı Avrupa’da
Mevcut Durum ve Görünümü Raporu’nu Brüksel’deki
Avrupa Parlamentosu’nda bu verileri vurgulayarak tanıttı.
Dünya Sağlık Örgütü’nün tahminlerine göre, Avrupa coğrafyasındaki ölümlerin
yüzde 15’i, hava ya da su kirliliği gibi çevresel nedenlere bağlı hastalıklardan
kaynaklanıyor. Yalnızca bu rakam bile, çevre sorunlarının önüne geçmenin önemini
vurgulamaya yeterli.
Avrupa Birliği’nin başını çektiği Avrupa coğrafyası, çevre politikaları
konusunda etkin, iddialı ve kararlı adımlar atıyor. Ancak politikaların sıklıkla
gözden geçirilmesi de gerekiyor. İşte Avrupa Çevre Ajansı, hazırladığı genel
değerlendirme raporlarıyla bu konudaki bilgi ihtiyacını karşılıyor.
Rapor, iklim değişikliği, biyoçeşitlilik, kaynak kullanımı ve atık yönetimi
gibi konularda detaylı analizler içeriyor. Bütün dünyada artan tüketim
çılgınlığının çevre üzerinde çok ciddi baskı oluşturduğuna dikkat çeken rapor,
çevrenin ekonomik paylaşımın da itici gücü olduğunu yineliyor.
Avrupa Çevre Ajansı Genel Müdürü Prof. Dr. Jacquline McGlade, yaptığı
açıklamada, "Avrupa’nın iklim değişikliği, sera gazı salımının sınırlanması,
enerji ve ulaşım sistemlerinin düzeltilmesi gibi konulardaki başarıları kuşku
götürmez. Ancak biyoçeşitlilik konusunda yeterince başarılı olamadık" diye
konuştu.
Rapordaki başarı ve eleştiri noktaları, Avrupa Birliği’ne üyelik sürecindeki
Türkiye için de yol gösterici nitelikte.
Doğal kaynaklar, yalnızca yaşamın temel koşulu değil, aynı zamanda
zenginliğin, refahın ve sağlığın da öncelikli unsuru. Avrupa Çevre Ajansı’nın
2010 yılı raporu, Avrupa’nın ekonomik darboğazdan geçtiği bugünlerde çevreden
taviz vermesi durumunda bedelinin ağır olabileceği konusunda
uyarıyor.