Okyanuslar Plastik Deposuna Döndü!



Dünyada her yıl yaklaşık 200 milyar ton plastik üretildiğini ve bunun en az yüzde 10’unun okyanuslara karıştığını Greenpeace’in açıklamalarına dayandırarak belirten Çetin, Cumhuriyet gazetesinde yer alan yazısında; 1970’ten bugüne sualtında yaşayan memelilerin, deniz kuşlarının, balıkların ve sürüngenlerin populasyonun yüzde 49 oranında azaldığını söyledi.

Barbaros Çetin’in Cumhuriyet’te “Plastikleşen gezegen ve petrol yiyen insan” başlığıyla yayımlanan (9 Kasım  2015) yazısı şöyle:

Son günlerde dünya basınına düşen bir haber, Çinli bir firmanın plastik ve bazı kimyasalları karıştırarak sahte pirinç ürettiği iddiası idi. İçine az miktarda patates püresi katılan sahte pirinç, gerçek pirinçle belli bir oranda karıştırılmak suretiyle satılıyormuş! Bu haber gerçekse, insan medeniyetinin çöküşünü gösteriyor. Türkiye’de de bazı meyvelerin üzerine (elma) uzun süre bozulmasın diye, petrolden üretilen “parafin” sürülüyor. Parafin karaciğer ve bağışıklık sistemini çökertiyor.

Petrolden plastiğe, plastikten pirince, dolayısıyla petrol yiyen insan/petrolle çalışan insanlar… Kulağa hoş geliyor. Homosapiens’in 21. yüzyıl versiyonu “Homoplastikus”.

Plastik deposu okyanuslar

Gezegenin yaşam sistemlerinin temelinde, okyanuslardaki bitkisel/hayvansal mikroorganizmalar yer alır. Bu besin zincirini sırasıyla denizlerdeki makro flora/fauna ve karasal ekosistemlerdeki bütün canlılar tamamlar. Okyanuslar gezegenimizin yüzde 70’ini kapsar ve dünyanın tüm oksijen varlığının yüzde 70’ini üretirler. Yıllardan beri okyanusları dev bir çöp tenekesi ve oyun alanı olarak kullandık.

Bilim insanları 2010 yılında Portland’daki Okyanus Bilimleri Toplantısı’nda, Havaii ve Kaliforniya arasında 1997 yılında keşfedilen ve Türkiye’nin yüzölçümünün 25 katı bir alana yayılan “Büyük Pasifik Çöp Bölgesi”ne benzeyen yeni bir “yüzen plastik çöp yığını” buldular.

Greenpeace’in açıklamalarına göre, dünyada her yıl yaklaşık 200 milyar ton plastik üretiliyor ve bunun en az yüzde 10’u okyanuslara karışıyor. Karışan bu oranın yüzde 70’i okyanus dibine batıyor ve zemindeki yaşama zarar veriyor. Yüzeydekiler ise ya girdaplarda kalıyor ya da dalgalarla sahillere vuruyor.

Bugüne kadar plastik kirliliği üzerine yapılmış en kapsamlı araştırmaya göre, 5 trilyondan fazla plastik parçası (yaklaşık 296 bin ton) dünyanın okyanuslarında yüzüyor, tüm besin zincirine zarar veriyor.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı bu tür atıkların yüzde 80’den fazlasının karasal olduğunu belirtiyor. Amerikan Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi’ne göre, okyanuslardaki plastikler her sene 100 binden fazla deniz memelisinin, bir milyondan fazla su kuşunun ve birçok deniz canlısının ölümüne sebep oluyor.

Canlıların yarısı yok oldu

Geçen günlerde Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) ve Londra Zooloji Derneği tarafından yayımlanan yeni bir rapor, son 40 yılda denizlerde yaşayan canlı nüfusunun yarı yarıya azaldığını ortaya koydu. 1970’ten bugüne sualtında yaşayan memeliler, deniz kuşları, balıkları ve sürüngenlerin populasyonu yüzde 49 oranında azalmış. Balık türlerinde azalma ise yüzde 75. Rapor, insan kaynaklı yaşama alanlarının daraltılması, aşırı kirletilmesi, zamansız ve aşırı avlanma, kıyıların vahşice doldurulması ve küresel ısınmaya bağlı okyanus sularının asitlenmesi gibi konulara dikkat çekiyor.

Mideleri plastik dolu

Son yapılan araştırmalar gösteriyor ki, deniz kuşlarının neredeyse tamamı yanlışlıkla plastik yiyor. 1960’ta midesinde plastik bulunan kuş oranı yüzde 5’ten daha azken, 1980’e gelindiğinde yüzde 80’e yükselmişti. Kuşların midesinde bulunan plastik maddeler arasında torbalar, şişe kapakları, giysilerden çıkan sentetik elyaf, güneş ve dalgalarla parçalanmış pirinç tanesi büyüklüğünde parçalar bulunuyor.

Keskin kenarlı plastikler, kuşların iç organlarını delerek ölüme neden oluyor. Örneğin Denise Hardesty adlı bilimci tarafından incelenen bir kuşun midesinde 200 parça plastik ortaya çıkmış. Plastik poşeti denizanası niyetine yiyen kaplumbağalar gibi birçok deniz canlısı da aynı sorunu yaşıyor...

Son dönemde yapılan bir araştırma, 1950 ile 2010 yılları arasında deniz kuşu nüfusunda yüzde 67 azalış olduğunu ortaya koyuyor.

Ekolojik olarak gezegenimizin yaşam sisteminin devam edebilmesi için okyanusların da sağlıklı olması gerekir. Okyanuslardaki biyosistem bu hızla bozulmaya devam ederse, dünya ekosistemi hızla çöker, bu da insan uygarlığının yok oluşu ile eşanlamlıdır.

Kızıl Gezegen Mars’ın yüzeyinde sıvı halde su gözlemlenmiş. Mars için üzülmemek elde mi, acaba insanlık Mars’ı yok etmeye ne zaman başlayacak?