OECD tarafından yayımlanan 2010 Tarım Tahmin Raporu'nda, petrol fiyatlarının
daha da artmasının girdi ve üretim maliyetlerinin artmasına yol açacağı
belirtildi.
OECD, "Hava durumu, makro ekonomik faktörler, siyasi müdahaleler ve özellikle
enerji fiyatlarıyla ilgili belirsizlikler" nedeniyle ürün fiyatlarının
öngörülemez olmaya devam edeceğini bildirdi.
OECD tarafından yayımlanan 2010 Tarım Tahmin Raporu'nda, son yıllarda,
1930'lardan beri en ciddi küresel ekonomik durgunluğun görülmesi bir yana,
petrol fiyatlarının rekor yüksekliklere ulaşması, ürün fiyatlarındaki ani
artışlar, gıda güvenliği konusundaki korkular ve bunların sonucundaki ticari
kısıtlamalar ile tarımda bir dizi ciddi şok yaşandığı ifade edildi.
Rapora göre, bunlardan en çok etkilenen ise özellikle gelişmekte olan
ülkelerdeki yoksullar olurken, dünyada açtığın artık 1 milyardan fazla kişiyi
kapsadığı tahmin ediliyor.
Küresel ekonomik kriz sırasında biraz azalsa da talebin büyümeye devam etmesi
ve yükselen fiyat karşısında arzın daha da güçlenmesi ile özellikle OECD
bölgesinde tarım kayda değer bir direnç gösterdi.
2010 yılında birçok pazarda bir ölçüde normale dönülürken, üretim tarihsel
seviyelere yaklaştı ve talep toparlanmaya başladı.
Buna rağmen birçok hükümetin, enerji fiyatları, döviz kurları ve/veya kilit
ülkeler ve bölgelerin makro ekonomik performansı gibi kilit faktörlerde tekrar
önemli şoklar yaşanabileceğine ve bu tür şokların da piyasaların dalgalanması
üzerindeki sonuçlarına dair kaygıları devam ediyor.
Petrol fiyatları
Raporda, petrol fiyatlarının daha da artmasının girdi ve üretim
maliyetlerinin artmasına yol açacağı, bunun da ürün arzları, fiyatlar ve ticaret
akışlarını etkileyeceği ve bio yakıtlar için hammadde talebini güçlendireceğinin
beklenebileceğine dikkat çekildi.
Tarım fiyatlarının ardında, özellikle enerji girdisinin yoğun olarak
kullanıldığı bölgelerde, giderek yükselen bir maliyet yapısı bulunduğunun ifade
edildiği raporda, önümüzdeki 10 yılda küresel tarım üretiminin geçen 10 yıldan
daha yavaş artmasının beklendiği, fakat umulmadık şoklar olmadıkça da 2050
yılına kadar küresel gıda üretiminde yüzde 70'lik bir artış olması gerektiği
yönündeki uzun vadeli tahminlere paralel bir büyüme de görüldüğü kaydedildi.
Rapora göre, küresel sektörel büyümede Latin Amerika ve Doğu Avrupa bölgeleri
ile daha az ölçüde Asya'da bazı ülkeler başı çekecek.
Bitkisel yağların reel fiyatlarının yüzde 40'tan fazla artması
bekleniyor.
Rapora göre, önümüzdeki 10 yıl içinde ortalama ürün fiyatları gerek nominal,
gerek reel olarak 2007-2008 zirveleri öncesindeki 10 yıl seviyesinin üzerinde
olacağı tahmin ediliyor.
Ortalama buğday ve kaba taneli ürün fiyatlarının reel olarak 1997-2006
dönemine göre yaklaşık yüzde 15-40 daha yüksek olması öngörülürken, 2019 yılına
dek dünya şeker fiyatlarının da önceki 10 yıl ortalamasının üzerinde, fakat 2009
yılı sonunda yaşanan son 29 yılın en yüksek seviyelerinin epey altında kalacağı
tahmin ediliyor.
Hayvancılık ürünleri
Hayvancılık ürünleri için, domuz eti dışındaki ortalama et fiyatlarının
önümüzdeki 10 yıl içerisinde ilk başlarda arzların düşük, yem maliyetlerinin
yüksek olması ve artan talep nedeniyle reel olarak 1997-2006 ortalamasını aşması
bekleniyor.
Domuz eti fiyatlarının ise Brezilya ve Çin kaynaklı arzda beklenen artış
nedeniyle reel olarak görece düşük seyretmesi bekleniyor.
Rapora göre, hava durumu, makro ekonomik faktörler, siyasi müdahaleler ve
özellikle enerji fiyatlarıyla ilgili belirsizlikler, ürün fiyatlarının
öngörülemez olmaya devam edeceğini gösteriyor.
Öneriler
Raporda, hükümetlerin ender olsa da önemli sonuçlar doğrulabilen ve
çiftçilerin kendi başlarına yönetmelerinin mümkün olmadığı, öngörülemeyen ve
kaçınılmaz risklere odaklanarak, çiftçilerin risk yönetim stratejilerine destek
olabileceği belirtilerek, şu önerilerde bulunuldu:
"Hükümetler, etkin pazarlar oluşturmak, fakat anlık destek ve yardımlar
şeklinde rant yaratıcı teşvikler oluşturmamak suretiyle, çiftçilerin kendi
ticari risklerini yönetme olanaklarına sahip olmalarını destekleyebilirler.
Özellikle gıda gıda ithal eden düşük gelirli ülkeler, gıda konusundaki
olağanüstü durumlar için temel gıda güvenlik ürünlerinde ulusal ve yerel
düzeyde acil durum stokları tutulması, kriz zamanlarında gıda bulunabilmesine
daha fazla güven duyulmasını sağlayıp yerel pazarların istikrara kavuşmasına
yardımcı olabilirler.
Küresel kaynaklara engelsiz erişim ve piyasaların işleyişine daha fazla
güvenilmesi yönünde güvencelerin artırılması gerekiyor.
Hedefe yönelik doğrudan gelir destekleri, üretkenliği artırıcı yatırımlar vs
gibi daha az çarpıklıklara neden olan seçeneklerle karşılaştırılarak
değerlendirilmelidir."