Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, bir süredir ODTÜ yapılarının yasallığını tartışıyor. Gökçek'in temel argümanı, 1956'da kurulan ODTÜ'deki yapıların geçen yıllar içinde yenileriyle birlikte artması ve ruhsatsız oluşu. Ancak bu konudaki tepkisini 22 Temmuz günü ODTÜ'de, 24 Temmuz günü belediyenin önünde yapılan eylemlerle ortaya koyan ODTÜ, tarihiyle siyasi ve sosyal kimliğini de inşa etmiş bir yapının da sembolü. Bu hafta, Gökçek ve Rektör Ural Akbulut'un görüşleri eşliğinde, ODTÜ'nün tarihine damgasını vuran siyasal figürleri de katarak, tartışmanın geçmişi ve geleceğine yakından bakmak istedik.
ODTÜ'lüler toplumsal hayat karşısında sol bir duruşun temsilcileri oldular. ODTÜ'lü öğrencilerin özellikle 1968'de başlayan devrimci özellikleri hep bilinegeldi. ODTÜ öğrenci hareketi 'çatışma ve anarşi' yakıştırmalarının çok ötesinde bir hareketti. Hepsinde bir ortaklık vardı: ODTÜ'lülük kimliği... Bununla beraber Gökçek'le birlikte tartışmanın ana figürlerinden biri olan rektörün geçtiğimiz yıl boyunca düzenlenen Cumhuriyet mitinglerinde merkezi bir rolü oluşu da konunun bir diğer yanı. Yaşananların 'devrimci' ODTÜ ile 'gerici' Gökçek arasında mı, yoksa ulusalcı kadrolarla AKP arasında bir tartışma mı olduğunu, tarih gösterecek.
Barakadan kampüse
ODTÜ 15 Kasım 1956 tarihinde 'Orta Doğu Yüksek Teknoloji Enstitüsü' adıyla eğitime başladı. İlk yıllarını barakalarda geçiren üniversite, 1963 yılında Ankara'nın merkezinden 20 kilometre uzaklıktaki kampusa taşındı. Bugün 45 bin dönümlük araziye yayılan kampus, yaklaşık 750 öğretim üyesi, 400 öğretim görevlisi, 1500'e yakın araştırma görevlisi ve 21 bini aşkın öğrenciye ev sahipliği yapıyor. Üniversitenin toplam mezun sayısı ise 80 binin üzerinde.
ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut: Gökçek'e verecek arsamız yok
"Bu binaların tamamı ruhsatsızdır. Nedeni basittir. Çünkü daha önce böyle bir yasa yoktu. DPT'nin planlaması dahilinde yapıldı. Bu 2004 yılında çıkan bir yasa. Biz buna rağmen 15 yıl önce Büyükşehir ile işbirliğine giderek 1/25000'lik planlarını yaptık. Binaya ruhsat almak için 1/1000'likten onaylı olması lazım. 1/5000'e geldik çok uzun zaman aldı, arazi çok büyük, 45 milyon metrekare. 600 binanın 600 bin metrekareye yakın kapalı alanı var. 1/1000'lik plan için Çankaya Belediyesi ile çalışmalar sürerken sayın Gökçek yazı yazmış. Bu yazıyı yazması bir hırs ve intikam duygusu ile olmuştur. Sayın Gökçek ODTÜ'lü bilirkişilerden şikâyet etmişti. Bizim hocalar, Gökçek'in imar planlarını uygun bulmamış. ODTÜ'lü hocalar bunu yaparken, 'Niye ODTÜ'nün imar planı bitmedi?' diye şikâyet ediyor. Bitmeyen imar planı varken ruhsat nasıl alacaksınız? Bu kızgınlıkla bize yazdı. Gökçek'in ODTÜ'ye karşı hasmane tutumları geçmişte de vardı. Defalarca ODTÜ'nün doğalgazını kesti. Ankara Tıp Fakültesi'nin suyunu kesti. Bizi sıkıştırarak, belki bilirkişileri sıkıştırmak, belki Eymir gölü, belki arazi almak istiyor. Bizim muhatabımız Çankaya olduğu için, Büyükşehir bizden arsa isteyemiyordu. Yasanın boşluğundan faydalanarak bizden arsa isteyecek konuma getirmeye çalışıyor. Bizim verecek arsamız yok. Gökçek ODTÜ'nün yüzde 40'ına, 16 milyon metrekare ormana göz dikti. Halka açıktır orası. Gökçek her şeyi manipüle etmeye çalışıyor. ODTÜ'lü öğrenciler spor yapıyor. Gökçek diyor ki, halk faydalanamıyor. Öğrencilerin orada spor yapması, halkın giremeyeceği anlamına gelmez. Ağaç diken herkese, olduğu gibi müracaat eden herkese giriş kartı da verilmiştir Eymir Gölü için. ASKİ'yi neden yıkmaya çalışmıyor? Dışişleri Bakanlığı ek binası, Başbakanlık ek Binası ne oluyor?"
Söz, ODTÜ'nün unutulmayan eski mezunlarında...
Tayfun MATER (Küresel BAK aktivisti) / ODTÜ'ye iskân izni verildi de mi, ODTÜ kabul etmedi?
"Bunlar, devlet bürokrasisi içindeki aksaklık ve eksiklikler; ne belediye, ne de il özel idaresi buna özen göstermiyor. Üstelik bu sorun sadece ODTÜ'yle ilgili değil, Ankara'nın yarısı bu durumda. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı'nın tıyneti belli, sansasyon peşinde, abuk sabuk bir adam. 1966'da ODTÜ'ye başladığımızda, bomboş bir araziydi orası; hatta ağaçlandırmaları da biz yaptık. Şimdilerde kamuoyu önünde yapılan bu tartışma, aslında yılların konusu. Belediye oradan yol geçirmeye çalışıyor. Ama bunu yaparsa ODTÜ'nün özelliği kaybolacak; çünkü Türkiye'deki ilk gerçek üniversite kampusu orası. Biz bütün ODTÜ'lü öğrenciler, mezunlar buna karşı çıkıyoruz. Bu bizim suçumuz değil, öğretim üyelerinin suçu değil, hatta ODTÜ yönetiminin de suçu değil. Yani oraya iskân izni verildi de, Rektörlük almadı mı? Gerçekten de ODTÜ'nün çok kendine özgü bir ruhu var. Bu isyancı ruhun 1960'larda Türkiye'deki merkezi, ODTÜ'ydü. Şimdi o ruhun ODTÜ'de birebir yaşadığını söylemek zor; ama bu, Türkiye ve solun gidişatıyla da yakından ilgili."
Ertuğrul KÜRKÇÜ (Bağımsız İletişim Ağı sitesi yayın yönetmeni) / Gökçek ruhsatsız binalar konusunu yem olarak ortaya attı
"Melih Gökçek, Ankara'nın bozkırında binlerce öğrenci ve işçinin emeğiyle yoktan var edilen bir yeşil alana, insan eliyle yaratılan bir doğa parçasına yasayı kötüye kullanarak el koymak istiyor. Gökçek'in ODTÜ Merkez Kampusu'ndaki binaları yıkmasının söz konusu olacağını ise sanmam. Bence Gökçek, kurulduğunda şehrin dışında kuş uçmaz kervan geçmez bir dağbaşı olan ama şimdi şehrin orta yerinde bir mesire alanı olabilme potansiyeliyle iştah kabartan Eymir gölü ve ODTÜ'nün ormanlık arazisine tasarruf edebilmek için ruhsatsız binalar konusunu yem olarak ortaya attı. Yandaş medyasına da magazin malzemesi sunarak yaklaşan yerel seçimler için başlama işaretini vermiş oldu. Bir ruhtan söz edeceksek, ben evet ODTÜ'nün 1960'lar sonundan itibaren devrimci mücadelelere ev sahipliği yaparak, kampusun her noktasına sirayet eden bir ruha mekân olduğunu düşünüyorum. Ama bu 'devrimci ruh', bütün 1970'ler boyunca da Türkiye'nin her yerine taşıdıkları bir insanlık haliydi. Elbette o ruh Gökçek'e, Erdoğan'a, Ergenekon'a karşı hâlâ ayakta, ama sadece ODTÜ arazisinde değil, her yerde..."
Mustafa YALÇINER (EMEP GYK Üyesi) / Melih Gökçek, ODTÜ'yü karşı taraftan sayıyor
"ODTÜ öldürülemedi... Melih Gökçek'in tepkisi de bu yüzden. Ama bu tepkiyi yalnızca siyasal içeriğiyle tanımlar, maddi çıkarlardan, rantçılıktan ayrı düşünürsek, Gökçek'e haksızlık etmiş oluruz. Gökçek'in ODTÜ'yü 'karşı taraftan' saydığı kesin. Ne geleneğiyle ne de canlı bir organizma olarak bugünüyle Gökçek'in benimseyebileceği bir yapı ODTÜ. Bu nedenle fırsatını yakalayıp 'intikam alma' yöneliminin Gökçek yıkıcılığının bir hareket ettiricisi olduğu belli. Ankara'nın geri kalanı yetmemiş gibi, ODTÜ'nün geniş arazisinin bir bölümünün, özellikle Eymir Gölü'nün peşinde olduğu ortada. O Eymir ki, 69 ve 70'te tamamen ODTÜ'lülerin elindeydi. O Eymir ki, eski rektör Kurdaş'ın bol keseden dağıttığı serbest giriş kartlarını iptal etmiş ve Amerikan elçisinin elini kolunu sallayarak girmesini engellemiştik. Şimdi emperyalistlerin püskürtüldüğü o gölü Gökçek mülk edinmek istiyor. İntikamcılıkla ve rant olarak değerlendirme iştahıyla. Kolay mı? ODTÜ hiçbir zaman kolay olmadı. Başkalarının boğazında kaldı. Gökçek'e de ağır gelir ODTÜ. ODTÜ'lünün, öyle Gökçek'in alıştığı gibi çene yarışlarına bırakacak pabucu yoktur."
Ayşegül (Akış) DEVECİOĞLU (Yazar- 1975 ODTÜ Hazırlık Okulu öğrenci temsilcilerinden) / Yeni direniş imkânlarından söz etmeliyiz
"İntikamı hak edecek kadar güçlü bir mücadele ruhundan, kulağa hoş gelen bir ifadeden değil, aktarılmış mücadele deneyiminden söz edebilecek olsaydık; kof ODTÜ'yü yıkma 'gösterisinden' çok önce, 30 yıldır yaşanan zulüm ve adaletsizlik karşısında çoktan uyanmış olmaz mıydı bu ruh? 68 ve 78'in mücadele simgesi olan ODTÜ öğrencileri, dönemin siyasi hareketleri içinde yer aldı, yüzlercesi hapse atıldı, onlarcası öldü. Toplumsal hafızanın kızgın demirle yok edildiği, kuşakların birbirine siyasi deneyim aktarımının engellendiği, 12 Eylül karanlığının hüküm sürdüğü, solun, toplumsal karşılığı olan bir muhalif söz-varlık olamadığı hakikati karşısında, ODTÜ'nün taşına toprağına sinmiş bir 'mücadele ruhu'ndan değil, önceki direniş deneyiminden zorbalıkla kopartılmış gençlerin özgün deneyiminden, yeni direniş imkânlarından söz edebiliriz ancak. Kulaklarda neredeyse metafizik bir tınıyla yankılanan bu sözcüklerin, geçmişin hayaletine dönüşerek, tahakküm kurmak, haksız ve emeksiz yere söz almak üzere, genç ve yeni isyanın üstüne gölgesini düşürmesine izin verilmemeli. Belki de eski kuşakların anılarında solan mücadele ruhunun son görevidir bu..."
Halil ÇELİMLİ (ODTÜ Sosyalist Fikir Klübü yöneticilerinden, ÖDP Çankaya İlçe Örgütü üyesi) / ODTÜ'nün muhatabı, Ankara halkıdır, Ankara'dır
"Gökçek'in imar mevzuatını çarpıtarak başlattığı ODTÜ'yü yıkma girişimlerine karşı her geçen gün büyüyüp gelişen meşru demokratik tepkiler, bu devrimci ruhun ölmediğinin, hâlâ diri ve canlı olduğunun en önemli göstergesi. Türkiye'nin gözbebeği, halkımızın yüzakı ODTÜ gibi bir bilim yuvasına karşı girişilen bu saldırı siyasidir, gerisi bahanedir; teferruattır. Ankara'nın tüm namuslu insanları Ankara ODTÜ'yü, özellikle de ODTÜ gençliğini başından beri çok sever. ODTÜ Ankara'nın dostudur. ODTÜ'nün, İç Anadolu bozkırında alınteri ile, bizzat kendi elleri ile yarattığı yeşil alanlar ve bizzatihi ODTÜ Ormanı Ankara'nın akciğeridir. Melih Gökçek, ODTÜ'nün muhatabı değildir. ODTÜ'nün muhatabı öncelikle Ankara'dır; Ankara halkıdır. ODTÜ'nün tasarrufunda bulunan Eymir Gölü'nün kullanımıyla ilgili olarak sorunlar varsa, ODTÜ Rektörlüğü bu sorunları, akademik yaşamın ihtiyaçlarını ve halkın taleplerini dikkate alarak çözmeyi bilecektir. Devrimci ODTÜ ruhu yaşayacak ve Ankara halkının desteğini arkasına alan ODTÜ topluluğu, Melih Gökçek'in başını çektiği siyasi gericiliğe teslim olmayacaktır..."