İşte Koray Çalışkan'ın "ODTÜ haklı, Gökçek haksız. 10 neden" başlıklı köşeyazısı...
ODTÜ haklı, Gökçek haksız. 10 neden
Esas mesele yolun açılmasıyla ortaklık payı üzerinden ODTÜ arazisinin belediye inisiyatifiyle maddi 'değerlendirmeye' açık hale gelmesiydi.
Dün gece ODTÜ’den Prof. Dr. Ali Gökmen anlattı. Dozerler 2300 ağacı öldürdükten sonra beton atılması için toprağı ezmiş. Ertesi sabah yuvalarında sıkışmış fare yavrularının çığlıkları hâlâ duyulabiliyormuş. İlk neden bu. Miki.
İKİ
ODTÜ kuzey-güney ve doğu-batı istikametinde 2 yolla 4’e bölünmek isteniyor. Üniversitenin coğrafi bütünlüğü yok oluyor. Mesele köşeden geçen bir asfalt değil.
ÜÇ
Doğu-batı yolu iptal oldu. Belki tünel olacak. Sorun çözülecek. Kuzey-güney yoluna ODTÜ tamam dedi. Belediye ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı planı gönderecek, askıya çıkacak, bir ay sonra itiraz süresi başlayacak, sözlü olarak ‘tamam’ denilen proje ‘yazılı’ olarak onaylandıktan sonra yol yapılacaktı. 4 Ekim’de ormanı ‘1. Derece Doğal Sit Alanı’ ilan eden proje askıya çıktı. 1. derece doğal sit alanında ağaç kesimi imkânsız olduğundan ortam rahatladı. Belki tünel yapılacaktı.
DÖRT
Bakanlık baskın yaptı. Bayramdan önceki son mesai günü olan 11 Ekim’de projenin ‘son’ halini ODTÜ’ye yolladı. Üstelik projeye ekli imar planı ekte yoktu. Plan zarftan çıktı, sözlü olarak onaylanan proje bu değildi. Bayram tatili başladı, belediye ODTÜ’ye dalmak için sinsice hazırlanmıştı. ODTÜ’ye verilen söz tutulmadı. Ankara kurumsal riyanın başkenti oldu.
BEŞ
18 Ekim’de Çevik Kuvvet, Büyükşehir Belediyesi ve bakanlık yetkilileri ODTÜ’ye baskın yaptı. Gece yarısı üniversitenin duvarları yıkıldı, çitleri devrildi, telleri kesildi ve iki ay önce “300 ağaç keseceğiz” diyen Gökçek, 2300 ağacı öldürdü ve kan parası yolladı. 630’u taşınabilirdi. 1’ini kesmek bile sit alanı olduğu için yasaktı.
ALTI
Belediye çalışanları ODTÜ arazisinde ODTÜ çalışanlarının ve yöneticilerinin hareket ve çalışma özgürlüklerini engelledi. Suç işledi. Polisliğe soyundu.
YEDİ 4 şerit gidiş, 4 şerit geliş için açılan devasa otoyol alanı, ODTÜ çıkışında 2 geliş 2 gidiş küçük bir yola bağlanıyordu. Yolun 8 şerite çıkma şansı yoktu. Dar devam yolu da daha sonra koca bir duvarla karşılaşıyor ve özel bir bağ nedeniyle yol inşaatı aslında ölüyordu. Bağdan sonra da Dikmen Vadisi ve arkasında 20 katlı apatmanlar vardı ve yolu patikaya çevirip kıvırmadan ya da binaların üstünden ‘uçurmadan’ yolu bitirmek zaten mümkün değildi. Yol dedikleri kayıp otobandı.
SEKİZ
Devam yolunu yapmak imkânsız olduğundan zaten acil olmayan bu orman katline ve ODTÜ saldırısına gerek yoktu. Orman yok etmeye gerek kalmadan bir tünel bağlantı yapmak ODTÜ’nün de rıza göstereceği bir çözümdü. Üstelik buna gerekenden 10 kat daha fazla zaman vardı.
DOKUZ
Esas mesele yolun açılmasıyla ortaklık payı üzerinden ODTÜ arazisinin belediye inisiyatifiyle maddi ‘değerlendirmeye’ açık hale gelmesiydi. Yani ODTÜ’ye dayatılan bir uygulamayla ‘yol’ yapıyormuş gibi görünerek arazide belediyenin mülkiyet hakkı iddia edebilmesinin ‘yolu’ açılıyordu. ODTÜ bunu kesinlikle reddetmiş, bakanlık “tabii tabii” demiş, sonra arkadan dolaşarak ofsayttan gol atmıştı. Esas mesele ODTÜ arazisine el koymanın ‘yolunun’ bulunmasıydı.
ON
ODTÜ’de mesele kesinlikle bir yol değildi. AK Parti’nin ‘laik müesses nizama’ saldırmaktan aldığı siyasi hazzı, toplumu şiddet üzerinden kutuplaştırmanın siyasi rantına bulayıp durduğu yeni İslamcılığının en bariz örneğiydi. İstanbul’un Taksim Meydanı’na, Ankara’nın ODTÜ’süne saldırmanın asıl nedeni budur. Sembollerin itlafı...