O da Enerjiye Çevrilecek!



Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mirat Gürol, yaptığı açıklamada, kömür, petrol gibi fosil yakıtların yakılması sonucu sera gazları olarak bilinen başta karbondioksit olmak üzere bazı zararlı gazların ortaya çıktığını belirtti.

Karbondioksidin atmosferde birikiminin iklim değişikliklerine sebep olduğuna işaret eden Gürol, bu durumun bitki ve hayvanların yaşam alanlarının değişimine yol açtığını ve tehlikeli bir noktaya doğru ilerlediğini söyledi.

Karbondioksit oranının azaltılması gerektiğini dile getiren Gürol, bunun için alternatif enerji kaynaklarının yaratılmasının önemli olduğunu bildirdi.

''Alternatif enerji üzerine yapılan çalışmalardan bir tanesi de mikroskobik sularda yetişen, fotosentez yaparak karbondioksidi tutan mikroalglerin üretilmesi'' diyen Gürol, mikroalglerin avantajının, yağ biriktirmesi olduğunu vurguladı.

''Biyoyakıt elde etmeyi amaçlıyoruz''

Gürol, biriken yağların mikroalglerden çıkarılarak biyodizel yakıtlara dönüştürüldüğünü bildirerek, ''Bunu kullanarak hem havanın karbondioksidini tutuyor hem enerji üretiyorsunuz'' diye konuştu.

Projede, mikroalgleri mümkün olduğu kadar az maliyetle yetiştirip hasatlayarak biyoyakıt elde etmeyi amaçladıklarını belirten Gürol, bunları atık sularda yetiştirdiklerini kaydetti.

Gürol, halen evsel atıklarla uğraştıklarını, projenin devamında sanayi ve gıda maddesi atıkları üzerinde de çalışacaklarını anlatarak, ''Endüstriyel atık sularında da mikroalgler üretilebilir'' dedi.

Atık suların içerisinde bulunan azot, fosfor gibi besin maddelerini mikroalglere kullandırtarak, ''Bir taşla üç kuş vurmaya'' çalıştıklarını aktaran Gürol, şöyle devam etti:

''Bunlardan bir tanesi, mikroalgleri ilave besin maddesi vermeden, atık sudan aldığı besin maddesiyle büyütmek ve böylece üretim maliyetini azaltmak. Dolayısıyla mikroalglerden elde edilecek biyoyakıtı daha ucuza mal etmek. İkincisi, atık sudan azot ve fosfor uzaklaştırıldığı için ilave arıtıma ihtiyaç göstermemesinden ötürü atık su arıtım maliyetini düşürmek. Üçüncüsü ise fotosentetik organizmalar olan algler vasıtasıyla havadan iklim değişikliğine sebep olan karbondioksidi tutarak sera gazı etkisini azaltmak. Bu üçünü bir araya getirmeyi hedefliyoruz.''

''Bu alanda çalışmalar Türkiye'de çok yeni''

Prof. Dr. Gürol, hem atık suyu hem de karbondioksidi, aynı yerde birleştirerek mikroalg üretmenin hedefleri arasında bulunduğunu dile getirerek, atık sularda bulunan kirleticilerin konsantrasyonlarını, standartlarda verilen düzeylere indirebilmek için arıtım yapıldığını, bu işlem için de çok para harcandığını söyledi.

Evsel atık su arıtan tesislerde elektrik üreten jeneratörlerin çıkardığı karbondioksidin ve atık suyun, beraberce mikroalg üretimi için kullanılabileceğini belirten Gürol, ''Üretilen mikroalg, biyoyakıta dönüştürüldüğünde devre tamamlanır ve atık su tesisi kendi kullandığı enerjiden daha fazlasını üretebilir'' diye konuştu.

Mikroalg üretiminde uygulamaya geçen ülkelerin genelde atık su kullanmadığına, mikroalgleri sentetik besin maddeleri ile beslediklerine işaret eden Gürol, şu bilgiyi verdi:

''Biz, hem atık suyu temizleyelim hem havadan karbondioksidi tutturarak havayı temizleyelim hem de yetiştirilen mikroalgleri çeşitli biyoyakıtlara çevirelim. Bu alanda çalışmalar Türkiye'de çok yeni. Doğrudan sentetik besin maddeleri ile büyütülen mikroalglerle ilgili uygulamalar, pilot sistem çalışmalarına kadar ilerlemiş durumda. Ümidimiz destekler devam ederse bizim de pilot safhasına ulaşabilmemiz.''